Güncel Haber-Bülten-Yenilik






Yemeksepeti Market İndirimlerinden 

Aile Ekonomisine Büyük Katkı

Türkiye’nin dört bir yanında bulunan yüzlerce hizmet noktasındaki 4 bin çeşitten fazla market ürününü dakikalar içinde kullanıcılarına ulaştıran Yemeksepeti Market, farklı konseptlerle ay boyunca hayata geçirdiği indirim kampanyalarıyla aile bütçelerine destek oluyor.  



Türkiyenin hızlı ticaret platformu Yemeksepeti’nin market ürünleri teslimat hizmeti Yemeksepeti Market, kullanıcılarına sunduğu aylık rutin konsept kampanyalarının yanı sıra; Haftanın Kahramanları, Fırsat Sepeti ve Beraber Güzel Kategorisi altında sunduğu indirimlerle ev bütçelerini rahatlatıyor. 

Ürün gamını sürekli büyüterek özellikle sıcak ve pişmiş taze ürünler konusunda kullanıcılara daha fazla seçenek sunan Yemeksepeti Market, seçili depolarındaki fırınlarda her sabah taze simit, poğaça ve farklı fırın ürünlerini hazırlayarak kullanıcılarına sıcak servis yapıyor. Kullanıcılarına, istedikleri ürünleri istedikleri zaman hızlı ve pratik şekilde ulaştıran Yemeksepeti Market, hizmetiyle olduğu gibi, fiyat avantajlarıyla da h-ticaret dünyasına örnek oluyor.


İndirimde ürün çeşitliliği sunuluyor

Sadece belirli gruplardan ürünlerde değil, ürünlerin gruplarının çoğunda yaygın biçimde indirimler düzenleyen Yemeksepeti Market, ortalama 4.800 adet aktif üründen her ay ortalama 2.500 ürünü kampanyalarına dâhil ediliyor. Tüm ürünlerin yarısından fazlasını indirimlerle kullanıcılarına ulaştıran Yemeksepeti Market’in haftalık bazda kampanyaya dâhil ettiği ürün sayısı 600’ü geçiyor.


Haftanın Kahramanları ve Fırsat Sepeti daima aktif  

Yemeksepeti Market’in Haziran 2022’de  hayata geçen “Haftanın Kahramanları” kampanyası, birden fazla kullanıcı kitlesine hitap eden, satış performansı yüksek ürün ve kategorilerden en az 70 adet kahraman ürünü bulunduruyor. Haftalık olarak güncellenen ürünler arasında kullanıcılar, farklı ihtiyaçlarına uygun fiyatlı karşılıklar buluyor. 

İndirim kampanyalarında çok sık yer almayan ürün ve kategorilerde, çeşitli oranlarda ve daha uzun süreli olacak şekilde 250 ürün çeşidine indirim tanımlanan Fırsat Sepeti konsepti de Yemeksepeti Market’te çok seviliyor. Her gün verilen 100 Yemeksepeti Market siparişinden 11’inde Fırsat Sepeti’nden faydalanılırken; 100 siparişin 28’inde ise Haftanın Kahramanları kampanyasından faydalanılıyor. 


Rutin konseptler ve paket ürünlerde özel indirimler

Birbiriyle uyumlu birden fazla ürünün paket olarak sunulduğu ilgi çekici kampanyalar, Beraber Güzel Kategorisi ile kullanıcılara “çok al az öde” mantığıyla bütçe avantajı sunuyor. 

Her gün ortalama 250-300 adet paket indirimin sunulduğu Yemeksepeti Market’te tüm bu indirimlerin yanı sıra, ayın belli günlerinde düzenlenen konsept kampanyalar da bulunuyor. Her ay 2 haftada 1 olacak şekilde Sağlıklı Yaşam (Fit Pazartesi) kategorisindeki ilgili ürünlere %25 indirim uygulanıyor. 

Hafta sonu sipariş trafiği ve yüksek sipariş sayılarına ulaşılan saatlere göre planlanan, her ay 2 haftada bir olacak şekilde, en az 250 ürün %25-%40 arası indirimlerle satılıyor. Bu kurguların yanı sıra ayda iki defa Pazar günleri aktif olarak 300’den fazla ürünü kapsayan %50 indirim fırsatı ise en yoğun talep gören kampanya olarak dikkat çekiyor. 






Ceviz Üreticileri Derneği’nden tüketicilere uyarı:

“Yerli ve taze cevizi seçmeye özen gösterin”

 

Yerli cevizin daha sağlıklı ve kaliteli olduğu konusunda tüketicileri bilinçlendirmeyi hedefleyen Ceviz Üreticileri Derneği (CÜD) eş Başkanı Ömer Ergüder, tüketicilere yerli ceviz satın almaları konusunda çağrıda bulundu. Raflarda yer alan ve 2022 yılına ait olduğu belirtilen ithal ürünlerin, büyük bir oranının geçmiş yılların hasadı olduğu bilgisini de veren Ergüder, “Tüketiciler, ceviz satın alırken menşeini bilmedikleri ürünleri tercih etmek yerine yerli ceviz almaya özen göstermeli. Çünkü yerli ceviz, ithal ürünlere kıyasla hem daha sağlıklı hem daha kaliteli hem de daha lezzetli” diye konuştu.



Ceviz Üreticileri Derneği (CÜD), ‘Türkiye’nin Üretimi Ceviz: Cevizin Yerlisi, Cevizin En Lezzetlisi’ sloganıyla 2020 yılında tüketicilerle buluştu. Yola çıktıkları ilk günden itibaren yerli cevizin önemini, daha kaliteli ve daha lezzetli olduğunu anlatmayı hedefleyen CÜD Eş Başkanı Ömer Ergüder, ithal ceviz almamaları konusunda tüketicilere uyarılarda bulundu.

Yeni hasat edilmiş yerli cevizi tercih etmeleri konusunda tüketicilere çağrıda bulunan Ergüder, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, cevizde tazeliğin ve nemlilik oranının lezzeti belirleyen çok önemli bir etken olduğunun altını çizdi. Yerli üreticilerin, cevizi tarladan sofraya en kısa zamanda ulaştırdıklarını belirten Ergüder, “İthal edilen cevizlerin çok büyük bir kısmı ABD, Şili, Çin menşeli. Bu ürünler, üretildikleri yıl içinde satılamadıkları için ellerinde kalıyor ve en az 1-2 yıl kadar depolarda bekletiliyor. Bu nedenle de gıda kodeksine göre sahip olmaları gereken tazelikleri bulunmuyor. Aynı zamanda mineral ve yağ değerleri de oldukça azalıyor. Uzun süreli bekleme şartlarından etkilenmemeleri için de konteynerlerde kimyasal ilaçlarla muhafaza ediliyor. Bu nedenle de insan sağlığını olumsuz yönde etkiliyor” dedi.

 


“2022 HASADI ÇOK VERİMLİ GEÇTİ”

Yerli cevizin daha sağlıklı, lezzetli ve taze olduğunu da belirten Ergüder, 2022 yılı hasadının oldukça verimli geçtiğini söyledi. Ergüder, “Ceviz Üreticileri Derneği olarak, geçtiğimiz ay itibarıyla 2022 hasadını tamamladık. Şu an piyasada yeni hasat edilmiş çok fazla yerli ceviz bulunuyor. Tüketicilerimizden, menşeini bilmedikleri cevizler yerine hem kendi sağlıkları hem de ekonomimize destek olmaları için, ülkemizde yetişen yerli ve lezzetli cevizleri satın almaya dikkat etmelerini rica ediyoruz” diye konuştu.

 

‘ÜRETİMDEN RAFA İYİ BİR TAKİP SİSTEMİ KURULMALI’

Şu an market raflarında ‘ithal’ olarak satılan cevizlerinin büyük bir çoğunluğunun 2022 yılında hasat edilen cevizler olmadığını öne süren Ergüder, “Özellikle market raflarında gördüğümüz 2022 tarihli ve ABD, Şili ya da Çin menşeli oldukları belirtilen cevizlerin büyük bir çoğunluğunun, bu yılın ürünü olmadığına inanıyoruz. Ekim ya da kasım aylarında hasat işlemi yapılan ürünlerin, ülkemize gelişi yaklaşık beş ay sürüyor. Tüketicilerin, ceviz satın alırken bu kriteri göz önünde bulundurmalarında büyük fayda var. Bu da ancak Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından üretimden rafa iyi bir takip sistemi kurularak, üretim yerinin ve tarihinin paketin üzerinde bulunmasını zorunlu kılınarak ve gerekli kontrollerin sürekliliğini sağlayarak yapılabilir. Bu çalışmanın hayata geçirilebilmesi için talebimizi de Tarım ve Orman Bakanlığı’na iletmiş bulunmaktayız” dedi.

 

KALİTELİ CEVİZ NASIL ANLAŞILIR?

Geçmiş yılların ithal cevizleri yerine, yerli cevizlerin satın alınması gerektiğini söyleyen Ergüder, tüketicinin kaliteli cevizi nasıl anlayacağı konusunda bilgiler paylaştı:

  • Cevizin hem içi hem de dış kabuğu küflü değildir.
  • İç kısmının miktarı daha fazladır.
  • Ceviz, iç kabuğundan kolayca ayrılır.
  • Rengi daha açıktır ve kolayca dağılmaz.
  • Yüzeyi açık renklidir ve oldukça iridir.
  • Tüm bunların dışında rengi koyu olan, kolay dağılan ve iç kısmı yok denilecek kadar az olan cevizlerin tercih edilmemesi gerekiyor.

 

Ceviz Üreticileri Derneği Hakkında:

Ceviz Üreticileri Derneği, 2020 yılında Türkiye’deki yerli ceviz üretimini geliştirmek amacıyla, modern ziraat uygulamalarıyla ceviz üreticiliği yapan tarım işletmelerinin bir araya gelmesiyle kuruldu.

Toprak ve insan sağlığını ön planda tutarak, sürdürebilirlik kriterleri doğrultusunda ceviz yetiştiriciliği yapan dernek üyelerinin hedefi, ülkemizdeki cari açığa olumlu katkı sağlamak. Bu amaçla üniversiteler, bilim insanları ve sahada çalışan yerli-yabancı profesyonellerle üyelerinin etkileşimini arttırarak ülkemizde dekar başına verimi arttırıcı çalışmalar yapan Ceviz Üreticileri Derneği, bir yandan da kaliteli yerli ceviz algısını geliştirici faaliyetlerle tüketiciyi bilinçlendirme çalışmaları yürütmektedir. Öte yandan sektörün Türkiye’deki referans noktası olmayı hedefleyen Dernek, üyelerinin bilgiye ulaşmasını sağlamak için sektörel bilgi toplama faaliyetleri yürütmekte ve resmi üyesi olduğu Uluslararası Ceviz ve Kuru Meyve Konseyi (INC, International Nut and Dried Fruit Council) gibi yerli ve yabancı kuruluşlarla iş birliği yapmaktadır.

Anadolu’nun kadim ceviz kültüründen güç alarak doğayı koruyup ülkemizin ormanlaşmasına katkı sağlayan Ceviz Üreticileri Derneği, sadece cevizin değil Türk tarımının geleceğine de hizmet vermektedir.

GÖÇMEN ARTISAN BAKERY PEMBE LEZZETLERİ İLE MEME KANSERİNE DİKKAT ÇEKİYOR

Göçmen Artisan Bakery, ülkemizde ve tüm dünyada meme kanseri farkındalık ayı olan Ekim ayı süresince bu konuya dikkat çekmek ve daha çok kadının hayatına dokunarak bilinç oluşturmak amacıyla, Meme Sağlığı Derneği (MEMEDER) ile anlamlı bir proje hayata geçiriyor. 

 

“Meme kanserini ErteleMEMEli”

 

‘ErteleMEMEli’ sloganıyla gerçekleştirilen farkındalık kampanyası kapsamında özel olarak hazırlanan, tamamen doğal meyve ve sebzelerle renklendirilen Pembe Lezzetler, Ekim ayı süresince Göçmen Artisan Bakery’de satışa sunuluyor. Frambuazlı Swiss roll, vişne dolgulu American cookie, orman meyveli dilim kek, pancarlı ekmek ile hazırlanan sandviçler, frambuazlı macaron, frambuazlı tart, frambuazlı beze ve frambuazlı eklerden oluşan tüm Pembe Lezzerler’in satışından elde edilen gelir ise MEMEDER’e bağışlanıyor. 

 

Göçmen Artisan Bakery’de pembe ürün satışının yanı sıra, Ekim ayı boyunca meme kanserine ve erken teşhisin önemine dikkat çeken ‘kendi kendine meme muayenesi’ bilgi kartları misafirleri karşılıyor. Göçmen Artisan Bakery, sosyal medya hesaplarından da #erteleMEMEli etiketiyle yaptığı paylaşımlarla, meme kanserine dikkat çekiyor.


 

“Pembe ürünlerin geliri MEMEDER’e”

 

Kampanya hakkında bilgi veren Göçmen Artisan Bakery Yönetim Kurulu Üyesi İlker Can Dönmez “Nişantaşı Valikonağı Caddesi üzerinde yer alan ve kısa sürede semtin yeni lezzet ve buluşma noktası haline gelen bir marka olarak; en iyi, en lezzetli ürünleri tüketicilerimizle buluşturma hedefimizin yanı sıra kurumsal vatandaşlık anlayışımız ile de bulunduğumuz çevreye ve topluma yararlı işler yapmayı arzu ediyoruz. Bu anlayışla meme kanseri farkındalık ayı olan Ekim ayı süresince hazırladığımız Pembe Lezzetler’le, hem toplumda meme kanseri konusunda bir bilinç oluşturmayı hem de ürünlerin satışının gelirini MEMEDER’e bağışlayarak yaptıkları çalışmaları desteklemeyi hedefliyoruz” şeklinde konuştu. 

 

“Göçmen’in arkasındaki kadın gücüne çok değer veriyoruz”

 

Çalışanlarının büyük çoğunluğunun kadınlardan oluştuğunu ifade eden İlker Can Dönmez, “Göçmen Artisan Bakery’nin arkasında kadın gücü var diyebiliriz. Çünkü çalışanlarımızın tamamına yakını kadın ve onlara çok değer veriyoruz. Günümüzde hızla artan meme kanseri konusunda çalışanlarımızda da bilinç yaratmak amacıyla MEMEDER desteğiyle meme kanseri farkındalık eğitimleri planlıyoruz. 

 

MEMEDER Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. İlknur Tanboğa ise semtin en uğrak noktalarından birinde meme kanseri konusunda farkındalık yaratan, bu denli keyifli ve lezzetli bir kampanya gerçekleştirmekten büyük mutluluk duyduklarını belirterek, “Göçmen Artisan Bakery’ye, sağladıkları katkı için teşekkür ediyorum. Bu kampanya sayesinde birçok kadına ulaşarak, meme kanseri hakkında bilgi sahibi olmalarını sağlayacağımıza inanıyorum. Deniz yıldızı misali, bir kadınımıza bile dokunup farkında olmasını sağlasak bizim için çok değerli” dedi.

 

Göçmen’in Hikayesi

Göçmen’in yolculuğu 2004 yılında Kocaeli, Körfez’de hepsi birbirinden nefis, el yapımı lezzetlerin sunulduğu ufak bir mağaza ile başladı. Mübadelede, 1920’li yıllarda, Balkanlar’dan gelen göçmen bir ailenin anneannelerinin küçük bir çevrede şöhret yapmış lezzetlerini daha fazla kişiyle paylaşmak için kurduğu bu mütevazi oluşum, yıllar içerisinde gıda sektöründe birçok ulusal ve uluslararası markaya hizmet veren önemli bir oyuncuya dönüştü.

Kadın istihdamına yürekten önem veren Göçmen olarak, bugün neredeyse yüzde 90’ı kadınlardan oluşan, 200 kişiyi aşmış güçlü ve adanmış ekibimiz ile her alanda kaliteyi ön planda tutan, insana, hayvana ve doğaya saygılı, dünya çapında gurur duyacağımız bir Türk markası olmak için var gücümüzle çalışıyoruz.

Yeni oluşumumuz “Artisan Bakery” konseptimiz ise şimdi ilk defa İstanbul Nişantaşı Mağazamızda sizlerle buluşuyor. Lezzetin göç yolculuğunda sürekli gelişmeyi hedeflerken, tamamı el yapımı ürünlerimizi Türkiye ve dünyanın dört bir yanından seçip coğrafi işaretli ürünlerle, geleneksel reçetelere birebir uyarak sevgiyle ve özenle hazırlıyor, sizlere sunuyoruz. Çünkü ‘İyilik mayamızda var’.



BİRCAM Vakfı, GCA ve Park Cam birlikteliği ile Türkiye’de ilk kez hayata geçirilecek olan “EKOMAT” Projesi’nin, pilot şehir olarak seçilen Yalova’da açılışı yapıldı. Proje ile geri dönüşüm bilincinin oluşturulması ve zorunlu depozito uygulaması öncesinde, atık yönetim kurgusu için sayısal veri toplanması hedefleniyor.

17 Haziran 2022 Cuma günü, Yalova Valisi Muammer Erol, Yalova Belediye Başkan Vekili Mustafa Tutuk, Bircam Vakfı Başkanı Ömer Kızıl, GCA Genel Müdürü Dr. Abdullah Gayret, Park Cam Genel Müdürü Semih Özbey’ın katılımlarıyla, Yalova Raif Dinçkök Kültür Merkezinde gerçekleştirilen açılış töreninde EKOMAT Projesi’nin detayları anlatıldı ve protokol tarafından ilk şişelerin geri kazanımı yapıldı. Türkiye Çevre Ajansı tarafından desteklenen ve pilot şehrin Yalova olarak belirlendiği EKOMAT projesi, cam ambalaj üreticileri olan GCA ve Park Cam tarafından finanse edilmekte olup, atık yönetim operasyonunu BİRCAM Vakfı yürütmektedir. 

Camın geri dönüşümüne de önemli katkı sağlayacak projede iş ortağı oldukları için mutluluk duyduklarını belirten GCA Genel Müdürü Dr. Abdullah Gayret şunları söyledi: “EKOMAT projesinin ana amacı, camın kendisine sonsuz kez dönüştürülebilen bir materyal olmasından dolayı geri dönüşüme katkı sağlarken, aynı zamanda tüketicilerin bu konu ile ilgili bilinç kazanmasıdır. Ekomatlar ile, üretimde kullanılacak olan yeni hammaddeye olan talebi azaltacak ve aynı zamanda toplumda geri dönüşüm bilinci oluşturacağız. Bu projeyle, tüm Türkiye’ye örnek olmanın gururu ve sevincini yaşıyoruz.”

Park Cam Genel Müdürü Semih Özbay, “Ülkemizi seviyoruz ve geleceğimiz olan çocuklarımıza daha yaşanabilir bir dünya bırakmak istiyoruz. Bugünden çevre için önemli bireyler yapmazsak, yarının da çok geç olacağının da farkındayız. Park Cam olarak, kurulduğumuz günden beri geri dönüşüm çalışmalarına önemli harcamalar yaptık. Beypazarı, Uludağ, Kınık ve Sarıkız maden suları ile Bircam Vakfı’nın kurarak, sürdürülebilir cam atıkları yönetimi modelleri oluşturduk. EKOMAT’ta bizim en değer verdiğimiz projemiz, katılımlarınızı bekliyoruz” dedi.

BİRCAM Vakfı Başkanı Ömer Kızıl, “Ekomat projesi kapsamında uçtan uça entegre atık yönetim sistemi verilecek. Kendi geliştirdiğimiz milli yazılım sayesinde, otomatların yazılıma entegrasyonu ile doluluk oranlarını takip edilecek. Belirli bir doluluk oranına ulaştıkları zaman, saha ekibine mesaj gidecek ve otomatı boşaltma talimatı verilecek. Atıkların toplanması için de elektrikli araç kullanıyoruz, bu sayede alıcı ortama sera gazı salınımı yapmıyoruz.Her yönüyle çevreci olan Ekomat projemizin ülkemize hayırlı olmasını diliyorum.” diye konuştu.

Alışveriş merkezi, süper market, marina gibi farklı konumlara yerleştirildi.

Sürdürülebilirlik temasıyla, cam, plastik ve metal içecek ambalajlarının %100 geri dönüşümünü gerçekleştirebilmek için kurgulanan projede, Yalova ve Çiftlikköy Belediyeleri sınırları içerisindeki 15 noktaya, 30 adet “EKOMAT” konumlandırıldı. EKOMAT’lar parklar, kapalı pazar yerleri, okullar ve meydanlar gibi kamusal alanların dışında, tüketicilerin sıklıkla gittiği 5M Migros (Vega Outlet), Star AVM, Yalova Marina, gibi özel alanlara da yerleştirildi.

Depozito iade makinelerinin saha performansları da gözlemlenecek. 

Yaklaşık 100.000 kişiye hizmet verecek proje kapsamında depozito iade makinelerinden yeşil renkli olan cam içecek ambalajı atıklarını, sarı renkli olan ise plastik ve metal içecek ambalajlarının atıklarını toplayacak. Depozito iade makinesi üreticilerinden tedarik edilen EKOMAT’lar iç ve dış mekânda kullanılacak olup, kullanıcı davranışlarına göre saha performansları sürekli gözlemlenecektir. Böylece ülkemiz şartlarına en uygun makinelerin geliştirilmesine de destek verilecek. Ayrıca EKOMAT’ların boşaltılması için yerli malı elektrikli kamyon kullanılarak, sera gazı oluşumu da engellenecek. Her yönüyle çevreyi koruyan proje ile halkın sürdürülebilirlik konusunda bilinçlenmesi ve geri dönüşümü günlük hayatının bir parçası olarak uygulaması hedefleniyor. Bununla birlikte bir sene sürecek projede toplanan veriler, Türkiye Çevre Ajansı ile paylaşılarak, zorunlu depozito uygulamasının geliştirilmesine destek olunacak.

“EKOMAT”lar mobil uygulama ile çalışacak

Otomatlar, telefonlara indirilen “EKOMAT” uygulamasıyla entegre olarak çalışacak. Tüketiciler öncelikli olarak uygulama marketlerden uygulamayı indirip, üye olacaklar. Üye girişi yaptıktan sonra, uygulama üzerinden kendine en yakın otomata yönlendirilecekler. Cam içecek ambalajları için Yeşil Renkli Ekomat'ı, Plastik ve Metal içecek ambalajları için de Sarı Renkli Ekomat’ı kullanacaklar.

Uygulama üzerindeki QR Kod tuşuna basarak, ekrana çıkan Karekodu, Ekomat üzerindeki ilgili yere okutarak, otomatı çalıştıracak. İçecek ambalajları üzerindeki barkodu, birer birer atık giriş alanında okutup, atık giriş alanındaki hareketli bandın üzerine bırakacaklar. İşlemleri bittikten sonra Ekomat üzerindeki butona veya ekrana basılı tutarak, kazandıkları puanları hesaplarına yükleyecekler.

Biriken puanlar aile bütçesine destek olacak

Tüketiciler, biriktirdikleri puanları yine uygulama üzerinden; Migros hediye çeki, A101 hediye çeki, Razer mobil oyun ve Trendyol internet alışveriş kodlarına harcayarak, aile bütçelerine destek olacaklardır.

GCA ve Park Cam açılışa özel, tüketicilerin projeye katılımı sağlamak için, ödül bedellerini arttıracağını açıkladı. Projenin başladığı ilk ay, cam şişe başına 25 kr, plastik içecek şişeler, için 10 kr, metal içecek kutuları için de 15 kr.  eşdeğeri puan EKOMAT’a üye olanlara dağıtacaklar. Tüketiciler de daha çok ayırıp, daha çok kazanacak.

Mobil uygulama linki: https://www.eko-mat.com/apps.html 

EKOMAT kullanım rehberi videosu: https://youtu.be/iOduhUcE8sE 



Hayatın her anında kişisel hijyenin anahtarı:

Solo Islak Havlu


43 yıllık köklü geçmişiyle Türk kağıt sektöründe öncü bir role sahip olan Solo;
 hem kişisel hijyen hem de ev hijyeni sağlayan inovatif ürünleriyle tüketicinin yanında yer almaya devam ediyor. Anlık kişisel hijyen ihtiyacı; günün her saati, her yerde karşımıza çıkabilirken, Solo ıslak havluları ile evde, arabada, seyahatte, ihtiyacınız olan her an hijyene erişmenizi sağlıyor. 

Solo Islak Havlu; evin her köşesinde, ofiste, arabada, seyahatte, kısacası ihtiyaç duyulan her yerde, kalitesi ve dayanıklılığı ile yardıma koşuyor ve bireysel temizlik ihtiyaçlarına yanıt veriyor. 

Kalabalık ortamlarda çantaların vazgeçilmezi olan Solo Islak Havlu, elleri yıkamanın mümkün olmadığı durumlarda da temizlik imkanı sunuyor. Gün içinde kendini güvende hissetmek isteyenler; yanlarından Solo Islak Havlu’yu eksik etmiyor. Dermatolojik olarak test edilen Solo Islak Havlu, cilde uygun pH’ı sayesinde güvenli kullanım imkanı sunuyor. 

“Hem kaliteli hem hesaplı” sloganı ile kullanıcıların zihninde yer eden Solo, ıslak havluları ile hijyen ihtiyacında akla gelen yardımcı olmaya devam ediyor.

 






Bowl Food Kültürüne Bonna Dokunuşu: 
Pott Bowl Koleksiyonu

Premium HoReCa markası Bonna, yeme-içme deneyimini mükemmelleştirmek adına farklı ihtiyaçlara uygun kişiselleştirilmiş ürün ve çözümler sunmaya devam ediyor. Teknolojik altyapısı, etik iş birliği modeli ve beraber büyümeye dair inancı ile geleceğin beğenisine bugünden ilham vermeyi hedefleyen marka, yeni koleksiyonu Pott Bowl ile “bowl food” kültürüne ayrıcalıklı bir Bonna dokunuşu yapıyor.


Zengin ürün gamı ve premium ürün kalitesi ile HoReCa dünyasında köklü bir yer edinen Bonna, lezzet yolculuklarının yeni, renkli ve dopdolu durağı “bowl food” kültürüne özel olarak tasarladığı Pott Bowl koleksiyonu ile farklı ihtiyaçlara uygun kişiselleştirilmiş çözümler sunmaya devam ediyor. 
Pott Bowl, modern ve geleneksel çizgileri harmanlayan tasarımı, inovatif yapısı, parlaklığı ve dayanıklılığıyla dört dörtlük bir sofra deneyimi yaratıyor. 5’er   parçadan oluşan  Pink Pott Bowl ve toprak renklerindeki Terra Pott Bowl ile 2 ayrı renk seçeneğine sahip olan koleksiyon, reaktif sır uygulaması ile üretimini farklı tonlarla tamamlayarak kişiye özel bir yemek deneyimi sunuyor. Farklı boyutları sayesinde balıktan salataya, kahvaltıdan ana yemeğe kadar her türlü menüde kullanılabilen Pott Bowl koleksiyonu, ergonomik formuyla da konforlu anlara eşlik ediyor.  
Kaybolmaya yüz tutmuş çömlekçilik zanaatına atıfta bulunmak ve bu kadim zanaatın yeniden hatırlatmak hedefiyle Pott Bowl, 
çömlekçilerin torna üzerinde bıraktıkları parmak izlerini andıran rölyef detaylarla hem geçmişten hem de gelecekten ilham alıyor.  Pott Bowl, anda kalarak hazırlanacak yemeklerin, dolu dolu deneyimleneceği sunumlar için tüm profesyonelleri sofra sanatını özgünleştirmeye çağırıyor. 

     Bonna Hakkında;

1983’te küçük bir seramik atölyesi olarak faaliyetlerine başlayan Kar Porselen’in hayata geçirdiği HoReCa markası Bonna, 2014 yılından bu yana otel, restoran ve kafe sektörüne yenilikçi çözümler sunuyor. Yerli ve yabancı tasarımcıların imzasını taşıyan ürün koleksiyonlarını kullanıcılara sunan marka, geniş bir ürün gamına sahip. Bonna, bugün 6 kıtada 90’dan fazla ülkeye ürün ihracatı yaparken, farklı otel restoran ve kafelerde yeme-içme deneyimini mükemmelleştirmek amacıyla, farklı ihtiyaçlara uygun kişiselleştirilmiş ürün ve çözümler sunarak, kusursuz sofralar yaratıyor. Bonna kullanıcılarına “her defasında en mükemmel sunum” vaat ediyor. Bonna, Kocaeli Çayırova ve Bilecik Pazaryeri bölgelerinde bulunan 2 tesisiyle yıllık toplam 30 milyon parça üzerinde üretim gerçekleştiriyor. 


DÜNYA ÇAYLARI PAŞABAHÇE’DE GÜZEL”  

HAYATI GÜZELLEŞTİREN PAŞABAHÇE’DEN 

DÜNYADAKİ TÜM ÇAY SEVERLERE 

“Dünya Çayları Paşabahçe’de Güzel” diyerek çay tiryakilerinin sofrasında en yeni ürünleriyle yer alan Paşabahçe, gönlünü çayın her rengine kaptıranlara birbirinden farklı seçenekler sunmaya devam ediyor.

Paşabahçe çayın içine şeker koyanından reçelle içenine, baharatlı seveninden bir parça sütlü sevenine, semaver tutkunlarından çayını bardağında demleyenine kısacası dünyanın dört bir yanındaki tüm çay severlere “Dünya Çayları Paşabahçe’de Güzel” diyor.

Dünya genelinde çay, her ülkenin geleneklerine ve alışkanlıklarına göre şekillenerek o ülke kültürünün bir parçası olur. Bazen dostluğun, misafirperverliğin, güzel anıların paylaşılma nedeni, bazen de kendimize birkaç dakika ayırmak için en güzel sebeptir. Paşabahçe tüm bunlardan ilham alarak, hayatımıza kattığı birbirinden farklı cam bardak ve kupalarıyla çayı camda içme hazzı yaşatarak içim keyfini ikiye katlıyor. Dünya Çayları Paşabahçe’de Güzel sloganıyla yola çıkan Paşabahçe, her bir çay türünün cam bardak ve kupalarda iki kat lezzet sunduğunu bilerek çayı hazır olanların sofrasında camla yer almaya devam ediyor. Siz de bu lezzeti Paşabahçe cam bardak ve kupalarıyla tatmak istiyorsanız en yakın satış noktasından ürünlere ulaşabilirsiniz.



************************

 

 DENEYİMLİ HİNTLİ ŞEFLER 

HİNDASTAN’A ÖZGÜ YEREL LEZZETLERİN MODERN YORUMLARINI TANITMAK İÇİN 

RAFFLES İSTANBUL’A GELİYOR

 Deneyimi odak noktasına koyan ve eşsiz dokunuşlarıyla duygusal lüksü tanımlayan Raffles İstanbul, gastronomi dünyasına kazandırdığı yeni yaklaşımlarla,  Hint mutfağının özgün lezzetlerini misafirlerine sunmaya hazırlanıyor. 8- 20 Mart tarihleri arasında Fairmont Jaipur’dan Istanbul’a gelen şefler ‘Kundan Negi’ ve ‘Robin Verma’ Raffles Istanbul’daki Rocca Restaurant’ın mutfağını devralıyor ve Hint mutfağının özgün lezzetlerini gastronomi tutkunlarıyla buluşturuyor.

Şehrin kalbindeki konumuyla her zaman adından söz ettiren Rocca Restaurant, bu kez yüzünü dünyanın kültürel bakımdan en zengin coğrafyalarından birine, Hindistan’a çeviriyor. 8–20 Mart tarihleri arasında bu yepyeni bir gastronomik deneyime ev sahipliği yapmaya hazırlanan Rocca Restaurant, bu muhteşem mutfağı keşfetmek ve yeni lezzetlere yelken açmak isteyenleri Jaipur’dan gelen şeflerin özel olarak hazırladığı menüler eşliğinde ağırlamak için gün sayıyor.

 

Coğrafi ve kültürel çeşitliliğini yansıtan ve ülkenin farklı bölgelerinden ilham alan çok farklı lezzetlere sahip Hint mutfağı, iklim, kültür ve geleneklerin yanı sıra tarihle olan bağlarını da lezzetlerine yansıtıyor. Hindistan'a özgü lezzetleri, çok sayıda renkli baharat ve benzersiz içerik şekillendiriyor. 


Şef Negi ve Şef Verma, Raffles Istanbul misafirleri için hazırlayacakları lezzetlerde, geleneksel hint baharatlarıyla tatlandırılmış çorbalar, “tandoori” tekniği ile hazırlanmış birbirinden lezzetli damak hoşlukları, tavuk, kuzu eti ve balıkların yeniden yorumlandığı ana yemeklere Hindistan’ın en geleneksel garnitürlerinin yanı sıra bu yolculuğun modern lezzet yorumuna kişniş, zerdeçal, kimyon, zencefil tatları eşlik ediyor. Kakule, safran, altın yaprağı ile hazırlanmış birbirinden egzotik tatlılar a la carte veya tadım menüsü olarak misafirlere sunuluyor.

Bu deneyim için özel olarak tasarlanmış, Hindistan’ın renklerinin ve lounge müziğin eşlik ettiği ambiyansta Raffles Istanbul, gelen misafirlerini adeta bir yolculuğa çıkartmaya hazırlanıyor.

 

Raffles Istanbul, şehrin kalbindeki konumu, tasarım ruhunu yansıtan mekanları ve modern cazibesiyle konuklarına baş döndüren deneyimler sunuyor. Saygın seyahat yayınları tarafından defalarca “en iyi” seçilen otel, restoranıyla da Istanbullulara dünyanın farklı mutfaklarının modern yorumlarını en kıymetli şeflerin elinden deneyimleme imkanı sunuyor. 

 

Erikli, ‘Korumamız Gerekli İnisiyatifi’ ile 
Uludağ’ın biyoçeşitliliğini korumak için 
harekete geçti
 


Türkiye’nin en sevilen ambalajlı su markası Erikli, lezzetini borçlu olduğu Uludağ’ın doğal mirasını; tüm canlılar, doğal zenginlikler ve güzellikleriyle birlikte korumak gerektiğine duyduğu inançla ‘Korumamız Gerekli İnisiyatifi’ni başlattı. 

 

İnisiyatif kapsamında, T.C. Bursa Uludağ Üniversitesi’nin öncülüğünde Uludağ’da biyoçeşitliliği anlamak ve korumak için saha çalışmaları yapılıyor. Ayrıca TAGEM bünyesindeki Bornova Zirai Mücadele Araştırma Enstitüsü’nün rehberliğinde, Bursa için önemli gelir kaynaklarından biri olan kestane ağaçlarının korunması amacıyla sürdürülebilir tarım projesi başlatılıyor.

 

Dünyanın lider ambalajlı su şirketi Nestlé Waters, 20 yılı aşkın zamandır gönül bağı kurduğu Bursa’ya ve Uludağ’a sonsuz minnetini, yine bu topraklara yatırım yaparak gösteriyor. Son 10 yılda üretim, Ar-Ge ve inovasyon dahil birçok alanda, bugünkü değeriyle yaklaşık 1 milyar TL yatırım gerçekleştiren Nestlé Waters, şimdi de lider markası Erikli’nin önderliğinde, Uludağ’ın doğal mirasını korumak amacıyla ‘Korumamız Gerekli İnisiyatifi’ni hayata geçiriyor.

 

Sürdürülebilir iş modeliyle Bursa için değer yaratmayı sorumluluğu olarak gören Erikli, bu doğrultuda T.C. Bursa Uludağ Üniversitesi’nin öncülüğünde Uludağ’da biyoçeşitliliği anlamak ve korumak için saha çalışmaları başlattı. Şirket ayrıca, Korumamız Gerekli İnisiyatifi’nin çatısı altında, T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü (TAGEM) bünyesinde faal Bornova Zirai Mücadele Araştırma Enstitüsü’nün rehberliğinde sürdürülebilir tarımı desteklemeyi hedefliyor. Bu kapsamda ilk olarak, Bursa için önemli gelir kaynaklarından biri olan kestane ağaçlarının korunması hakkında üreticilerin bilinçlendirilmesi ve farkındalık oluşturulması amaçlanıyor.

 

Beneventi: “Sürdürülebilir iş modeliyle Bursa’nın doğasına sahip çıkıyoruz”

Erikli’nin öncülüğünde başlayan ‘Korumamız Gerekli İnisiyatifi’ hakkında bilgi vermek ve projeleri açıklamak üzere Bursa’da bir basın toplantısı düzenleyen Nestlé Waters Türkiye Genel Müdürü Michel Beneventi, “Türkiye’deki operasyonlarımızda su kaynaklarını daha etkin yöneterek çevreye olan etkimizi azaltmak; toplumun ve paydaşlarımızın yaşam kalitesi üzerinde olumlu bir etkiye sahip olmak için çalışıyoruz. Şişe başına kullanılan plastik ambalajı azaltmayı ve geri dönüşümü hızlandırmayı amaçlıyoruz. Nisan 2021’de Nestlé Pure Life markamızın 1 litrelik seçeneğinde yüzde 50’si geri dönüştürülmüş malzemeden üretilen şişeleri kullanmaya başladık, Ekim 2021’de Erikli’de de bu uygulamaya geçtik. Erikli markamızla Bursa’nın doğal zenginliklerinin korunması için, üretimden tüketime ve sosyal sorumluluk çalışmalarına tüm süreçleri sürdürülebilirlik bilinciyle yürütüyoruz. ‘Meskenimiz’ dediğimiz Uludağ’ı; tüm canlılar, doğal zenginlikler ve güzellikleriyle birlikte korumak gerektiğine duyduğumuz inançla ‘Korumamız Gerekli İnisiyatifi’ni başlattık. Sürdürülebilir iş modelimizle, bugünün ve gelecek nesillerin yaşam kalitesini artırmak amacıyla Erikli sularının lezzetinin ve doğallığının kaynağı olan Uludağ’ın ve Bursa’nın doğasına sahip çıkmayı amaçlıyoruz” şeklinde konuştu.


Dünyada sadece Uludağ’da görülen 15 bitki türü tespit edildi

Bursa Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. A. Saim Kılavuz, toplantıda yaptığı konuşmada, Erikli’nin Uludağ’da su üretimi için kullandığı 22 kaynağının bulunduğu havzada yapılan saha çalışmasının ilk sonuçları hakkında bilgi verdi. Biyoloji Bölümü öğretim üyeleri Prof. Dr. Gönül Kaynak ve Prof. Dr. Özer Yılmaz’ın öncülüğünde yapılan arazi ve laboratuvar çalışmaları sonunda, alanda 51 familyaya ait 201 bitki türünün yayılış gösterdiğinin saptandığını belirten Rektör Prof. Dr. Kılavuz, “Bunlardan 44’ünün endemik* olup bir tür ‘Nadir’ olarak belirlendi. Endemik olanlardan 15 tür dünyada sadece Uludağ’da görülen, 29 tür ise ‘Türkiye için Endemik’ olan türlerdir. Koruma statüleri açısından değerlendirildiğinde ise 1 tanesi kritik, 7 tanesi tehlikede, 7 tanesi zarar görebilir, 19 tanesi az tehdit altında ve 9 tür ise gelecekte zarar görebilir kategorisinde kaydedildi” ifadelerini kullandı.

 

Kestane üreticileri için sürdürülebilir tarım projesi başlatılıyor

T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Ramazan Bülbül de Bursa’da sağlıklı ve verimli kestane üretiminin gerçekleştirilmesine katkıda bulunmak amacıyla Nestlé Waters ile ortak proje gerçekleştirdiklerini söyledi. Bülbül, “Bursa’da kestane kanseri başta olmak üzere çeşitli hastalık ve zararlılar, ciddi ürün ve üretici açısından maddi gelir kaybına neden oluyor. Bu nedenle kestane kanserinin önlenmesi, kestane gen kaynaklarının korunması ve sürdürebilir hale getirilebilmesi için harekete geçtik” dedi. 

Bornova Zirai Mücadele Araştırma Enstitüsü Müdürü Dr. Tevfik Turanlı da başlatılacak projeyle Bursa’da kestane üreticilerinin bitki sağlığı ve olabilecek yeni tehditler hakkında bilinçlendirilmesi ve farkındalık oluşturulmasının amaçlandığını belirterek, “Üreticilere kestane yetiştiriciliğinde hastalık ve zararlıların yönetimi ile kestane yetiştiriciliği hakkında teorik ve uygulamalı eğitimler verilecek. Kestane yetiştiriciliğinin en çok yapıldığı ilçe ve köylerde belirlenecek örnek oluşturabilecek kestanelikler seçilerek, bu alanlarda üreticilerin katılımıyla kültürel önlemlerin uygulamaları ve demonstrasyon çalışmaları gerçekleştirilecek” diye konuştu.

 Bursa İl Tarım ve Orman Müdürü Sayın Hamit Aygül de Bursa ili için kestane üretiminin önemine dikkat çektiği konuşmasında şunları söyledi: “Bursa kestane üretiminde ve işlenerek pazara sunulmasında öncü bir şehir olması nedeniyle, şehrimizde kestane üretimini artırmak ve kapama meyve bahçesi oluşturmak amacıyla İnegöl, Kestel ve Yıldırım ilçelerimizde projeler başlatılmıştır.”








Doğa ve Doğallığın Kokusu Akik Mutfak Modelinde  

 Ahşabın sıcaklığını ve doğallığını mutfağına taşımak isteyenlere özel olarak tasarlanan Bodrum Mutfak Mobilya’nın Akik modeli, sıcak ve samimi sohbetlere eşlik ediyor. Bodrum Mutfak Mobilya, country tarzı doğal ahşap modelli Akik Mutfak ile doğala ve doğal görünen tasarımlara modern dokunuşlarıyla farkındalık katıyor. “Yaşayan mutfak” tanımlaması hem sunduğu ortam, hem de ağacın kullanımı boyunca form kazanmaya devam eden canlı yapısı ile gerçek bir anlam kazanıyor.  

 Birbirinden farklı renk ve desenleri mutfak modellerinde buluşturan Bodrum Mutfak Mobilya, seçimini doğaldan yana kullanmak isteyen kullanıcılarına Akik modelini sunuyor.

Konfor anlayışının belirlediği modern gereksinimlerin içinde saklı olduğu baskın klasik tasarımı, Bodrum Mutfak Mobilya'nın Akik modelinde kullanıcı ile buluşuyor. Açık raf sistemi ve cam çerçeveli dolapları ile nefes alan kurgusuna eşlik eden dekoratif aydınlatmalar sayesinde mutfağınızda kör nokta bırakmıyor. Modern dokunuşların yanı sıra ahşabın başrolde olduğu Bodrum Mutfak Mobilya’nın Akik modeli, mutfağında sıcak ve samimi bir görünüm yakalamak isteyenlerin vazgeçilmez tercihi oluyor. 



Zehirsiz Sofralar Platformu Kuruldu

Sağlık, çevre, ekolojik yaşam, tüketici hakları, doğa koruma, tarım, gıda ve benzeri alanlarda çalışan 38 sivil toplum örgütü ve sivil inisiyatif tarafından Zehirsiz Sofralar Platformu kuruldu. 23 sivil toplum örgütü ve sivil inisiyatif de platformu desteklediğini açıkladı.



Soframıza gelen gıda ile gıda dışı tarımsal ürünlerin bulunabilir, erişilebilir, sağlıklı ve güvenilir olmasını sağlamak için yapılacak bütün faaliyetlerde kamusal refahı, gelecek kuşakların ve tüm canlıların yaşam hakkını gözetecek, ekosistemi koruyacak; iklim krizini de dikkate alarak uzun vadeli, ihtiyaçlara odaklı, yerelliği ve kendine yeterliliği öncelikleyen, kadim bilgi ve pratikleri de dikkate alan, adil bir bakış açısını egemen kılmak amacını benimseyen Zehirsiz Sofralar Platformu altında Türkiye Organik Ağı (TORA), Zehirsiz Sofralar Pestisit Eylem Ağı (ZSPEA) gibi çeşitli ağlar da yer alıyor.

2019 yılında “Zehirsiz Sofralar Mümkün” diyerek bir araya gelen 100’ün üstünde sivil toplum örgütü ve sivil inisiyatifin kurduğu Zehirsiz Sofralar Pestisit Eylem Ağı, Tarım ve Orman Bakanlığı’nı muhatap aldıkları ve 160 binin üstünde imza topladıkları Zehirsiz Kampanya ile önemli bir başarıya imza attı. 2020 yılında insan sağlığı, doğal varlıklar ve biyolojik çeşitliliğe son derece zararlı olan tarım zehirleri (pestisitler) konusu TBMM gündemine 4 kez taşınırken, Ağ’ın lobi faaliyetlerinin de etkisi ile Bakanlık, 41 pestisit etken maddesini görüşe açtı ve 25 etken maddeyi yasakladı, 7 tanesine de sınırlama getirdi. Bunların dışında çok sayıda pestisitin kullanımı konusunda farklı ülkeler tarafından halen çevre, insan ve hayvan sağlığına etkileri açısından değerlendirmeler yapılıyor.

İşbirliğinin sürekliliğini arzu eden sivil toplum örgütleri ve sivil inisiyatifler, Şubat 2020’de bir araya gelerek gıda güvenliğini merkeze alan daha geniş kapsamlı bir amaç için Zehirsiz Sofralar Platformu’nu kurmaya karar verdi. Bünyesindeki ağlar ve çalışma grupları üstünden çalışmalarına devam edecek olan Platform, önümüzdeki dönemde pestisitlerin zararları ve alternatifleri konusunda kamuoyu ile ilgili tarafları bilgilendirme, lobi ve savunuculuk faaliyetlerini sürdürmeye devam edecek. Bunların yanında, sağlıklı gıdaya ulaşım için organik tarım, gıda toplulukları, doğa dostu arıcılığın yaygınlaştırılması, atalık/yerel tohumların teşviki ve yaygınlaştırılması, onarıcı tarım, agroekoloji gibi pek çok konuda çalışmalar yapılması planlanıyor. 

Platform’un desteklediği önemli projelerden biri de “Zehirsiz Kentlere Doğru” Projesi. Pestisitler yani tarım zehirleri ve aynı etken/aktif maddelere sahip biyosidal ürünler ne yazık ki kentlerde de okullardan park ve bahçelere, sitelerden yol kenarları ve boş arazilere kadar pek çok yerde kullanılıyor ve sağlığımızı tehdit ediyor.

Koronavirüs salgını ve iklim krizi gibi artan küresel felaketler gezegende yaşamın bir bütün olduğunu ve ancak bir bütün olarak sürdürülebileceğini bizlere anlatmaya çalışıyor. İklimdeki hızlı değişimler, afetler, açlık, salgınlar, göçler, gıdanın bulunabilirliği ve erişilebilirliğine dair her geçen gün artan sorunlar, hızla yok olan biyolojik çeşitlilik ve kirlettiğimiz doğa bizlere gelecekte varlığımızı sürdürebilmemiz için doğa ile uyumlu bir yaşamın kaçınılmaz olduğunu gösteriyor. Zehirsiz Sofralar Platformu, insanı merkez alan ve büyüme odaklı değil gezegendeki yaşamın bir bütün olarak sürdürülebilirliğini hedef alan ilkeler ile önümüzdeki dönemde çalışmalarına devam edecek.







GODIVA’NIN YENİ MAĞAZASI İZMİR İSTİNYE PARK’TA AÇILDI

İzmir İstinye Park Alışveriş Merkezi’nde açılan GODIVA CAFE, harika lezzetlerini şimdi İzmir’deki çikolata severlerle buluşturuyor.

Dünyanın lider premium çikolata markası GODIVA, 95’inci yılında daha ulaşılabilir olma stratejisi kapsamında attığı adımla harika lezzetlerini çikolata severlerle buluşturabileceği yeni mağazasını açtı. Ege Bölgesi'nin yeni alışveriş, yeme-içme ve eğlence merkezi İzmir İstinye Park Alışveriş Merkezi’nde açılan yeni GODIVA CAFE, İzmir’deki çikolata severleri eşsiz lezzetleriyle buluşturmayı hedefliyor. 

GODIVA CAFE,ikonik tatlar ve çikolatadan doğan tüm lezzetleri içeren menüsüyle İzmir’deki misafirlerine de ayrıcalıklı bir deneyim vadediyor. GODIVA, kendi şefleri tarafından geliştirilen geniş çikolata seçkisi, çikolataya batırılmış çilekler, fondü, çeşitli taze meyveler ve çikolata ile hazırlanarak sunulan krepler gibi hem klasik hem de yeni lezzetlerini İzmir’de çikolata tutkunlarına sunuyor. 

GODIVA hakkında:

Dünyanın önde gelen premium çikolata markası GODIVA, 1926 yılında Brüksel’de Belçikalı çikolatacı Pierre Draps tarafından kuruldu. Kuruluşundan yaklaşık 100 yıl sonra bile GODIVA çikolatasının her parçası hala aynı kalitede, Belçika’ya özgü ustalık ve dünyanın en iyi içeriğiyle farklılaşıyor. GODIVA’nın tüm dünyada 100’den fazla ülkeye dağıtımı bulunuyor. Müşteriler, GODIVA’yı markaya ait ikonik butik mağazalar, duty free’ler, kafeler, e-ticaret kanalıyla ve birçok seçkin mağazada deneyimleyebiliyor. GODIVA kendini tüketicinin beklentilerinin üzerinde yenilikçi, lezzetli yiyecek ve içecek ürünleri sunmaya ve onlara mükemmel anlar yaşatmaya adıyor. Ünlü trüfleri ve çift kalıpla üretilen çikolatalarından Avrupa tarzı bisküvilerine, ayrı ayrı paketlenmiş çikolataları, sıcak çikolatası, dondurmalı ürünleri ve diğer lezzetleriyle GODIVA, misafirlerine en leziz çikolata deneyimini sunmayı vadediyor. Sosyal sorumluluk sahibi bir şirket olarak GODIVA, dünya çapında sürdürülebilir uygulamaları ve programları destekliyor. Şirket aynı zamanda kakao çiftçilerini desteklemek, çevreyi korumak, yaşadığımız ve çalıştığımız toplulukları güçlendirmek için tasarlanmış küresel uygulamalar ve programlara da sahip.

 





Pandemide Huzuru Sofrada Bulduk

 Ödeme teknolojileri lideri Mastercard’ın Türkiye ve Avrupa’nın mutfak tercihlerine dair yayınladığı yeni raporu pandemi dönemindeki yemek alışkanlıklarını gözler önüne serdi. Avrupa genelinde, köfte, spagetti ve krep gibi alışılagelmiş yemekler en çok tercih edilen tarifler arasında. Mutfak becerilerini en çok geliştiren ülke ise Türkiye oldu. Pandemi ile canlanan evde akşam yemeği partisi trendi kalıcı olacağa benziyor.

 


Hayatta karşılaşılan zorunluluklar, insanları yenilikleri keşfetmeye itiyor. Pandemi döneminde, restoranların kapanması ve kısıtlanması ile, Türkiye ve Avrupa’da gerçekleşen mutfak tercihleri bu tezin doğruluğunu kanıtlıyor. Evde yemek pişirmek için zaman ayırmak özellikle evden çalışmaya geçilen yeni normalde oldukça zor. Ancak Mastercard’ın mutfak tercihlerini inceleyen güncel araştırma sonuçlarına göre, Avrupalıların yüzde 58’i bu dönemde mutfak becerilerini geliştirdi. Ortalamalar, hane halklarının haftada neredeyse 20 saatini lezzetli yemekler hazırlamaya harcadığını gösteriyor. Bu da pandemi öncesine göre, evde yemek hazırlama konusunda, yüzde 38 oranında bir artış gerçekleştiğini ortaya koyuyor. 

Geleneksel Lezzetler Rafa mı Kalktı?

Toplumu tutku ve deneyimlerle buluşturan Mastercard’ın analizlerine göre, Avrupa’nın yüzde 58'i pandeminin etkisiyle mutfağa girdi ve bu alanda becerilerini geliştirdi. Araştırmaya göre,  Türkiye’de ve İsveç’te en çok tercih edilen yemek geleneksel bir lezzet olan köfte oldu. Tüm Avrupa genelinde bireyler geleneksel menülerin doyurucu olduğu kadar ruhlarını da besleyen lezzetler olduğunu düşünüyor. Ancak buna rağmen, yüzde 65’i yeni tarifler denemekten geri kalmıyor ve mutfak becerilerine güveniyor. Yeni tariflerin yüzde 47’si ise televizyon ve sosyal medyadan bulunuyor.

İşte Türkiye ve Avrupa’nın Favori Yemekleri

  • Türkiye – Köfte
  • İsveç – Köfte
  • Fransa – Krep
  • İspanya – Tortilla
  • Belçika – Patates Kızartması
  • Avusturya – Wiener Schnitzel
  • İtalya – Spagetti alla Carbonara
  • Birleşik Krallık ve İrlanda – Kızartma Rosto

Mutfakta En Çok Gelişenler Türkler

Araştırmaya göre, pandemi döneminde Avrupa’da mutfak becerilerini en çok geliştiren ülke Türkiye oldu. Türkler pandemi öncesinde mutfakta ortalama 2 saat harcarken, geçen yıl mutfakta geçirdikleri süre 3 saatin üzerine çıktı. Her 5 Türkten biri daha sağlıklı bir yaşam için mutfağa girdiğini belirtiyor. Sağlıklı beslenmeye olan ilgide Türkiye’yi, sırasıyla Polonya, Romanya ve Rusya takip ediyor. 

Türkler Online Markete Yöneldi

Sokağa çıkma kısıtlamaları, her ülkede olduğu gibi Türkiye’de de online alışverişe ilgiyi artırdı. Online market alışverişlerini daha önce hiç denememiş kişilerin yarısından fazlası alışverişlerini bu alana taşıdığını belirtti. Analizler gösteriyor ki, Türk erkekleri online market alışverişi yaparken kadınlara oranla daha fazla para harcıyor. Kadınlar ise alışverişlerinde alternatif malzemelere daha fazla ilgi gösteriyor. Türkiye’nin 4’te 3’ü kısıtlamalar sona erdikten sonra da online market alışverişine devam edeceğini belirtiyor.

Pandemiyle Canlanan Sofralar

Yemek yapanların yarısı, kendilerini geliştirirken sevdikleriyle daha kaliteli zaman geçirebildiklerini söylüyor. Evde yemek yapmayı tercih edenlerin yarısı, arkadaşları veya ailelerini "akşam yemeği partileri" kavramına tekrar hayat vererek evlerinde ağırlıyor. Her 5 kişiden biri arkadaşlarıyla yemek keyfinden vazgeçmiyor ve sanal akşam yemeği partilerinde buluşuyor. Yüzde 63, pandeminin ardından akşam yemeği partilerinin sosyal takvimlerde kalıcı bir etkinlik olarak devam edeceğini düşünüyor.

Evde Restoran Ambiyansı 

Yemek pişirme ekipmanları, yemek kitapları, tabak takımları ve mum satışlarında patlamalar yaşandı. Pandemi döneminde Türkler en çok pişirme ekipmanları, züccaciye ve çatal bıçak takımları alışverişine ilgi gösterdi. Katılımcıların 5’te biri, yemekli partilerde ambiyans müziğini önemsiyor ve akıllı hoparlörlere yatırım yapıyor. Restoran atmosferi yakalamak adına aydınlatma ayarlı modül satın alanların oranı da yine benzer şekilde %20 oranında. 

 

Bağımsız araştırma şirketi Fly Research tarafından yürütülen araştırma, Ocak / Şubat 2021'de 19 ülkede 19.000 yetişkini sorguladı.

Mastercard Hakkında

Mastercard ödemeler sistemi alanında faaliyet gösteren global bir teknoloji şirketidir. Dünyanın en hızlı ödeme işlemleri ağına sahip Mastercard; tüketicileri, finans kuruluşlarını, iş yerlerini, kamu ve özel sektörü, 210’u aşkın ülkede birbirine bağlamaktadır. Mastercard'ın sunduğu ürünler ve çözümler; alışveriş, seyahat, iş ve finans yönetimi gibi günlük ticari faaliyetlerin herkes için daha kolay, daha güvenli ve daha verimli olmasını sağlamaktadır. Bizi Twitter’da @MasterCard_TR hesabından takip edebilir, bülten ve haber kitlerimizin tamamına Mastercard Haber Odası https://newsroom.mastercard.com/eu/tr linkine tıklayarak ulaşabilirsiniz.

www.mastercard.com

ARZUM GASTROMİX’LE
En sert kıvamlı zor hamurlar bile çok kolay

Herkesin vazgeçilmezi kıymalı domates soslu makarnayı kendi evinizde yapma zamanı! Gurmelere yakışır tarifleri kendi mutfağınızda kolayca uygulamak artık çok kolay. Zorlu tariflerin üstesinden kolayca gelebilen Arzum Gastromix Stand Mikser, mutfakta en büyük yardımcınız olacak. 

 Hamur yoğurucu, çırpıcı ve karıştırıcı olmak üzeri 3 farklı aparatı bulunan Arzum Gastromix, başa çıkamayacağınızı düşündüğünüz tarifleri bile büyük bir pratiklikle uygulamanızı sağlıyor. Bir mutfak şefinin yapabileceği her şeyi yapan Gastromix,  1200 watt motor gücü ve döküm çelik gövdesi ile en yoğun kıvamlı hamur karışımlarında bile performansını daima en üst seviyede tutuyor. 8 kademeli hız ayarı hamurunuzun veya karışımızın türüne ve yapısına göre hızı artırıp azaltmanızı sağlıyor. Bu sayede hem kontrol daima sizde oluyor hem de lezzetli tarifleri yapmak son derece kolay bir hale geliyor. 

 Arzum Elektrikli Ev Aletleri Hakkında: 

Türkiye’nin önde gelen elektrikli ev aletleri markası Arzum, 50 yılı aşkın köklü tarihiyle sektörde “Sen dokunursun değişir dünya” mottosuyla tasarladığı ürünlerle, güvenilir ve yenilikçi bir markadır. Türkiye’de ve dünyada, gıda hazırlama, pişirme ve kızartma, sıcak içecek hazırlama, temizlik, kişisel bakım, ütü olmak üzere 6 ürün kategorisinde 650 ürünüyle milyonlarca kişiye satış gerçekleştirmektedir ve global marka olma yolunda emin adımlarla ilerlemektedir.

Küçük ev aletleri sektöründe Türkiye’de ilklere imza atarak sektöre yön veren Arzum, tasarım ve inovasyonu vazgeçilmezi olarak görmektedir. Bu vizyon ile, ulusal ve uluslararası birçok yarışmada prestijli ödülün sahibi olmuştur. 

 

Arzum aynı zamanda Arzum OKKA markasıyla Türk kahvesi kültürünün dünyaya yayılımını misyon edinmiştir. Doğrudan fincana servis, közde pişirilme ve kendi kendini yıkayabilme özellikleriyle dünyanın her yerinde ideal lezzet sunan Arzum OKKA'lar, Türk kahvesinin globalleşme serüvenine makineli çözüm olmuştur. 

 

Türkiye’de ilklere imza atarak sektöre yön vermeye hızla devam eden Arzum, 2019'un ilk yarısında Ducati birlikteliği ile sektörde ses getirmiştir. Tasarım ve performansın buluştuğu erkek bakım serisi Ducati by Arzum ile erkeklerin kişisel bakımında vazgeçilmez olan Arzum, bu pazarda büyümek için çalışmalarını hızla sürdürmektedir. 

2020’nin son aylarında gerçekleşen ve rekor taleple büyük bir başarı örneği olan Arzum’un halka arzı, kökleri 1966’ya dayanan markanın yolculuğundaki bir dönüm noktası olmuştur. Halka arz ile birlikte kurumsal kimliğine güç katan Arzum, güçlü bir marka olarak yoluna hızla devam etmektedir.  

Detaylı bilgi için: www.arzum.com.tr

 




Balparmak’a Kadın Tüketicilerden Büyük Ödül

 

Kurulduğu günden bu yana bal ve arı ürünlerini en doğal ve sağlıklı haliyle sofralara taşıyan Balparmak, Arıcılık Akademisi projesiyle Kadın Dostu Markalar Platformu tarafından düzenlenen “Kadın Dostu Markalar 2021 Tüketici Özel Ödülü’nün sahibi oldu.



 Toplumsal fırsat eşitliği, kadının güçlendirilmesi ve desteklenmesi amacıyla eğitim, sağlık, spor, teknoloji, istihdam, cinsiyet eşitliği gibi alanlarda markaların gerçekleştirdiği sosyal sorumluluk projelerini aynı çatı altında buluşturan Kadın Dostu Markalar Platformu tarafından düzenlenen “Kadın Dostu Markalar 2021 Tüketici Özel Ödülleri”, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde düzenlenen törenle sahiplerini buldu. 40 yıldır bal ve arı ürünlerini en doğal ve sağlıklı haliyle sofralara taşıyan Balparmak, arıcılık mesleğinin sürdürülebilirliğine katkı sağlamak için kırsal kalkınma bölgelerindeki kadınları ve gençleri sektöre kazandırmak ve balın yanı sıra arısütü, polen, propolis gibi katma değerli arı ürünleri üretiminin artırılmasına destek olmak amacıyla, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’nın (EBRD) katkılarıyla hayata geçirdiği “Arıcılık Akademisi” ile Kadın Dostu Markalar 2021 Tüketici Özel Ödülü’ne layık görüldü.

 

Balparmak, Arıcılık Akademisi ile sektöre kadın arıcılar kazandırıyor

Kadınların seçimiyle böyle bir ödüle kazanmanın mutluluğunu yaşadıklarını belirten Balparmak Ar-Ge ve Kalite Direktörü Dr. Emel Damarlı, Balparmak Arıcılık Akademisi’nin kadınların çok fazla tercih etmediği arıcılık mesleğine yönelmesinde önemli bir rol oynadığının altını çizdi. Damarlı, Arıcılık Akademisi’ne ilişkin şu bilgileri paylaştı: “Türkiye’de arıcılık bir ata mesleği olarak icra ediliyor. Biz de 2018 yılında kurduğumuz Arıcılık Akademisi ile arıcılık mesleğini sadece ata mesleği bakış açısı olmaktan çıkararak, özellikle kadınları ve gençleri sektöre kazandırmayı hedefliyoruz. Balparmak Arıcılık Akademisi’nde arı yaşamı ve biyolojisi, koloni bakımı ve yönetimi, arı hastalıkları, ana arı üretimi, arı ürünleri üretimi, arıcılık ekipmanları, regülasyonlar, nektarlı bitkiler gibi arıcılık mesleğinde kaliteli üretiminin sağlanmasını ve mesleğin sürdürülebilir olmasını sağlayan en temel konular eğitimler veriyoruz. Şu ana kadar 52’si kadın olmak üzere 104 arıcı adayını mesleğe kazandırdık. Şu anda çalışmalarımızı Muğla’da sürdürüyor, 25 Muğlalı arıcıya eğitim veriyoruz. Bu eğitimlere eşleriyle birlikte katılan arıcılarımızı verimli üretim yapabilmeleri, mevcut bilgilerini güncellemeleri, sağlıklı ve hijyenik koşullarda üretimi devam ettirebilmeleri için ihtiyaç duydukları bilgilerle donatacağız”



Yağsız ve Sağlıklı Yemekler için: Philips Airfryer XXL

 

Çok az yağ ile ya da hiç yağ kullanmadan çıtır çıtır ve bir o kadar pratik yemekler pişirebileceğinizi biliyor muydunuz? Philips Airfryer XXL, tam da bu konunun uzmanı…






Kullanıcıları için her zaman en iyisini düşünen ve kullanıcılarının ihtiyaçlarını dinleyerek çözümleriyle her gün yaşamları kolaylaştıran Philips, Airfryer XXL ile çok yağlı ve sağlıksız pişirme yöntemlerini rafa kaldırıyor. Fazla yağ içerdiği için yemekten çekindiğiniz tüm yemekleri zevkle yiyebilmenize imkân sağlayan Airfryer XXL, mutfaklara sağlık getiriyor.

Philips Airfryer XXL, patentli Rapid Air hızlı hava teknolojisi ile dışı çıtır çıtır, içi ise yumuşacık yiyecekler hazırlamanıza yardımcı olurken, sadece hava kullanıldığı için normal fritöze kıyasla daha sağlıklı besinler hazırlamanızı sağlıyor. Böylelikle çok az ya da hiç yağ kullanımı olmadan hazırlanan yiyecekler, sağlıklı bir beslenme düzenine geçmeyi de kolaylaştırıyor.

 

Airfryer XXL’ın geniş iç hacmi sayesinde, tüm aile için tek seferde yemekleri kızartabilir ve ızgara pişirebilirken, sıcak tutma özelliği ile de yemekleri 30 dakikaya kadar sıcak olarak saklayabilirsiniz. Pişireceğiniz yemekler için en uygun sıcaklığı; önceden ayarlanmış pişirme programlarını içeren dijital ekranı ile en doğru süreyi seçmenizi sağlayan Airfryer XXL, entegre koku giderici hava filtresi ile mutfakta istenmeyen yemek kokularının da önüne geçiyor. Bulaşık makinesinde kolayca yıkanabilen parçaları pişirme sonrasında hem temizleme kolaylığı sunuyor hem de pratikliği sayesinde mutfakta geçirilen zamanı kısaltıyor. Airfryer XXL ile sağlıklı ve lezzetli yemekler hazırlarken sevdiklerinizle geçireceğiniz vakit de size kalıyor. 

 

Philips, Airfryer XXL HD9650/90’ın tavsiye edilen perakende satış fiyatı: 3.109,99 TL+KDV.

 




SÜMBÜL, KARANFİL VE LALE DOKUMALI VAZO

OSMANLI DOKUMACILIĞININ EN GÜZEL ÖRNEKLERİ KAYIP HAZİNELER KOLEKSİYONU’NDA

Paşabahçe Mağazaları, Anadolu’daki tarih ve kültür birikimini cama yansıttığı Tarih-Kültür-Cam Koleksiyonlarının 14’üncüsü olan Kayıp Hazineler Koleksiyonu ürünlerini tarih ve sanat severlerle buluşturmaya devam ediyor. Osmanlı dokumacılığının en güzel örneklerinin kullanıldığı Sümbül, Karanfil ve Lale Dokumalı Vazo koleksiyonda öne çıkan ürünler arasında şık hediye alternatifleri oluşturuyor.


 Özgün tasarım anlayışı ve yenilikçi bakış açısını camla buluşturan Paşabahçe Mağazaları, Kayıp Hazineler koleksiyonu ile Anadolu’nun tarih boyunca ev sahipliği yaptığı uygarlıkların kültür bileşiminden oluşan zengin kültür mirasını ürünlerine yansıtıyor. Osmanlı İmparatorluğu’nun siyasi, iktisadi, sosyal ve ticari hayatında çok önemli bir yer alan Osmanlı dokumacılığının en güzel örnekleri Sümbül, Karanfil ve Lale Dokumalı Vazoda bir araya geliyor.




Çok yapraklı, lale, sümbül ve nar motiflerinden oluşturulan Sümbül Dokumalı Vazo üzerindeki desenler, Danimarka (Kopenhag) Davids Samling Müzesi’nde bulunan Osmanlı dönemi, 16. yüzyıla ait bir kumaştan esinlenilerek oluşturuldu. Karanfil Dokumalı Vazo da çok yapraklı çerçeveli şemse şemalı 16. yüzyıla tarihlenen ve Floransa, Bargello Müzesi’nde bulunan Osmanlı dönemine ait bir kumaştan esinlenilerek tasarlandı. Lale Dokumalı Vazo ise hatai ve lale motiflerinden oluşturulmuş, geç 16. yüzyıl veya erken 17. yüzyıl dönemine ait, Harvard Üniversitesi Sanat Müzesi, Arthur M. Sackler Koleksiyonu’nda bulunan Osmanlı dönemine ait bir kumaştan esinlenilerek hazırlandı.


Sınırlı sayıda üretilen 30 özel tasarım arasında yer alan Sümbül, Karanfil ve Lale Dokumalı Vazo el imalatı camdan üretildi ve üzerindeki rölyef desenlerin tümü, altın yaldız, mine, eskitme boyalar ve kumaş kullanılarak dekorlandı.


Osmanlı dokumacılığı, kendine özgü nitelikli ürünlerini vermeden önce bulunduğu coğrafyanın özelliklerini de kullanarak dokuma sanatının mirasçısı olmuştur. Osmanlı Dokuma Sanatındaki asıl etkiler Anadolu Selçukluları ve Beylikleri devri dokumalarından gelmektedir. Çizilen desenlerin uygulanması, ancak usta dokumacılar sayesinde gerçekleştirilmiştir. Osmanlı arşivlerinde bulunan Ehl-i Hiref defterlerine göre dönemin lonca örgütleri içerisinde en kalabalık olanı dokumacılardı ve “kadifeci”, kemhacı”, “futacı” gibi hirefleri oluştururlardı.


Osmanlı dokuma sanatında, 15. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar Selçuklu motifleri kullanılmış, lotus, palmet ve hatayi denen Uzakdoğu kökenli stilize çiçeklerle sayısız kompozisyonlar oluşturulmuştur. Dokuma eserler, yapısı ve teknik özellikleri itibari ile diğer sanat ürünlerine nazaran kolaylıkla yıpranmasına rağmen, 15. yüzyıldan itibaren Osmanlı kumaşlarına dair bilgi elde edilebilmektedir. Kumaş ve dokuma desenleri ile ilgili bilgiler çeşitli kaynaklardan, minyatürlerden ve Osmanlı padişahlarının elbiselerinin itina ile saklanmasından gelmektedir.


Türk kumaş ve kadifelerinin önemli bir koleksiyonu Topkapı Sarayı Müzesinde sergilenmektedir. Bununla birlikte Konya Mevlâna Müzesi, Londra Victoria Albert Müzesi, Edinburg Royal Scotch Müzesi, Paris Louvre Müzesi’nde de Osmanlı dönemine ait kumaş koleksiyonları bulunmaktadır.


Sümbül, Karanfil ve Lale Dokumalı Vazo ve diğer Kayıp Hazineler Koleksiyonu’na ait ürünleri incelemek için Paşabahçe Mağazaları’nı ve www.pasabahcemagazalari.cominternet sitesini ziyaret edebilirsiniz.


Paşabahçe Mağazaları Hakkında

Cam sektörünün küresel oyuncusu konumundaki Şişecam Topluluğu şirketlerinden Paşabahçe Mağazaları A.Ş. özgün, modern, yenilikçi ve müşteri odaklı yapısıyla sofra ve mutfak eşyaları zincir mağazacılığı alanında Türkiye’de lider konumdadır. ‘Yaşam’ ve ‘Butik’ konseptleriyle cam, seramik, porselen, ahşap, çelik sofra ve mutfak eşyalarının yanı sıra dekoratif koleksiyon ürünlerini de müşterilerinin beğenisine sunan Paşabahçe Mağazaları, bugün Türkiye ve yurt dışında toplam 55 mağaza ile hizmet vermektedir.

www.pasabahcemagazalari.com store.pasabahce.com

P&G TürCOVID-19 salgınından etkilenenlere destek olacak yeni topluma katkı çalışmalarıyla, on binlerce aileye toplam 7,5 milyon TL değerinde katkıda bulunacak.

Türkiye’de 33 yıldır faaliyet gösteren ve hem ürünleri hem de gerçekleştirdiği projelerle tüketicilerin yaşamlarını iyileştiren Procter&Gamble (P&G), COVID-19 salgınından etkilenenlere destek olacak yeni topluma katkı çalışmalarıyla, on binlerce aileye toplam 7,5 milyon TL değerinde katkıda bulunacak.

Çok amaçlı destek programının Ramazan ayağında, ihtiyaç sahibi ailelere yönelik destek, Türkiye’de 10. yılını kutlayan Fairy ile gerçekleştirilecek.

Dünyanın ve Türkiye’nin en büyük temizlik ve kişisel bakım ürünleri şirketlerinden Fairy, Ariel, Prima, Head&Shoulders gibi markaların üreticisi P&G, faaliyet gösterdiği ülkelerde insanların yaşamlarını iyileştirmek için çalışırken hayata geçirdiği projelerle de topluma katkı sağlamayı hedefliyor. Bu kapsamda bugüne kadar çeşitli projelerle binlerce insanın yaşamına değer katan P&G, salgın sürecinin başladığı Mart ayında başlayan ve Haziran ayın sonuna kadar sürecek farklı çalışmalarla on binlerce aileye destek olacak.

Karantina yurtlarının hijyen ihtiyacı karşılandı

Konuyla ilgili açıklama yapan P&G Türkiye, Kafkasya ve Orta Asya Yönetim Kurulu Başkanı Tankut Turnaoğlu, Mart ayında başlayan ve çok aşamalı bir topluma katkı programı hazırladıklarını belirtti. İlk etapta, yurtdışından gelen ve önlemler kapsamında karantina yurtlarında kalan kişilerin ihtiyaçlarını karşıladıklarını anlatan Turnaoğlu, “COVID-19 sürecinde Mart ayında özellikle yurt dışından gelen vatandaşlarımız Türkiye’nin dört bir yanındaki yurtlarda karantina altına alındı. P&G Türkiye olarak, 15 binden fazla vatandaşın karantinada kaldığı 26 ildeki 41 KYK yurdunda ev konforunu sağlama amacıyla, Gençlik ve Spor Bakanlığı ile işbirliği içinde ve Kızılay aracılığıyla Ariel çamaşır deterjanı, Flash yüzey temizleyici ve Fairy bulaşık deterjanını ulaştırdık. Buna ilave olarak 17 ildeki 26 yurtta kalan vatandaşlarımıza da Head & Shoulders ve Pantene saç bakım ürünleri, Oral-B diş fırçaları, İpana diş macunları, Gillette tıraş ürünleri ve Orkid pedleri gibi ürünlerimizi gönderdik” dedi.

Fairy’nin 10’uncu yılına özel proje, BOŞA HARCAMA
Turnaoğlu, Fairy’nin Türkiye’deki 10’uncu yılına özel hayata geçirdikleri anlamlı projenin de destek programlarının ikinci fazı olduğunu duyurdu. Yeni sosyal sorumluluk projesiyle tüm dünyanın ve ülkemizin en büyük sorunlarından biri olan israfa karşı mücadele edeceklerini ifade eden Turnaoğlu, “Yapılan araştırmalar, dünyada tüketim için sunulan gıdaların üçte birinin israf olduğunu gösteriyor ve biz de bu noktadan hareketle, Gıda Kurtarma Derneği (GKTD) ile işbirliğine giderek yepyeni bir proje başlatıyoruz” dedi. Turnaoğlu, ‘Boşa Harcama’ adı verilen projenin Türkiye’de 10’uncu yılını kutlayan Fairy ile sürdürüleceğini açıkladı.

Projenin ilk etabıyla hedef 660 bin kişiye ulaşmak
Turnaoğlu “Birinci ayakta Fairy, derneğin lojistik altyapısını ciddi bir bütçeyle finanse edecek. GKTD yılda toplam 330 bin kişiye ulaşıyorken bu destek ile sayı ikiye katlanacak ve 660 bin kişi destekten faydalanmış olacak” diye konuştu.

“Boşa Harcama Projesi” ile gıda israfı konusunda toplumsal farkındalık yaratmayı da hedeflediklerini söyleyen Turnaoğlu, gıda israfına karşı eğitim gerçekleştirilebilmesi için de 50 yeni bağış noktası aktifleştireceklerini, burada da toplam 300 personele eğitim verileceğini açıkladı. Bu çalışmayla toplam 1,5 milyon TL değerinde ürün israfının önlenmesi hedefleniyor.

Ramazan ayında 10 bin ihtiyaç sahibi aileye erzak paketi gönderilecek
Ramazan ayının, aynı zamanda bir dayanışma ayı olduğundan hareketle; ekstra bir çalışma daha başlattıklarını söyleyen Turnaoğlu, bu çalışmanın da yine Fairy koordinasyonuyla yapılacağını ve aşamalı olarak planladıkları topluma destek projelerinin ‘Ramazan Ayı’ bölümünü oluşturduğunu ifade etti. Turnaoğlu, “Yine GKTD aracılığıyla 10 bin ihtiyaç sahibi aileye, içinde ihtiyaç duyabilecekleri temel tüketim maddelerinin olduğu erzak paketlerini ve Fairy ürünlerini göndereceğiz” dedi.

Haziran’da Kızılay ile geniş çaplı işbirliği
Tankut Turnaoğlu, fayda projelerinin son aşamasını ise Ramazan sonrası, bayram döneminde gerçekleştirmeyi planladıklarını belirtti. Yaşanan salgın sürecinde gelir kaybına uğramış ihtiyaç sahibi ailelere Kızılay işbirliğiyle temel hijyen, sağlık ve kişisel bakım ürünlerinden oluşan ve bugüne kadar yapılmış 1,5 milyon liralık ürün bağışına ek, 3 Milyon liralık ayrı bir ürün bağışı daha gerçekleştireceklerini anlatan Turnaoğlu, “Onbinlerce aileye bu desteği vermeyi hedefledik. Uzun yıllardır işbirliği yaptığımız Türk Kızılay’ı ile çalışacağız” dedi.Mart ayında başlayan ve farklı çalışmalarla sürecek tüm bu topluma fayda çalışmalarının yaklaşık 7.5 milyon liralık bir değeri olacağını ifade eden Turnaoğlu, “P&G Türkiye olarak, geçmişte olduğu gibi, içinde bulunduğumuz böylesine özel dönemlerde ve elbette gelecekte de ürünlerimizle ve fayda projelerimizle topluma katkı sunmaya devam edeceğiz” diye konuştu.


Çiçeksepeti ile evlerin havası değişiyor..


Sonbaharda evini küçük dokunuşlarla yenilemek, yaşam alanlarının atmosferini değiştirmek isteyenler için birçok seçenek sunan online çiçek ve hediye sektörünün lider e-ticaret sitesi ÇiçekSepeti, kişiselleştirilebilen, farklı ürünleriyle de dikkat çekiyor.



Doğanın bambaşka renkleri sunduğu sonbahar aylarında evde geçirdiğimiz saatler de artmaya başlıyor. Serin hava, yağmur, bulutların arkasına gizlenen güneş, sararan yapraklar bir hüzün havası uyandırsa da evinizde yapacağınız küçük dokunuşlarla bu hüznü neşeye çevirmek mümkün oluyor. Online çiçek ve hediye sektörünün lider e-ticaret sitesi ÇiçekSepeti, sonbaharda evinizi güzelleştirecek dekorasyon ürünlerini, sevdiklerinizi mutlu edecek dekoratif hediyelikleri aynı çatı altında sunuyor. Farklı zevklere hitap eden ürünleri bulabileceğiniz ÇiçekSepeti, çok yüksek bütçeler harcamadan evinizin havasını değiştirmenizi sağlıyor.
Yaz sona erince geride birbirinden güzel anılar kalıyor. ÇiçekSepeti, “Bu keyifli anlar her an benimle olsun” diyenler için orijinal tasarımlarıyla dikkat çeken çerçeveler, fotoğraf askıları sunuyor. Ahşabın sıcaklığını ve ışığın büyüsüyle buluşturan Kişiye Özel 12 Fotoğraflı, Işıklı, Mandal İpli Fotoğraf Askısı bu ürünlerden sadece biri… Led ışıklar, mandallarla sevdiğiniz fotoğrafları evinizin her köşesine taşıyan fotoğraf askısı, şık bir hediye alternatifi de oluşturuyor.

Sonbaharın sıcak renklerini evinin en güzel köşesine taşımak isteyenler için teraryumlar iyi bir alternatif oluşturuyor. ÇiçekSepeti’ndeki onlarca farklı teraryum seçeneğinden biri olan Göl Evi Sonbahar teraryum, hem kolay bakımı hem de estetik görünümüyle öne çıkıyor. Bakımı da son derece kolay olan teraryumu haftada bir kez spreyleyerek sulamak yeterli oluyor.

Malum sonbahar demek havanın serinlemesi demek… Hal böyle olunca özellikle akşam saatlerinde televizyon izlerken veya kitap okurken bir battaniyeye ihtiyaç duyuluyor. ÇiçekSepeti’nde bulabileceğiniz Ponponlu TV Diz Battaniyesi, size sonbahar akşamları için şık ve sıcacık bir çözüm sunuyor.

Romantik Sevgili Tasarımlı Abajur ise evinizde keyifli atmosfer oluşturmanıza yardımcı oluyor. Estetik tasarımı ve sempatik duruşuyla öne çıkan abajuru, ister evinizde kullanabilir ister sevdiklerinize de armağan edebilirsiniz.


BROOKS BROTHERS’TAN TAMAMLAYICI AKSESUARLAR

Kombinlere Bütünlük Katan Detaylar

Zamansız tasarımlarıyla dünyanın önde gelen isimlerinin tercihi, başkanların markası Brooks Brothers, kombinleri birbirinden şık detaylarda aksesuarlarla tamamlıyor.



Modanın detaylarda gizli olduğunu bilen ve klasikleri yeniden yorumlayan Brooks Brothers, tamamlayıcı aksesuarlarla sonbahar kombinlerine şıklık katıyor. Zarafeti ve kaliteyi 200 yıllık tecrübesiyle birleştiren Brooks Brothers cep mendili, kemer, pantolon askısı, kravat, papyon, kolye -küpe, çorap ve ipek fular modelleriyle detayların önemini vurguluyor.

Detaylarla gelen şıklık
Elbiseleri tamamlayan kolye-küpe takımları, basic t-shirte hareket katan ipek fular, erkek takımlarının ince detayı cep mendili ve daha pek çok kombin tamamlayıcı ürünler Brooks Brothers koleksiyonlarındaki yerini alıyor. Zarafetin tamamlayıcısı detaylar ince işçilikle üretilirken, inci ve zümrüt takımlar renkleri ile uyum sağlıyor. Kırmızı, sarı, yeşil, lacivert, gri ve siyah pek çok renkte ürünler ile şık kombinler yaratmak mümkün.
Zengin ürün seçenekleri arasından seçiminizi yapmanız için İstanbul Zorlu Center, Akasya Acıbadem, İstinye Park, Optimum Outlet Brooks Brothers mağazalarının yanında Akmerkez Edwards, Kalamış Edwards, Ankara Panora AVM ve İzmir Konak Pier AVM’deki Brooks Brothers mağazalarını ziyaret edebilir ya da Edwards Online’a kolaylıkla erişebilirsiniz.

BROOKS BROTHERS HAKKINDA
1818 yılında kurulan Brooks Brothers; hazır giyim ürünleri sunan ilk Amerikan markasıdır ve tarihine gofre kumaş, pamuklu kumaş, baklava deseni, non-iron gömlek ve orijinal düğmeli yaka özelliklerine sahip ürünleri ile devam etmektedir. Hemen hemen iki yüzyıl sonra, Brooks Brothers aynı geleneği sürdürmenin ve her nesil kadın ve erkeklerin uğrak noktası olmanın haklı gururunu yaşamaktadır. Brooks Brothers New York’ta kuruluşundan 200 yıl sonra üstün hizmet, kalite, stil ve değerlerine sadık kalan perakende sektöründe uluslararası bir efsane olmuştur. www.brooksbrothers.com




Porland’a İki Büyük Ödül

  

2000 yılından bu yana Amerika’da IHA Fuarı’nın düzenlediği GIA (Global Innovation Awards) ödül törenine katılan Türkiye’nin porselen gururu Porland, Şikago’da 2 büyük ödül birden aldı!

IHA’nın (International Housewares Association) Şikago’da düzenlediği fuara, perakende sektöründeki genel mükemmellik, inovasyon ve yaratıcı görsel düzenleme konularını onurlandıran GIA (Global Innovation Awards) yani Küresel İnovasyon Ödülü’nü almak için katılan Porland, dünyada 30 ülkeden sadece sektörün önde gelen markalarına verilen Global Honoree 2019 Ödülü’nü de almaya hak kazandı.

Her yıl Mart ayında düzenlenen Uluslararası Ev & Züccaciye Fuarı'ndaki bu global yarışmaya katılan markaları, konularında uzman olan seçkin 4 jüri üyesi, perakende alanında mükemmellik kriterlerine göre değerlendiriyor.

3 Mart tarihinde, Şikago’da Radisson Blu Aqua Hotel'de düzenlenen görkemli ödül törenine Porland’ı temsilen katılan Pazarlama Grup Müdürü Ümran Ünsal “Bu ödülü ülkemiz ve markamız adına almış olmaktan çok mutlu ve gururluyuz.” dedi. Fuardan 2 büyük ödülle ayrılan Porland’ın; perakende mağazacılık alanında aldığı bu ödüller; ürünlerin tasarımından, üretimine, mağaza konseptinden, ürünlere, inovatif süreçlerden, görsel çalışmalara kadar olan tüm süreçleri kapsayan oldukça kapsamlı ödüller.

Dünyanın önde gelen porselen üreticilerinden biri olan Porland, Bilecik’te kendi tesislerinde, porselen üretiminin yanı sıra ürün gamındaki ev gereksinimine yanıt verebilen “Masaüstü, Mutfak, Ev-Dekor, Tekstil ve Banyo” kategorilerindeki ürünleriyle de müşterilerin her türlü alışveriş gereksinimine cevap verip; bakış açısında sanatın ve yeniliğin önemli bir yere sahip olduğu, tasarıma ve tasarımcıya verdiği değer ile de her sezon özellikle masaüstü trendlere ve gastronomiye yön veren önemli çalışmalar yapıyor. Porland; 1.600’ü aşkın çalışanı, 40bin mkonsept mağazaları, yılda yaklaşık 70 milyon adet üretimi, 370 bin m2 üretim tesisleri ile gerek yurt içinde gerek yurt dışında tanınan, takip edilen, inovatif yaklaşımları ve vizyonu ile çığır açan bir dünya markası.

Porland Hakkında: Porland, 1976 yılından bugüne gerek Ev gerekse Gastronomi kesimine hizmet eden ürün yelpazesi ile tasarımdan üretim aşamasına kadar her ince detayı üstün teknoloji ve iş gücü ile ürünlerine yansıtan, dünya trendlerinin de ötesinde sektörde trend belirleyici olarak konumlanan, 42 yıllık deneyime sahip Türkiye’nin önde gelen markasıdır. Bilecik’teki kendi tesislerinde, Porselen üretiminin belirleyici olarak konumlanan, 42 yıllık deneyime sahip Türkiye’nin önde gelen markasıdır. Bilecik’teki kendi tesislerinde, Porselen üretiminin yanı sıra ürün gamındaki ev gereksinimine yanıt verebilen masaüstü, mutfak, ev-dekor, tekstil ve banyo kategorisindeki ürünleriyle müşterilerin her türlü alışveriş ihtiyacına cevap vermektedir. Ayrıca dünya markalarından olan cam üreticisi Libbey ve Luigi Bormioli de mağazalarında satışta olan markalardan bazılarıdır. Porland 1600’ü aşkın çalışanın istihdam edildiği Türkiye’nin en büyük porselen üreticilerinden birisidir. 6 bölge müdürlüğü, Perakende de 30’u aşkın mağazası ve online alışveriş sitesi ile sadece yurt içinde değil, yurt dışı pazarlarının da aranılan markasıdır. 300 bin metrekare açık ve 70 bin metrekare kapalı alana sahip Bilecik tesislerinde, yılda yaklaşık 70 milyon adet üretiminin %65’ini dört ana kıtada 30’dan fazla ülkeye ihraç etmektedir.




Türkiye’de her 10 haneden 8’inde güvenle tercih edilen, Türkiye süt ve süt ürünleri pazarının lider markası Sütaş, doğallıktan ödün vermeden, tazelikten vazgeçmeden, 44 yıldır sofralarımızı süt ve süt ürünleriyle buluşturuyor. Türk toplumunun beslenme kültüründe çok önemli bir yeri olan yoğurtla ilgili kamuoyunun bilgilendirilmesi ve kamuoyununda oluşturulan yanlış algının düzeltilmesini görev edinen Sütaş, bu konuda sıkça sorulan soruları şeffaflıkla yanıtlıyor.

Yoğurt yaparken kullanılan sütün besin değerini ve faydasını koruyabilmek çok önemli!
Sütaş, yoğurdun doğal, besleyici, kıvamlı ve lezzetli olması için ustalıkla ve uzmanlıkla yapılması gerektiğinin altını çiziyor. Yoğurt yaparken kullanılan sütün besin değerini ve sağladığı faydayı koruyabilmek için Sütaş, sütü kaynatmadan, saniyeler içerisinde ısıtıp soğutarak, pastörize ediyor. Uzmanlık isteyen bu işlem sayesinde, bir yandan sütün içerisinde bulunabilecek zararlı mikroorganizamaların ölmesi sağlanırken, diğer yandan sütün besin değeri korunuyor.

Sütaş Yoğurt’un kıvamı nereden geliyor?
Sütaş, özel teknolojisi ile sütün içindeki suyu düşük ısıda (65°C’yi geçmeden) buharlaştırıyor, sütü doğal yapısını ve besin değerini koruyarak yoğunlaştırıyor. Örneğin; 1 kg. Sütaş Yoğurt yapmak için 1,5 litre süt kullanılıyor. Böylece, başta süt proteinleri olmak üzere yoğurdun içerisindeki tüm besin değerlerinin; protein, yağ, mineraller ve vitaminlerin oranı yükseliyor.Daha yoğun bir süt kullanılarak yapılan yoğurdun besin değerinin yanı sıra kıvamı da artıyor.
Yoğurt mayasının taze ve canlı olması neden önemli?
Yoğurt mayasını 2 faydalı bakteri (S. thermophilus, L. bulgaricus) oluşturuyor. Yoğurdun iyi olması ve yoğurttan beklenen faydanın alınması için mayanın içerisindeki bu bakterilerin taze, canlı, güçlü-kuvvetli, yeterli sayıda ve belirli bir dengede olmasını sağlamak son derece önem taşıyor. Bunu sağlamak da hem ustalık hem de uzmanlık gerektiriyor. Sütaş, yoğurt yaparken her seferinde taze ve canlı maya kullanıyor. Mayanın içerisindeki bakterilerin ideal oranda ve dengede olmasını sağlıyor. Bütün bu süreçte Sütaş Yoğurt’ların içerdiği canlı maya miktarının raf ömrü sonuna kadar korunmasına son derece önem ve öncelik veriliyor. El değmeden hazırlanan Sütaş Yoğurt içerisinde taze süt ve taze maya dışında herhangi bir şey bulunmuyor.

Sütaş, yoğurdun tazeliğini nasıl koruyor?
Sütaş Yoğurt, analiz edilerek kalitesi onaylanmış sağlıklı, taze sütlerden üretiliyor. Mayanın içerisinde yer alan bakterilerin de bir ömrü var. Onlar da her canlı gibi doğuyor, büyüyor, yaşlanıyor ve ölüyor. Ömrünün ortasındaki bir maya ile mayalanan yoğurtların ömrü daha kısa oluyor. Her gün uygun sıcaklıkta taze ve canlı maya ile mayalanan Sütaş Yoğurt’a bu süreçte mayadan başka herhangi bir şeyin/mikroorganizmanın bulaşmaması son derece önem taşıyor. Bunun için Sütaş üretim tesislerinde özel fiziki şartlar oluşturuluyor, hava kalitesinin de çok yüksek bir hijyen seviyesinde olmasına özen gösteriliyor. Sütaş Yoğurt, zararlı mikroorganizmalardan arındırılmış koşullarda ve hijyenik ortamda paketleniyor, tek tek, el değmeden üretiliyor. Rotası ve ısısı izlenen soğutuculu araçlarla satış noktalarına ulaştırılıyor. Sütaş, yoğurt ambalajlarının üstünde, son kullanma tarihinin yanı sıra üretim tarihini de açıkça belirterek tüketicilerinin aldığı ürünün tazeliğinden emin olmalarını sağlıyor. Sütaş Yoğurt, soğutucuda 8 derecenin altında raf ömrü boyunca tazeliğini ve lezzetini koruyor.

‘Çiftlikten Sofralara’ ile doğal lezzet güvence altında…
Kurulduğu günden bu yana sadece sütçülüğe odaklanarak doğal, lezzetli ve kaliteli süt ürünlerini tüketiciyle buluşturan Sütaş, kendine özgü ve Türkiye’de tek olan “Çiftlikten Sofralara” entegre iş modeliyle çalışıyor. Yatırım yaptığı her bölgede süt ve süt ürünleri üretim tesislerinin yanı sıra; eğitim merkezi, eğitim ve uygulama çiftliği, damızlık süt sığırı yetiştirme çiftlikleri, yem fabrikası, geri kazanım, enerji ve gübre tesisleri de kuruyor.
Bu entegre iş anlayışıyla Sütaş, süt ve süt ürünlerinin ineklerin beslendiği ottan, sofralara ulaşan süt ve süt ürünlerine kadar tüm süreci özenle ve titizlikle yöneterek her gün sofralarımıza ulaştırdığı ideal kıvam ve lezzetteki Sütaş Yoğurt’un yanı sıra her bir Sütaş ürününün de tazeliğini ve doğal lezzetini güvence altına alıyor.




Bitkisel bir yağ olan palm yağının dünyada en çok tüketilen yağ türü olduğunu biliyor muydunuz? Dünya nüfusunun yaklaşık %55’i palm yağını kullanmaktadır. Bununla birlikte palm yağı diğer bitkisel yağlara kıyasla birçok konuda üretici ve tüketici açısından daha avantajlı konumdadır. 

Palm yağının avantajlarından ve faydalarından bahsetmeye başlamadan önce, öncelikli olarak birkaç teknik noktadan bahsedelim. Palm yağı, “Elaeis Guineensis” ağacının meyvelerinden elde edilen, yüksek karoten içeriği sebebi ile işlenmemiş hali kırmızı olan doğal bir bitkisel yağdır. Palm yağı %50 oranında doymuş yağ asitleri içermesi sebebi ile oda sıcaklığında yarı katı halde bulunur, bu da palm yağını endüstriyel gıda sektörünün neredeyse bütününde vazgeçilmez bir hammade kaynağı yapar.

Palm yağının özelliklerine gelecek olursak, günümüzün en büyük problemlerinden biri haline gelen GDO’nun (Genetiği Değiştirilmiş Organizma) palm yağının içeriğinde bulunmaması, bireysel ve toplumsal fayda açısından oldukça önemlidir. Palm yağı sadece GDO’suz olmakla da kalmayıp, aynı zamanda içeriğinde trans yağ asitleri de bulundurmaz ve trans yağın pan zehiri konumundadır. Palm yağı çok zengin bir E vitamini ve antioksidan kaynağıdır. Bu özellikleri ile başta kalp sağlığı olmak üzere, birçok konuda insan sağlığı açısından faydalıdır.

Palm yağı sadece bireysel sağlık açısından değil, üretim ve tüketim konusunda da oldukça avantajları olan bir yağdır. Palm yağı yiyecek, kozmetik ve daha birçok sektörde kullanılan bir yağ olarak oldukça çok yönlüdür. Ayrıca diğer yağlara kıyasla oldukça verimlidir. Sayısal verilere dökecek olursak, bir hektar palm ağacı meyvesinden bir senede yaklaşık olarak 3,74 ton yağ üretilirken, bir hektar soya fasulyesinden 0,37 ton ve 1 hektar kanoladan ise 0,67 ton yağ üretilir. Bu veriler, diğer yağlar ile arasında verim açısından ne kadar fark olduğunu gayet açık bir şekilde göstermektedir. Ayrıca, palm yağı ağacının 25 seneye yakın ömrü vardır ve diğer bitkisel yağların aksine üretimi sezonluk değildir.


Özetle toparlayacak olursak, palm yağı gerek üretici açısından, gerekse tüketici açısından diğer yağlara kıyasla daha avantajlı ve sağlıklıdır. Zengin E vitamini ve antioksidan içeriği, GDO’suz olması, trans yağ içermemesi ve diğer yağlara kıyasla çok daha verimli olması, palm yağını diğer yağlar için çok iyi bir alternatif haline getirir. Palm yağı hakkında daha detaylı bilgi almak için sosyal medyadan takip edebilirsiniz.  http://www.facebook.com/mpocistanbul    http://www.mpocistanbul.com 




DİMES’le Kahvaltıya Başka Bak! Lezzeti Ellerinle, Tarifi Sesinle Yönet


Yenilikçi ruhunu, farklı disiplinleri bir arada kullanan iletişim çalışmalarına da yansıtan, Türkiye’nin ilk yerli sermayeli meyve suyu ve önde gelen içecek markası DİMES, kahvaltıya başka bakmaya; günün en önemli öğününü DİMES Sıkma Portakal suyu ile sahiplenmeye devam ediyor. Meyve suyu pazarında rekabete başka bakan DİMES, Türkiye’de var ettiği katma değerli Sıkma ürün kategorisini büyütme stratejisini, dijital iletişim projelerine de yansıtıyor. DİMES’in Yemek.com iş birliğinde gerçekleştirdiği yeni projesi, kullanıcılar için ilham verici olduğu kadar hayatı kolaylaştırıcı olma özelliği de taşıyor. Kullanıcılar, sitede yer alan tarif ve videoların akışını, sesli komutlarla yönetebiliyor.
Ellerinle Kahvaltıyı Hazırla, Tarifi ve Videoyu Sesle Yönet

Dijital dünyada başarılı bir yol çizen DİMES’in Dijital İletişim Müdürü Ezgi Özyıldırım, teknolojiyi temeline alan, kahvaltı konseptli bu yeni çalışmayla ilgili şunları söyledi: “Tüketicilerin mutfakta kahvaltı hazırlarken videoları izleyebilmelerini, tarifleri okuyabilmelerini kolaylaştırmak için sisteme sesli komut özelliği kazandırdık. Böylece kullanıcılar, kendileri ve sevdiklerine yemek hazırlamakla meşgulken; eller yağa, una, yumurtaya bulanmışken, videolarda “başlat”, “durdur”, “ileri / geri sar”, tariflerde de “aşağıya / yukarıya kaydır” sesli komutlarla video ve tarifleri sesle yönetebiliyor.”
DİMES, Bir Kez Daha Bir İlk Gerçekleştiriyor

Online yemek tarif ve videoları için sesli komut özelliğinin, Türkiye’de ilk kez bu projede kullanıldığını belirten Özyıldırım, “Günümüzde hayat tarzını, mobil teknolojiler belirliyor. Bu teknolojiler içinde en popüler olanlar arasında ise, Siri ve Alexa gibi sesli asistanlar en ön sırada yer alıyor. Biz de teknolojiye başka bakarak ve tüketicilerin ellerine ihtiyaç duydukları bir anda, onlara yardımcı olmak için, sesli komutu kahvaltıyla birleştirdik. Projemiz, Yemek.com’da kullanıcıların hizmetine girdi. 90 gün içerisinde, yaklaşık 3.5 milyon gösterim hedefliyoruz” dedi. 

DİMES Felis Ödülü Aldı

Farklı disiplinleri bir arada kullanan iletişim çalışmaları ile dikkat çeken, Türkiye’nin yerli sermayeli ilk meyve suyu ve önde gelen içecek markası DİMES, Kahvaltıcılar Sokağı projesiyle, B2B Canlı Marka Deneyimi ve Promosyon Uygulamaları dalında Felis ödülünün sahibi oldu. Bu yıl 13üncü kez düzenlenen Felis Ödülleri, reklam ve pazarlama endüstrisinde etkili yaratıcılığın pazarlama çalışmalarındaki rolünü vurgulamayı ve yaratıcı dünyaya katkı sağlayan tüm ekiplerin başarılarını ödüllendirmeyi amaçlıyor.
DİMES’in Standby Creative Group iş birliğinde gerçekleştirdiği DİMES Beşiktaş Kahvaltıcılar Sokağı projesine katkı veren diğer ajanslar, MediaMarcom, Reklamania ve PRactice Communication Management oldu. Markanın bu başarısının, uzun dönemli bir strateji ile elde edildiğini belirten DİMES Pazarlama Direktörü Duygu Süleymanoğlu, “Stratejik hedeflerimize olduğu kadar, kahvaltı geleneğine, sokağın tanıtımına, esnafın iş hacmine ve insanların hayatına değer kattığına inandığımız projemizin, Türkiye’nin en önemli reklamcılık platformunda ödül almasından gururluyuz” dedi.
Hayata Başka Bakan, Sosyal Yaşama Dokunan Strateji
DİMES’in marka sloganı olarak da kullandığı Hayata Başka Bak! felsefesinin, meyvenin mucizesinden ilham alan bir markanın, küçük tercih ve seçimlerin hayata büyük değer katma gücünü ifade ettiğini söyleyen Duygu Süleymanoğlu, “Herkese hayata başka bakmaları için ilham vermek istiyoruz. Bu doğrultuda, meyvenin yalın ve küçük görüntüsünün altındaki beklenmedik ‘iyi’leştirici gücünü, tüketicilerimizin hayatına daha fazla katmak, iletişim stratejilerimizin temel odağı ve çıkış noktası. Sıkma Meyve Suyu iletişiminde de, ülkemizde bu ürünün en çok tüketildiği kahvaltı öğününü sahipleniyoruz; ilk akla gelen marka olmak hedefiyle, kahvaltıda sıkma meyve suyu tüketme alışkanlığını arttırmayı ve herkesin kahvaltıya başka bakmasını sağlamayı amaçlıyoruz. Bu doğrultuda, DİMES’in kahvaltı denilince ilk akla gelen marka olmasını sağlamanın ve yüksek erişimin yanı sıra, kahvaltıda sıkma meyve suyu tüketme alışkanlığını arttıracak ve herkesin kahvaltıya başka bakacağı; yaşayan ve sürekliliği olan, bir platform oluşturmayı öngördük” dedi. 
DİMES, mobil pazarlamanın en prestijli uluslararası ödül programı kabul edilen Smarties 2018’de, Türkiye ve EMEA bölgelerinde 2 kategoride, altın,gümüş,bronz olmak üzere 3 ödülün sahibi oldu.
Türkiye’nin yerli sermayeli ilk meyve suyu ve önde gelen içecek markası DİMES, Hayata Başka Bak! sloganı ve farklı disiplinleri bir arada kullanan iletişim çalışmalarıyla, reklam ve pazarlama dünyasının ödül programlarında başarısını sürdürüyor.
DİMES, mobil pazarlamanın en prestijli uluslararası ödül programı kabul edilen Smarties 2018’de, Türkiye ve EMEA bölgelerinde 2 kategoride 3 ödülün sahibi oldu. Ödülleri, DİMES Kıdemli Marka Müdürü Merve Güven aldı. Mobil pazarlama dünyasının inovasyon, yaratıcılık ve başarıyı ödüllendiren tek ödül programı Smarties Ödülleri, bu alanda sınırları yeniden tanımlayan, müşterilerine erişim ve etkileşim değeri sağlayan ekip ve yetenekleri yıldızlaştırıyor.  Smarties Ödülleri, ülkesel ve bölgesel bazda katılıma olanak sağlıyor. Smarties Türkiye Ödülleri’nde bir Altın, bir Gümüş ödül alan DİMES, rekabetin uluslararası boyut kazandığı EMEA Bölgesel Ödülleri’nde de bir Bronz ödül sahibi oldu. İki farklı projesi ile, iki farklı kategoride, altın, gümüş ve bronz ödüllere uzanan DİMES, şeref kürsüsünün tüm basamaklarını ziyaret etmiş oldu.


PEMBE ALTIN VE KRİSTALİN BULUŞMASI
Saat&Saat'in tek yetkili Türkiye distribütörü olduğu Michael Kors, Kış 2018-2019 kadın saat koleksiyonunun ışıltılı ve göz alıcı saat modelleri ile yeni yılın yıldızı siz olun.

Michael Kors klasik saat modelleri karşı konulmaz ışıltılar ve renklerle yeniden canlanırken, sofistike tasarımlar saat severlerin beğenisini kazanıyor. Rose renk kasası ve kayışında yer alan kristal taş detaylarıyla sizlerle buluşuyor. Her daim stilinizi tamamlayacak olan spor/şık rose modeli ile tarzınızı konuşturma vakti.


Michael Kors Kış 2018-2019 saat modelleri Saat&Saat mağazalarında ve www.saatvesaat.com.tr' de sizleri bekliyor.


JOLLY İLE KONYA ŞEB-İ ARUS ZAMANI



Mevlana, ölüm gecesinin ‘Şeb-i Arus’ yani düğün gecesi olarak anılmasını, yas, matem, ağlama yerine sevinç ve kutlama yapılmasını ister. Çünkü Hz. Mevlana’ya göre ölüm günü Sevgili’ye, Hakk’a kavuşma günüdür. Jolly Tur’un bu vuslat gününü yerinde anmak isteyenler için en yakın 7 Aralık 2018 tarihli, 1 gece konaklamalı Şeb-i Arus Turları bulunuyor. Birçok ilden çıkışlı uçak ve otobüs ulaşım alternatifi olan bu turun başlangıç fiyatı ise tören davetiyeleri dahil 379,80 TL olarak belirlendi.
Konya’da ilk rotanız Anadolu Selçuklu devri çini işçiliğinde önemli yeri bulunan Mevlana Celaleddin Rumi ile hocası Şems-i Tebrizi’nin ders verdikleri Karatay Medresesi olacak. Sonrasında ise Mevlana Celaleddin-i Rumi Türbesi, Şems-i Tebrizi Türbesi, Üçler Türbesi, İnce Minerali Medrese, Alaaddin Camii, Alaaddin Tepesi, Rükneddin Kılıçarslan Köşkü, Şems-i Tebrizi Camii görülebilecek yerler arasında bulunuyor. Ardından ise Hz. Mevlana’nın Vuslat Yıldönümü anma törenleri dahilindeki Mevlevi Sema Törenleri’ni ve Sema törenini izleme imkanı bulacaksınız.
Konya’da bir sonraki rota ise Meram Bağları olacak. Ardından Selçuklu ve Osmanlı döneminde İpek ve Baharat yolları üzerinde olması nedeni ile ticari anlamda önemi büyük olan Sille’ye doğru yola çıkılacak. Konya’da yaşayan Mevlevi dervişleri tarafından sıkça ziyaret edilen Sille’nin ardından bir sonraki rota ise Çatalhöyük ve Çatalhöyük Neolitik Kenti olacak. Ayrıca dileyenler için rota Konya Tropikal Kelebek Bahçesi’ne çevrilecek.,

TATİLİN EN GÜZELİ KAPADOKYA’DA YAŞAYIN…
Konya’dan sonra rotayı Kapadokya’ya çevireceğiniz bu turda ilk keşif noktanız Göreme Açık Hava Müzesi’nin içerisinde yer alan Yılanlı Kilise, Çarıklı Kilise, Rahipler Manastırı, Tokalı Kilise olacak. Kapadokya’dan sonra Ürgüp’e rotanızı çevirecek ve şarap fabrikasını ziyaret edeceksiniz. Ardından Üç Güzeller, Erciyes Dağı’nın görkemli manzarasını arkasına alan Üç Güzeller, Güvercinlik Vadisi ve Derbent Vadisi’ni de görme imkanı bulacaksınız.
Sonraki rotalar da öncekiler gibi maceraya ve keşfe davet edecek sizi. Çavuşin Ören Yeri, derinliklerinde sakladığı tarihi kiliseler, evler ve manastırıyla Paşabağı Vadisi, binlerce yıllık geleneğin mirasçıları Çanak-Çömlek ve Halı atölyeleri,  Hacı Bektaş Veli Türbesi; bunlardan sadece bazıları…
Kapadokya’ya kadar gitmiş iken yerel lezzetleri de deneyimleyeceğinizi de belirtelim. 

Bu Yıl Çam Balı Hasadından 15 Bin Ton
Bal Bekleniyor


Her yıl ağustos-kasım ayları arasında Muğla’nın Marmaris ve Yerkesik bölgelerinde gerçekleştirilen çam balı hasadı devam ediyor. Bu yılki hasattan 15 bin ton çam balı elde edilmesini beklediklerini belirten Altıparmak Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak, “Türkiye çam balının anavatanı. Dünyadaki çam balı üretiminin yüzde 90’ı ülkemizde gerçekleşiyor. Balın ve arıların geleceğini düşünen Balparmak olarak bundan sonra da memleketimizin en iyi ballarını özenle seçip doğallığından ve saflığından emin olduktan sonra sofralara sunmaya devam edeceğiz” dedi.
Türkiye’nin lider bal markası Balparmak’ın her yıl ağustos - kasım ayları arasında Muğla’da gerçekleştirdiği çam balı hasadı devam ediyor. Muğla’nın Marmaris ve Yerkesik bölgelerinde kasım ayına kadar devam edecek hasattan bu yıl 15 bin ton çam balı elde edilmesi bekleniyor. Kızılçamdan elde edilen ve her yıl ortalama 12-15 bin ton üretilen çam balının dünyadaki salgı balları arasında en değerlisi olduğunu hatırlatan Altıparmak Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak, çam balının anavatanının ise Türkiye olduğuna dikkat çekti.

“Çam balı 10 bin ailenin geçim kaynağı”
Dünyadaki çam balı üretiminin yüzde 90’ının Türkiye’de gerçekleştiğinin altını çizen Altıparmak, “Çam balı ülkemizde kızılçam sahalarının yaygın olduğu Muğla-Marmaris-Aydın-Kuşadası ve Çanakkale ile Kaz Dağları’nın belirli bölgelerinde üretiliyor. Bir kızılçamdan yılda en az 14-20 kilo arasında çam balı elde edilebiliyor. Bu bal 10 bin arıcı ailesinin de geçim kaynağını oluşturuyor. Biz de çam balının kovandan sofraya güvenle ulaşmasını sağlamak için balı direkt olarak arıcılarımızdan alıyoruz. Ardından çam balını da tüm ballarımızda olduğu gibi en az 92 parametre içeren analizlerden geçirip doğal, saf ve sağlıklı olduğundan eminsek tüketicilerimize sunuyoruz” dedi.
Her yıl 10 bin bal numunesi analiz ediliyor
Balparmak’ın bal ve arı ürünleri alanındaki Türkiye’nin ilk ve tek Ar-Ge merkezine sahip olduğunun altını çizen Özen Altıparmak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ar-Ge merkezimiz bugün Avrupa’nın en kapsamlı dört eşdeğer bal ihtisas laboratuvarı arasında yer alıyor. Bal ve Diğer Arı Ürünleri Araştırma ve Kalite Kontrol Laboratuvarımızda her yıl 8-10 bin adet bal numunesini analiz edebiliyoruz. Ciromuzun yaklaşık yüzde 2’sini Ar-Ge çalışmalarına ayırıyoruz. Bunun neticesinde de BallıMix, Apitera serisi, Katla Balla gibi katma değerli ve inovatif ürünleri tüketicilerimize ulaştırıyoruz. Balın ve arıların geleceğini düşünen Balparmak olarak bundan sonra da memleketimizin en iyi ballarını özenle seçip doğallığından ve saflığından emin olduktan sonra sofralara sunmaya devam edeceğiz.”
Arıcılık Akademisi eğitimleri Ekim ayında başlıyor
Arıların ekosistemin en önemli canlıları olduğunu ve dünyamızın geleceği için korunması gerektiğini hatırlatan Özen Altıparmak, 2004 yılından bu yana Türkiye’deki arıcılara verdikleri eğitimlerle zirai ilaç kullanımı, su ve çevre kirliliği, baz istasyonlarıyla radyolojik etkileşim ve iklim değişikliği gibi arı popülasyonlarını olumsuz etkileyen konularda farkındalık yaratmaya çalıştıklarını belirtti. Bu çerçevede hayata geçirilecek son projenin ise Balparmak Arıcılık Akademisi olduğunu söyleyen Altıparmak, akademiye ilişkin şu bilgileri verdi: “Türkiye’nin sahip olduğu arıcılık potansiyelini en iyi şekilde kullanmak ve arıcılık mesleğinin sürdürülebilirliğine katkı sağlamak amacıyla kurduğumuz Balparmak Arıcılık Akademisi eğitimlerine Ekim ayında Muğla bölgesinde başlayacağız. Önceliğimiz kırsal kalkınma bölgelerindeki kadın ve gençlerin arıcılığa kazandırılması. Ayrıca bal dışı arısütü, polen, propolis gibi bala göre ekonomik değeri daha yüksek olan arı ürünleri üretiminin artırılması da hedeflerimiz arasında yer alıyor. Balparmak Arıcılık Akademisi’nde alanında uzman akademisyenlerin öncülüğünde uzaktan eğitim, gezici eğitim ve uygulamalı sınıf eğitimi olmak üzere üç farklı modelle arıcılık eğitimi vereceğiz. Akademiyi başarıyla tamamlayanlara arılı iki kovan hediye ederek arıcılığa adım atmalarını sağlayacağız.”
Balparmak hakkında:
Kurulduğu 1980 yılından bu yana bal sektörünün gelişimine öncülük eden ve uzun yıllardır sektörün lideri olan şirket, 300’ün üzerinde çalışanı ve bugün bünyesinde bulundurduğu Balparmak, Balkovan ve Apitera markalarıyla sağlığı, doğallığı, lezzeti her gün sofralara taşıyor. Tüketicisine sunduğu kalite standardı ile farklılaşan Balparmak, bu anlamda sektörün öncülüğünü üstleniyor. Gıda güvenliği konusunda uluslararası standartlara göre çalışan Balparmak, gıda güvenliği sistemi global standartları FSSC 22000 ile BRC (British Retail Consortium) gibi sertifikalara da sahip. Türkiye’nin gıda alanında 8’inci, bal ve diğer arı ürünleri alanındaki ilk ve tek Ar-Ge Merkezi’ne sahip olan Balparmak; Bal ve Diğer Arı Ürünleri Araştırma ve Kalite Kontrol Laboratuarı sayesinde, tüketicilerine sunduğu ürünleri 92’den fazla parametre doğrultusunda analiz ediyor. www. balparmak.com.tr

Gurmeleri Yollara Düşüren 5 Ülke!

Kırmızı et yemek için Kırgızistan’a, çikolatalı kek için Viyana’ya gider misiniz? Bu soruya ‘evet’ cevabı verenlerin sayısı her geçen gün artıyor. Yeni nesil seyahat platformu Tripoki, gurme lezzetleriyle ön plana çıkan yurt dışı rotalarını yazdı.

Gastronomi gezileri özellikle son yıllarda popülerliği hızla artan bir tatil çeşidi. Öyle ki birçok kişi, kendi ülkesinde de bulabileceği bir lezzeti, o yemeğin ana vatanında tatmak için binlerce kilometre yol gitmeyi göze alabiliyor. Yeni nesil seyahat platformu Tripoki, et yemeklerinden tatlılara gurme lezzetleriyle ünlü ülkeleri sıraladı.

Kahvaltıda bile et var: Kırgızistan
Göçebe kültürünün ve hayvan yetiştiriciliğinin etkisiyle kırmızı et severlerin ilk durağı olan Kırgızistan, kahvaltıda tüketilen omleti (Brizol) dahi et ile yaparak bu unvanının hakkını sonuna kadar veriyor. Kırgızistan’ın en popüler yemeği, koyun eti ve bu etin suyunda pişen erişte ile hazırlanan beşparmak. Ağırlıklı olarak arpa, buğday ve et kullanılan maksım, carma, köce çorbaları, porsiyonun yanı sıra ekmek arası olarak da ülkenin birçok yerinde bulabileceğiniz şaşlık, koyun etli Kırgız pilavı ve koyun etinin tandır ekmeğiyle servis edildiği samsı, etli yemeklerden bazıları. Kızartılmış hamurla hazırlanan chak chak tatlısı ve ekşi tadıyla pek de alışılmadık bir süt çeşidi olan kımız, Kırgızistan’a özgü diğer lezzetler arasında yer alıyor.

Sokak lezzetlerinin gizemli adresi: Singapur

Dünyaca ünlü şeflerin restoranlarının bulunduğu Singapur, sokak lezzetleriyle de oldukça meşhur. Çok ince kreplere sarılan omlet, soya filizi, acı sos ile birlikte et, karides ya da tofu seçeneklerinden birinin yer aldığı popiah bu lezzetlerin başında geliyor. Yasemin pirinci ve tavukla hazırlanan hainanese, pirinç noodle ile yapılan kızarmış kway teow ve bol zencefilli yengeçler, gurmeleri Singapur’a çeken lezzetler arasında bulunuyor. Çinlilerin ve Hindistanlıların nüfusun büyük bir bölümünü oluşturduğu Singapur, bu sayede vejetaryen mutfağında da oldukça ilerlemiş bir ülke. Neredeyse tüm yemekler yüksek ateşte ve çok kısa sürede pişirildiği için bekleme süresi oldukça kısa ancak yemeğinizi alıp toplu taşımada atıştırmaya kalkmayın çünkü yasaklar ülkesi Singapur’daki katı kurallardan biri de bu.

Tanıdık bir Akdenizli: İtalya
Farklı damak tatlarına hitap eden lezzetlerin bir arada bulunabileceği ülkelerin başında gelen İtalya’da mutfak kültürü, kuzey ve güney olarak ayrılıyor. Kuzeyliler yemek pişirirken tereyağı, taze salça, pirinç ve yeşilliklerden elde edilen soslar kullanırlarken güneyde ise zeytinyağı, konserve edilmiş kuru salça ve baharatlı kırmızı soslar ön plana çıkıyor.Napoli’nin pizzası, Roma’nın makarna ve dondurması, peynire adını vermiş Parma şehrinin parmesanı, Sicilya’nın kızarmış tatlısı cannoli ve jambonlu lezzet topları arancinisi, Toskana’nın risottosu, Modena bölgesinin dünyaca ünlü balzamik sirkesiyle hazırlanan tatlar ve Varona’nın tiramisusu bunlardan yalnızca birkaçı…

Tatlının başkenti: Viyana, Avusturya

Viyana, müziğin ve sanatın başkenti olarak bilinir ancak burası gurmeler için şinitzel ve tatlıların başkenti sayılıyor. Viyana’nın en meşhur tatlısı bir çeşit çikolatalı kek olan sachertorte. Yoğun bir çikolatası olan bu kek, Viyana’nın meşhur kahvelerine mükemmel bir şekilde eşlik ediyor. İncecik hamurun içinde bol elmalı ve kuru üzümlü apfelstrudel, kestane ve vişneyle eşsiz bir lezzete bürünen Mont Blanc pastası, büyük ebatları ve bol dolgusuyla donut çeşidi krapfen, Viyana’da denemesi gereken lezzetlerin başında geliyor. Tatlılarının yanı sıra çikolatalarıyla da meşhur olan Viyana’da bu lezzet yalnızca tadıyla değil, çikolata dükkanlarının vitrin süslemeleriyle de cezbediyor.

Denize dair her şey: Portekiz

Atlas Okyanusu’nun kıyısındaki Denizciler Ülkesi Portekiz, leziz ve taptaze deniz ürünleriyle gastronomi turizmiyle ilgilenenlerin uğrak rotaları arasında yer alıyor. Özellikle Porto ve Lizbon’un nefes kesen teras manzarası sunan restoranlarında tüm deniz ürünlerini deneyebilirsiniz. Kroketten salataya pek çok türde yapılan lezzetler içerisinden morina balığı, kalamar dolması ve ahtapotlu pilav, sofranızda yer alması gereken öncelikli tatlar. Patates, lahana ve pirince sıklıkla yer verilen Portekiz mutfağında, içinde fasulyenin de yer aldığı Porto usulü işkembe (Tripas à moda do Porto), birçok çeşidi yapılan mezgit (Bacalhau), biftek, şarküteri, yumurta ve peynirle hazırlanan dünyaca ünlü sandviç bacalhau denenmesi gereken diğer lezzetler arasında. Peynir severler ise koyun sütünden üretilen kıvamı keskin Serpa’yı mutlaka tatmalı.

Tatil planlamanın en keyifli adresi: Tripoki
Gastronomi gezisine çıkılacak ülkeyle ilgili tüm planlamalar Tripoki üzerinden gerçekleştirilebiliyor. Uçak bileti, konaklama, araç kiralama, transfer, tur gibi bir tatilde ihtiyacınız olacak her şeyi, tüm kredi kartı sahiplerine 9’a kadar olmak üzere diledikleri sayıda taksit imkanı ile sunuyor. https://www.tripoki.com/tr
Tripoki Hakkında:
Tripoki alanında uzman, deneyimli ve dinamik kadrosuyla kullanıcılarının tüm seyahat ihtiyaçlarını karşılayan yeni nesil bir seyahat platformudur. Müşteri odaklı bir anlayışla uluslararası kalite standartlarında hizmet vermeyi amaçlayan Tripoki, üstün hizmet anlayışını kendisine ilke edinmiştir. Otel, uçak, paket, araç kiralama, transfer, tur ve etkinlik kategorilerinde geniş ürün yelpazesi ile dünyanın kapılarını müşterilerine açan Tripoki, Seyahate yeni bir bakış açısı getirerek yeni deneyimleri seyahatin her aşamasına entegre etmektedir.


ULUSLARARASI GASTROANTEP FESTİVALİ
İÇİN GERİ SAYIM BAŞLADI

UNESCO’nun ‘Yaratıcı Şehirler Ağına’ dahil edilerek adını tüm dünyaya duyuran Gaziantep, gastronomi alanında elde ettiği haklı unvanı, uluslararası bir festival ile taçlandırıyor.
20-22 Eylül tarihlerinde 40 ülkeden dünyaca ünlü 41 şefin de katılacağı “GastroAntep” Festivali, Gaziantep’in zengin mutfağı ve sahip olduğu kültür mirasını yerelden globale taşıyacak.


Türkiye’nin en önemli şehirleri arasında yer alan ve Güney Doğu Anadolu’nun incisi olan Gaziantep, sahip olduğu tarihi ve kültür zenginliğini dünyaya duyurabilmek için uluslararası bir festivale ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. Gaziantep Büyükşehir Belediye ve Gaziantep Geliştirme Vakfı (GAGEV)’in ev sahipliğinde, TC. Kültür ve Turizm Bakanlığı, TURSAB ve THY gibi kurum ve kuruluşların desteği ile 20-22 Eylül tarihleri arasında gerçekleşecek Gaziantep Uluslararası Gastronomi Festivali GastroAntep, yerli yabancı yüzlerce profesyonel ve gezgini ağırlayacak. Ayrıca Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi, Sanayi ve Ticaret Odası ile Ticaret Borsası ve Güneydoğu Anadolu İhracatçı Birlikleri (GAİB)’in de dahil olduğu festival, titiz bir çalışma ile dünya genelinde 116 şehir arasına girerek UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı’na dahil olan Gaziantep’i bir kez daha uluslararası arenaya taşıyacak. Tüm hazırlıkları tamamlanan uluslararası organizasyon için 40 ülkeden dünyaca ünlü 41 şef, Gaziantep’e akın edecek.

Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, festivalin duyurusunu yaparak şehir ve ülke ekonomisine katkısını anlatmak amacıyla İstanbul’da basın ile bir araya geldi. Toplantıda konuşan Fatma Şahin, GastroAntep’in Gaziantep’in, zengin mutfağını ve kültürel zenginliklerini yerelden globale taşımak için muhteşem bir fırsat olduğunu belirterek şöyle konuştu: “Tekstilden, tarım ürünlerine,mobilyadan kimyasal ürünlere kadar geniş bir yelpazede üretim ve ihracat yaparak Türkiye ekonomisine ciddi katkılar sağlayan Gaziantep, Dünya Bankası’nın En Rekabetçi Şehirler Bilgi Bankası Projesi’nde, en rekabetçi 7 şehirden birisi olmuştur. Bugün köklü bir tarihi geçmişe sahip olan ilimizin, zengin mutfak kültürüyle daha da rekabetçi bir konuma yükseldiğine şahit oluyoruz. Gaziantep’in sahip olduğu bu zenginliklerle, çok kısa zamanda tüm dünyanın bildiği ve dünyanın 4 yanından turist ağırlayan bir gastronomi merkezi olacağına yürekten inanıyorum.”
Yeme içme sektörünün global çapta ileri gelenlerinin yanı sıra ülkenin dört bir yanından gelen ziyaretçilerine de unutamayacakları bir gastronomi deneyimi yaşatacak olan 3 günlük festivalde birbirinden ünlü isimlerin katılımıyla düzenlenecek kortej yürüyüşünün yanı sıra konserler, sergiler, mutfak atölyeleri ve yemek yarışmaları gerçekleşecek.

Yöresel lezzetlerin festival boyunca tadılacağı ve yerel üreticilerin coğrafi işaretli ürünlerle hazırladığı imza tatların tanıtılacağı GastroAntep’te yeme içme sektörünün ileri gelen isimlerinden Nusret de bir şov yapacak. Festival içeriği ile programını paylaşan Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, Gaziantep’le özdeşleşen fıstıklı baklava, katmer, Antep Beyranı, Firik pilavı, dolma ve kebap çeşitleri ile coğrafi işaretli ürünlerin Michelin yıldızlı dünyaca ünlü şeflerce tadılarak dünya mutfakların reçetelerine gireceğini belirtti.

Gaziantep’te, fıstık, Antep İşi, baklava, kutnu kumaşı, bakır el işçiliği, sedef el işçiliği, beyran, yuvalama, Şahin; “Dülük Antik Kenti, Hitit’lerin mirası Karkamış, Rum Kale, 3 bin yıllık heykel atölyesini barındıran Yesemek Açık Hava Müzesi, tarihi MÖ 300’lere dayanan Zeugma kalıntıları, Zooloji ve Doğa Müzesi gibi bölgenin arkeolojik ve tarihi zenginliğini yansıtan müzeleri, yüzyıllara meydan okuyan kalesi ve 3 büyük dini bir mozaik gibi bir arada tutan tarihi cami, kilise ve havralarıyla muazzam bir tarih ve kültür zenginliğini barındıran Gaziantep, UNESCO’nun dünya üzerinde titizlikle seçtiği Yaratıcı Şehirler Ağı’na (UCCN) katılan 116 şehirden biri olmayı başardı. Bu başarı, GastroAntep festivali ile devam edecek.” diye konuştu.

Festival ile 3 yılda yabancı turist sayısının 3 milyona ulaşması hedefleniyor

Geleneksel olarak her yıl düzenlenecek olan festivalin şehre ve ülke turizmine katkısını da vurgulayan Fatma Şahin, bölge turizmini hak ettiği seviyeye çıkarmak için durmaksızın çalıştıklarını belirterek hedeflerinden de bahsetti: “2016 yılında yerli ve yabancı olmak üzere sadece 700 bin kişinin ziyaret ettiği Gaziantep, 2017 yılında toplam bir buçuk milyon turist ağırladı. Bu yılın ilk 6 ayında da ilimizin ağırladığı turist sayısı 8 yüz binin üzerinde. Düzenleyeceğimiz festivalle 2019 yılına kadar toplam yaklaşık 2 milyon, önümüzdeki 3 yıl içinde de 3 milyonu yabancı olmak üzere toplam turist sayısını 5 milyona çıkarmayı hedefliyoruz. Gaziantep’e Türkiye’nin diğer illerinden düzenlenecek charter uçuşları ile bu hedefe ulaşmamamız için hiçbir neden yok.”

Vestel Küçük Ev Aletlerinde yüzde 40’a varan indirim



Vestel’de Ramazan fırsatları devam ediyor. 31 Mayıs’a kadar sürecek kampanyalar dahilinde Inox çay makinesinden dikey şarjlı süpürgeye kadar birçok küçük ev aleti yüzde 40’a varan indirimle satışa sunulurken; ankastrelerde koşulsuz ürün iadesi ve Ramazan ayına özel bereket paketi gibi sürprizler de tüketiciyi bekliyor.

Vestel, Ramazan ayının gelişiyle birlikte küçük ev aletlerinde yüzde 40’a varan indirim kampanyası başlattı. 14-31 Mayıs tarihleri arasında devam edecek kampanya kapsamında hayatı kolaylaştıran Vestel Küçük Ev Aletleri, yüzde 40’a varan indirimle satışta olacak.

Kampanya kapsamında Rüzgar 3000 Şarjlı Süpürge 549 TL yerine 439 TL, Sefa Kırmızı Inox Çay Makinesi 349 TL yerine 229 TL, Elmas Buharlı Ütü 379 TL yerine 259 TL, Tarçın BR El Blenderı 149 TL yerine 89 TL ve Perilla Mikser 169 TL yerine 129 TL’den satışa sunuluyor.

Kampanyaya dahil olan Vestel yetkili satıcılarından yapılan Vestel 3’lü ankastre set veya 500 TL ve üzeri NF buzdolabı modeli alımlarına 200 TL değerindeki Sütaş Lezzet Paketi hediye edilecek. Vestel’in yeni teknolojisi Sıcak Hava Kalkanlı Ankastre Fırın ve geniş hacimli buzdolaplarının da dahil olduğu kampanya ile sofralar Sütaş lezzet paketi ile bereketlenecek.



KAAN AIR, LÖSEV’li çocuklara İstanbul semalarını hediye etti...Türkiye’nin en büyük özel havacılık şirketi olan KAAN AIR ekibi, 2 Mayıs Çarşamba günü 16 LÖSEV’li çocuğu KAAN AIR’in Ayazağa’daki merkezinde ağırladı. Toplam 16 çocuk gerçekleştirilen 4 uçuşla İstanbul’u kuşbakışı turladı. KAAN AIR Genel Müdürü Kemal Süler helikopter uçuşu için KAAN AIR Heliport’a gelen çocukları karşılayarak, onları ağırlamış olmanın heyecanını ve mutluluğunu yaşadıklarını belirtti.
Uçuş öncesi KAAN AIR’in hangarındaki helikopterleri inceleyen çocuklar, burada birlikte fotoğraf çektirdiler. Sonrasında toplam 4 kez olmak üzere gerçekleştirilen 15 dakikalık İstanbul turu için kendilerini bekleyen helikopterlere geçerek, İstanbul’u kuşbakışı izlemenin keyfini yaşadılar.
KAAN AIR, lösemide yüzde 20'lerdeki tedavi başarısını yüzde 92'ye çıkaran, sadece hastalığa yakalanan çocukları değil aileleri de sarıp sarmalayan LÖSEV’e destek vermeye devam edecek.

Gerçek bir hikaye...
Havacılık sektörünün öncü kuruluşlarından Kaan Havacılık Sanayi ve Ticaret A.Ş., Başarı Holding bünyesinde 2000 yılında İstanbul’da kurulmuştur. Kaan Air
dünyanın önde gelen farklı kategorideki helikopter üreticilerinin“exclusive” distribütörlüğü kapsamındahelikopter satışı, kiralama, VIP taşımacılık, hava taksi, havadan fotoğraf ve film çekim faaliyetleri, pilot eğitimleri gibi önemlihizmetleri vermektedir.
Ayrıcadevlet ve özel sektörde gerçekleştirdiği kalite hedefli başarılı projelerle pazardaki varlığını güçlendirmeye ve büyütmeye devam etmektedir.
2012 yılında “Büyük Heliport ” lisansını alarak Türkiye’nin ilk ve tek helikopter havalimanı olarakmüşterilerine hizmet vermekte olan Kaan Heliport , sektörün önemli ihtiyaçlarından birini karşılamıştır.

Türkiyenin ilk ve tek büyük tescilli heliportu olan Kaan Heliport, İstanbul’un merkezinde, Maslak Ayazağa’da 22 dönümlük bir alanda 11 dönüm apron üzerine kurulmuş olup, kapalı alanı 16 büyük boy helikopter kapasitesine sahiptir.. KAAN AIR, orman yangınları ile havadan mücadele, elektrikiletim hatlarının havadan takibi gibi devlet ve özel sektöre gerçekleştirdiği çok çeşitli projelerle havacılık sektöründeki gelişime katkı sağlarken, diğer yandan pazardaki öncü konumunu her geçen gün daha da güçlendirmektedir. Uzun yıllardır İtalyan helikopter imalatçısı Leonardo Helicopter, ve Russians Helicopters/ Kamov distribütörlüklerini yapan Kaan Air, iş birliklerine bir yenisini daha ekleyerek dünyanın teknolojik altyapı bakımından en gelişmiş iş jeti üreticilerinden olan, ABD'li General Dynamics'in iştiraki Gulfstream uçaklarının Türkiye Ticari Satışlar temsilcisi olmuştur.

Türkiye’nin İlk Vegan Festivali "Vegfest"

Didim’de Gerçekleşti


Bu sene ikincisi düzenlenen Didim VegFest, 20-23 Nisan tarihleri arasında Apollon Tapınağı’nın büyülü atmosferinde gerçekleştirildi.

Didim Belediyesi, VegFest adı altında Didim’in yöresel lezzetlerini tüm katılımcılara tatma fırsatı verirken, kendine, diğer canlılara ve gezegene saygılı bir yaşam biçimini destekliyor. 
Türkiye’nin ilk vegan festivali, 
daha sürdürülebilir bir dünya için 
doğanın ve tarihi güzelliklerinin 
keşfedilmesine imkan veriyor.  
Didim, antik kentleri, doğası ve verimli toprakları, korunmuş köyleri ile Türkiye'de görülmesi gereken en güzel yerlerden biri.
 
Çeşitli etkinliklere ev sahipliği yapan Vegan Festivali aynı zamanda Didim’in vegan felsefesi üzerine yoğunlaşan standlarında yerel üreticiye de ev sahibi olma imkanı verdi. Festival süresince gerçekleşecek olan çeşitli aktiviteler zengin içerik ve konularıyla göze çarpıyor. Akşamları Pınar Keleş, Aegean Band ve Ceylan Ertem gibi değerli seslerin katılımı Didim gecelerini şenlendirirken, gündüzler halk oylamasına sunulan eğlenceli yemek yarışmaları, yöresel vegan ürünlerin sergilendiği standlar, ünlü şefler Gabriel Sponza ve Gastronomi Derneği’nin gerçekleştirdiği vegan yemek showları ile renklendi. Tüm katılımcıların dahil olduğu Kapalı Kutu Vegan Yemek Yarışması ve Apollon Ateşinde Vegan Lezzetler (Yemek Show) keyifli mutfak atölyeleri de programda yer aldı. Konserlerin, yemek yarışmalarının ve mutfak atölyelerinin yanı sıra düzenlenen 18 adet panel, hem yetişkinlerin hem de çocukların hayvan hakları ve türcülük gibi hassas konularda bilgi sahibi olmasına imkan sağladı. Panel konuşmacıları arasında Emin Çapa, Ömer Mandra, Dr Murat Kınıkoğlu, Dr Vedat Bayer, Kevser Başkara, Mutse Benzragch, Zülal Kalkandelen, Gökhan Durukan, Hakan Öztürk, Pınar Dağ, Nilgün Hasan Dereköy, Güneş Güman, Hayvanlara Adalet Derneği üyeleri, Deneye Hayır Platformu üyeleri, Hayvanlarla Dayanışma İnsiyatifi üyeleri yer aldı.
 Antik çağlardan kalma Apollon Tağınağı meydanında, 20-23 Nisan tarihlerinde yoğun katılım ve ilgiyle gerçekleşen festival, sadece eğlencesiyle değil, felsefesiyle de ruhlara iyi geldi. http://didimvegfest.com
https://www.instagram.com/didimvegfest
Didim Belediye Başkanı Ahmet Deniz Atabay, Didim hakkında soruları yanıtlarken  

Didim'in şimdiye kadar kendini yeterince gösteremediğine ve hak ettiği yere gelemediğine vurgu yaptı. "Bunca tarih ve harika bir coğrafyanın içinde, çok daha önemli bir turizm kenti hüviyetine bürünebilirdi. Mevcut durumdan, bundan önceki yönetimlerin “küçük olsun, benim olsun” anlayışlarının payı var. Ege’de pek çok ilçenin yıldızı parlarken Didim biraz geride kaldı. Benim esas mesleğim turizmcilik, bu nedenle Didim’i yeniden Ege’nin gözde turizm beldelerinden biri yapmaya niyetliyiz. Didim, İzmir ve Bodrum havalimanlarının ortasında, ulaşımı çok kolay bir noktada. Burada esas mesele, insanların ana yoldan 22 km içeriye Didim’e uğramalarını, Didim’i merak etmelerini sağlamak için cazip hale getirmeye çalışıyoruz.

Son 4 yıldır, Didim’in turizm altyapısını kuvvetlendirmek için büyük yatırım yaptık. Bu hedef doğrultusunda Turizm Altyapı Hizmet Birliği’ni kurduk. Didim Turizm Derneği gibi sivil toplum kuruluşlarıyla yakın çalışma içerisindeyiz. Milet’ten Apollon Tapınağı’na kadar olan 16 km.lik yolu kapsayan bir “Kutsal Yol” yürüyüşümüz var. Bu yürüyüş için dağcılık ve trekking dernekleriyle birlikte çalışıyoruz. Yelken yarışları düzenliyoruz, bu yarışmalarda yelken kulüpleri ile çalışıyoruz. Yaptığımız her organizasyona o konunun STK’larını dahil etmeye çalışıyoruz.

Didim’in 26 bin yatak kapasitesi var. Bu kapasitenin 12 bini 4 ve 5 yıldızlı oteller iken, geri kalanı da belediye belgeli tesisler ve ev pansiyonculuğundan oluşuyor. En fazla İngiltere’den turist alıyoruz. 8 bin İngiliz ailenin Didim’den ev aldığını biliyoruz. İki yıldır turizm sektöründe bildiğiniz üzere bir kriz var. Bu iki yıldan öncesinde Didim’e yılda 200 bin civarında yabancı turist gelirdi. Yerli turisti pek saymak mümkün değil, çünkü yazın Didim’de yaşayanlar var, günübirlik gelenler var.

1994’de, Didim’in şu anda 350 bin kişiyi kaldıracak bir kanalizasyon, atık su ve arıtma tesisi altyapısı yatırımları yapıldı. Bu anlamda Ege’deki en iyi ilçelerden biri. Didim’in yaz nüfusu 350 bin iken, kış nüfusu da 100 bin civarındadır.

Didim’de turizm açısından ön plana çıkardığımız iki unsur var. Biri deniz, güneş, kum, ikincisi de tarih. Örneğin Apollon Tapınağı, dünyadaki en önemli üç Apollon Tapınağı’ndan biri. Görsel olarak en estetik ve en iyi korunmuş olanı Didim'de. Hemen çok yakında Miletos var. Müthiş bir antik tiyatrosu vardır. Miletos’un çok yakınında Priene var. Kültür turizminin handikapı son yıllarda bu tip turizme olan ilginin azalmasıdır. Turist profili de her şeyde olduğu gibi değişiyor. Kültür turizmi konusunda yeni atılımlar yapmak gerekiyor.

Didim Vegan Festivali nasıl doğdu?
3 yıl önce Mersin’de “Dünya Kardeş Kentler” toplantısına gitmiştik. O toplantıda Didim için ne yapalım diye düşünürken bu fikir ortaya çıktı. Bu fikirde gastronomi turizminin yükselmesinin de payı var. Bu nedenle daha önce yapılmış ot festivalleri yerine, bir beslenme felsefesi olan Vegan Festivali yapmaya karar verdik. Didim’in köylerinde tarım yapılıyor. Bu yerel üreticileri yüreklendirmek için Didim’de organik köylü pazarı kurduk. Köylüye ek gelir imkanı sağladık.

Kentler kendilerini güzelleştirmek için yarışıyor. Ancak çiçekler yüzbinlerce adet kullandığınız zaman çok pahalı, biz de Didim belediyesi olarak kendi seramızı kurduk. Şu anda Didim’de gördüğünüz için bütün çiçekleri biz ürettik. 250 bin adet de Aydın Büyükşehir Belediyesi’ne sattık. Böylece köylerde yaşayan hanımlara da istihdam sağladık. Bu seranın içinde bir de tıbbi ve aromatik bitkiler bölümü var. Bu bitkilerden dünyanın en kaliteli yağlarını çıkarıyoruz. Bütün ürünlerimizde Didyma markasını kullanıyoruz ki zaten Didim’in eski adıdır. Didyma markasının patentini alıp tescilledik. Rebul markasıyla anlaştık, Rebul bize, Didyma markasıyla bizim hammaddelerimiz ve içeriklerimizle kolonya üretecek. 

Mübadil Lezzetler adı altında bir kitap çıkardık. 9-10 aylık bir çalışmanın sonucunda ortaya çıktı. Bu kitapta yörenin kadim lezzetlerini ortaya çıkarmaya çalıştık. Vegan Festivali ve bu kitap dışında, gastronomi alanındaki çalışmalarımız devam edecek. Geçen sene Vegfest’e 60 bin ziyaretçi gelmişti, bu yıl 200 bin kişi bekliyoruz. Festivalin kendi ekonomisini yaratmasını hedefliyoruz. Köylü kadınları vegan beslenme konusunda iki yıldır eğitiyoruz. Geçtiğimiz yıl, Vegfest’te tezgah açan tüm köylülerimiz festivalden mutlu ayrıldı, kendileri için iyi para kazandılar çünkü.

Vegan Festivali dışında, Milet’te eski çağların ünlü filozofu ve matematik bilgini Miletli Thales için “Matematik ve Felsefe” buluşmaları yaptık. İki yıldır üst üste yapıyoruz. İlk yıl matematik, ikinci yıl felsefe ağırlıklıydı. Bu yıl yaz aylarında ekonomi üstüne bu buluşmanın üçüncüsü gerçekleştirilecek. 1-14 Ağustos arasında Yazarlar Festivali yapıyoruz. Bu festival 14-15 yıldır devam ediyor. 









Uno’dan sağlıklı beslenenlere özel antik tahıllı sandviç ekmeği!

Ekmek çeşitlerinde bir çok farklı tahılı kullanarak besin değerlerini arttıran UNO, antik tahıllarla zenginleştirilmiş ve daha yoğun buğday tadına sahip Uno Premium Tam Buğdaylı Kinoa ve Çiya Tohumlu sandviç ekmeğini tüketicileriyle buluşturuyor.

Türkiye’nin ilk ve lider paketli ekmek markası UNO, geleneksel sandviç ekmeğinin dışına çıkarak, sağlıklı beslenme vizyonuyla hazırladığı sandviç ekmeğini tüketicilerinin beğenisine sundu. Tamtane tahıllı buğday unundan üretilen ve farklı tahıllar ekleyerek geliştirilen Uno Premium Tam Buğdaylı Kinoa ve Çiya Tohumlu sandviç ekmeği, daha yoğun buğday tadına hakimken, içeriğinde kullanılan tahılarla da daha zengin besin değerlerine sahip.
Tam tane tahıllarla üretilen Uno Premium Tam Buğdaylı Kinoa ve Çiya Tohumlu Sandviç, bir çok sağlık faydası içeriyor. Tahıl tanesinin kepek, endosperm ve rüşeym katmanlarının ayrıştırılmadan kullanıldığı bu üründe, tahıllar ayrıştırılmadığı için besin değerlerini koruyor ve yüksek protein, lif, vitamin ve mineraller içeriyor. Bunun yanında ürün içersinde bulunan antik tahıllar da bir çok sağlık faydası içeriyor. Antik bir tahıl olan çiya tohumu sahip olduğu yüksek omega 3 özelliği ile kalp ve damar hastalıklarını önlemede etkili olurken içerisinde bulunan lif sayesinde kan şekerini düzenliyor. Protein açısından en zengin besinlerden biri olan kinoa tohumu ise ve diğer tahıllara kıyasla neredeyse iki kat daha fazla lif içerir. Bu sayede sindirim sisteminin düzenlenmesini desteklerken, düşük glisemik endeksiyle de uzun süre tok tutuyor.
Dinamik ve hareketli bir yaşam tarzına sahip bir çok kişi, fırsat bulup sağlıklı yemek yiyemiyor. Gün içerisinde geçiştirilen öğünler, sağlıksız beslenmeye sebep olurken, lezzetli yemek keyfini de alıp götürüyor. UNO Premium Tam Buğdaylı Kinoa ve Çiya Tohumlu sandviç ise gün içerisinde yaratılan en küçük arada bile lezzetli bir öğün imkanı sunarken günlük vitamin ve mineral takviyesine destek oluyor. Bu sandviç ekmeği ile yapılacak birbirinden lezzetli sandviç çeşitleri günün stresinden uzaklaşılmasını sağlayak, keyifli ve sağlıklı bir molaya imkan veriyor.
360 gramlık ambalajlarda, 5 adet olarak satılan, el değmeden sofralarınıza gelen UNO Premium Tam Buğdaylı Kinoa ve Çiya Tohumlu Sandviç’in tavsiye edilen satış fiyatı 6,95 TL’dir.



 AŞK’IN PORSELEN HALİ…MIX&MATCH

En iyi birleşimin porselene yansıması Mix&Match Koleksiyonu ile Porland Mağazalarında ve porland.com.tr de sizleri bekliyor.

Aşk, iki kalbin birlikte atması, iki ruhun bir arada yaşama sanatıdır. Porland, aşkın farklı hallerini bilenler ve tüm farklılıklara rağmen bir arada yaşamanın uyumunu sağlayanlar için Mix&Match Koleksiyonu’nu oluşturdu. Tıpkı farklı kişilikler olduğu gibi farklı desenlerin çizildiği, tıpkı farklı fiziksel özellikler olduğu gibi farklı boyutların üretildiği bu birbirinden değişik ancak bir o kadar da birbiriyle uyumlu koleksiyona siz de aşık olacaksınız.
Sevgililer Günü’nün vazgeçilmez romantik sofralarına siz de Mix&Match koleksiyonu ile hikaye katmak ve farklılıklara rağmen sevmenin tadına varmak istiyorsanız mağazalarımızı ve porland.com.tr adresimizi ziyaret edebilirsiniz.
Geniş ürün gamı ve fiyat aralıkları ile her zevke ve bütçeye hitap eden Porland’da, farklı boylarda düz, desenli, renkli tabak modelleri, kaseleri, kupaları ve ikram grubu ürünlerinden dilediğiniz ile kendi zevkinize uygun takımınızı oluşturabilir, istediğiniz adette satın alarak sevdiklerinize hediye edebilirsiniz, üstelik 10-14 Şubat 2018 tarihleri arasında tüm ürünlerde ekstra % 10 indirim fırsatı da sizleri bekliyor…
Sevgi ile hazırlanan sofralara şıklık kattığımız bu özel günde de Porland hep yanınızda.
Sevgi Gününüz kutlu olsun !
Koleksiyonlarımıza ve ürünlerimize ait tüm detaylara Porland Mağazalarımızdan ve porland.com.tr online satış sitemizden ulaşabilirsiniz.

PORLAND Hakkında:
1976 yılında açılan ilk züccaciye mağazası ile temelleri atılan Porland, doğuşu sayılabilecek bu ilk adımdan sonra 1984 yılında özellikle horeca ( Otel- Restoran ve kafe) kesimine yönelik masa üstü malzemeler pazarlama faaliyeti yürütür. 1980'lerin sonuna doğru üretime yönelir ve 1992 yılında % 100 yerli sermaye ile kurulur. Şu an 300 bin metrekare açık ve 70 bin metrekare kapalı alana sahip Bilecik tesislerinde, yılda yaklaşık 70 milyon adet üretiminin %65’ını dört ana kıtada 30’dan fazla ülkeye ihraç etmektedir. Porselen üretiminin yanı sıra urun gamındaki ev gereksinimine yanıt verebılen çelik, cam, tekstil ve mutfak araç gereçleri ile müşterilerin her turlu alişverişi için tek adrestir. Bunyesınde, Cam urunler için, Fiamma, tekstıl ve çelik urunler için Porland Style markası bulundurmaktadır ayrıca dünya markalarından olan Libbey ve Luigi Bormioli de mağazalarında satışta olan markalardan bazılarıdır. Porland 1500’ü aşkın çalışanın istihdam edildiği Türkiye’nin en büyük porselen üreticisilerinden birisidir. 6 bölge müdürlüğü, perakende’de 30’u aşkın mağazası ve online alışveriş sitesi ile sadece yurt için de değil, yurt dışı pazarlarının da aranılan bir markasıdır. Porland, Türkiye'nin ilk renkli porselen üretimini yapan ve Türk Standartları Enstitüsünün 10850 kalite belgesine ilk sahip olan, ayrıca İngiliz kalite standardı olan BS 4034 belgesine sahip yerli porselen üreticisidir.

Muhteşem bir gemiyle muhteşem bir seyahat...




İtalyancada muhteşem-göz kamaştırıcı anlamlarına gelen, MSC Cruises’un Magnifica gemisi, bu yaz sıra dışı rotalarda, keyifli gemi seyahatlerine ev sahipliği yapıyor. Yıllardır Kuzey Avrupa coğrafyasında yapılan, Baltık ve İskandinav başkentleri ile fiyortlar seyahatine, bambaşka bir pencereden bakabileceğiniz alternatifli programlar satışa sunulmuş.
Seyahate kısıtlı zaman ayırabilen gezginler için 4 ve 5 gecelik programları ile aynı seyahat içinde Fransa, Belçika, Hollanda ve Almanya’yı da görme şansı veriyor. Böylece kısa zaman diliminde hem daha çok yer görme imkanı olurken, hem de az deneyimlenmiş rotalarda farklı bir seyahat deneyimi sunuyor.
Vakti bol olan seyahat severler için de, MSC Magnifica ile yaz mevsiminde 8, 9 ve 12 gecelik, alternatifli programlara katılma imkanı da bulunuyor. Bu gemi rotalarında, Fransa, Belçika, Hollanda, Almanya’nın yanı sıra İspanya ve Norveç fiyortlarını da görebilme şansı var. Özellikle Temmuz ayında Fransa, Norveç fiyortları ve Almanya’yı da içeren, az deneyimlenmiş bir rota, programlar arasında göze çarpıyor. MSC Magnifica ile Fransa’nın Le Havre limanından hareketle Norveç’in eşsiz fiyort oluşumlarının gözlemlendiği Stavanger, Bergen, Olden ve Alesund ziyaret ediliyor.Doğanın Kuzey Avrupa’da uyandığı, en güzel mevsiminde ve yemyeşil bir coğrafyada, şelaleler, fiyortların görkemi, tertemiz bol oksijenli bir hava eşliğinde yapılan keyifli gemi seyahati Almanya’nın Hamburg şehrinde sona eriyor.
Programlara, Türk Hava Yolları ile gidiş-dönüş uçak bileti, gemide tam pansiyon konaklama, 1 gece de Paris’te 4 yıldız otelde konaklama, tüm transferler dahil olmak üzere, 1.099 Euro’dan başlayan fiyatlarla satılıyor. MSC Magnifica’nın yaz boyu yapacağı sıra dışı Kuzey Avrupa rotasındaki programlar için MSC Cruises satış acentelerinden detaylı bilgi alabilir veya www.msccruises.com.tr adresini ziyaret edebilirsiniz.

Cafissimo MINI Kahve Keyfinize Renk Katmaya Geliyor

Kahve uzmanı Tchibo’nun Cafissimo Ailesi MINI ile büyüyor. Her mutfağa kolayca uyum sağlayabilecek boyutlardaki Cafissimo MINI Kahve Makinesi, hızlı ve çok lezzetli kahveler hazırlamaya imkan sunuyor. 6 farklı renk seçeneği bulunan Cafissimo MINI, hem hayatınıza hem mutfağınıza renk katıyor.


Her an mükemmel kahveye ulaşmanın en pratik yolu Cafissimo kahve makineleri ailesine yeni bir üye daha katıldı: Cafissimo MINI. Hayata renk katan Cafissimo MINI, üç kademeli basınç sistemi sayesinde tek bir dokunuşla mükemmel lezzette bir espresso, caffè crema, filtre kahve veya çay hazırlamanıza imkan veriyor. Her mutfağa uyum sağlayabilecek boyutları ve şık tasarımıyla da dikkat çeken Cafissimo MINI’nin küçük bardaklara uygun ayarlanabilir bardak tutucu, manyetik damlatma sistemi ve patentli demleme sistemi, kolay temizlenebilen entegre atık kapsül haznesi, 650 ml kapasiteli su tankı gibi özellikleri de bulunuyor.

Siyah ve beyazın yanı sıra pembe, turkuaz, mavi ve sarı renk seçenekleri de bulunan Cafissimo MINI, sınırlı sayıdaki stoklarıyla 17 Ocak’tan itibaren www.tchibo.com.tr internet mağazasında, 444 28 26 telefonla sipariş hattında ve Tchibo mağazalarında kahve tutkunlarını bekliyor.

Tchibo Hakkında:
Benzersiz bir iş modeline sahip olan Tchibo; 8 ülkede 1000’den fazla mağaza, 22.300 satış noktası ve internet mağazaları ile müşterilerine hizmet vermektedir. Şirket bu çok kanallı dağıtım sistemini, her hafta değişen gıda dışı ürünlerle birlikte, kahve ve kapsüllü kahve makinesi Cafissimo’yu sunmak üzere kullanmaktadır. 2016 yılında dünya genelindeki 12.000 çalışanıyla 3,3 milyar Euro kazanç sağlayan Tchibo; Avusturya, Çek Cumhuriyeti, Almanya ve Macaristan'da kavrulmuş kahve pazarının lideri ve Avrupa’nın önde gelen e-ticaret şirketlerinden birisidir.
1949’da Hamburg’da kurulan aile şirketi, uyguladığı sürdürülebilir politikalar sayesinde, 2012 yılındaki Kurumsal Ahlak ve Çevresel Lojistik Ödülü ve 2013 yılındaki Federal Hükümet KSS Ödülü başta olmak üzere birçok ödüle layık görülmüştür. Tchibo 2016 yılında, Almanya'nın en büyük sürdürülebilir şirketi seçilmiştir.


Le Creuset ile Sevgililer Günü’nüne özel ayrıcalıklar 


En renkli, en romantik sofrayı 14 şubatta Le Creuset ile pişirip sunduğunuz özel lezzetlerle siz kurun...

Dünya çapında en sevilen mutfak gereçleri markası olan Le Creuset, aşkın ve sevginin ayında, 7-18 Şubat tarihleri arasında geçerli olacak Sevgililer Günü’ne özel ayrıcalıklı indirim fırsatı sunuyor. %20 indirime Döküm Demir Kalp Tencere ile sevginin ve mutluluğun rengi tüm toz pembe renkli ürünler dahil oluyor. Le Creuset Peynir Tabakları ise web’e özel olarak %20 indirim ile sunuluyor. Detaylı bilgi için https://www.lecreuset.com.tr/ ‘yi takip edebilirsiniz.
Hem ocakta hem de fırında kullanabileceğiniz ürünler ile çeşitli pişirme alternatifleri sunan Le Creuset, servis yaparken de renk ve tasarımları ile farklılaşan ürünleri ile tüm dikkatleri sofranıza çekmenize yardımcı oluyor.
Hayatınızı kolaylaştıran yardımcı ürünler de sunan Le Creuset ile sofralarınıza renk, enerji ve mutluluk getirin. Le Creuset ürünlerini City’s ve Palladium AVM’lerindeki mağazalarımızda ve www.lecreuset.com.tr ‘de bulabilirsiniz.
Satış Noktaları
Le Creuset City's Nişantaşı
Le Creuset Palladium

Le Creuset Hakkında
Le Creuset, 1925 yılında Kuzey Fransa’nın Fresnoy-le-Grand kasabasında bir emaye uzmanının ve bir döküm uzmanının, porselen emaye kaplanmış üstün kaliteli döküm demir pişirme gereçleri üretmek için bir araya gelmesiyle kurulmuştur. Adını demirin içinde eritildiği büyük taş potadan alan Le Creuset’nin tüm döküm demir ürünleri, 1925 yılında özgün tasarımlı ilk yuvarlak cocotte tencere piyasaya sürüldüğü günden bugüne dek Fransa’da üretilmektedir. Uygulanan ilk renk, erimiş döküm demirin canlı tonlarından esinlenilen parlak 'Volkanik' turuncu rengidir. Her bir ürün, kendi kalıbına döküldükten sonra ince el işçiliği ile üretilmesi sonucu mükemmel pişirme sonuçları sunan eşsiz bir parçadır. Le Creuset, döküm tencerelerden 3-kat paslanmaz çelik kaplama pişirme gereçlerine, mutfak ve servis eşyasından silikon, tekstil ve şarap aksesuarlarına kadar geniş ürün gamına sahiptir.


Lezzetli ve Sıcak bir Kahve Molasının Adresi
Philips Café Gaia Filtre Kahve Makinesi




Hayata geçirdiği projeler ve ürünler ile yaşamı kolaylaştıran Philips, Cafe Gaia Filtre Kahve Makinesi ile kullanıcılarına mükemmel bir kahve deneyimi sunuyor. Café Gaia filtre kahve makinesi, aroma karıştırıcı özelliği ile kahveyi demliğin içinde karıştırarak, her fincan kahvede aynı lezzeti sunuyor.

Türkiye’de 87 yıldır kullanıcıları için en iyisini düşünen ve sağlık alanında yapmış olduğu yenilikler ile adından sıkça bahsettiren Philips, Café Gaia filtre kahve makinesi ile kullanıcılarına lezzetli, sıcak ve aromatik kahve hazırlama imkanı sunuyor.

Philips Café Gaia filtre kahve makinesi akıllı aroma karıştırıcısı sayesinde cam sürahinin içinde eşit ve sürekli bir karışım sağlayarak, ilk fincandan son fincana kadar en lezzetli ve kıvamlı aromanın sunulması sağlar. Ayrıca kahve yatağına akan konsantre su akışı sayesinde kahve çekirdeklerinden ideal lezzet elde edilir.

Café Gaia, damlama önleyici özelliği ile tam öğütme demlenme tamamlanmadan önce bir fincan kahve almanıza olanak tanırken, döner filtre tutucu ile kahvenin kolayca doldurulmasını kolaylaştırır. Kahveniz hazırlandıktan 30 dakika sonra Café Gaia kendini otomatik olarak kapatarak hem enerji tasarrufu sağlar hem de güvenli bir kullanım olanağı sunar. Kolay temizleme özelliği sayesinde filtre tutucu dahil olmak üzere tüm parçaları bulaşık makinesinde kolayca temizlenebiliyor.

Kullanım kolaylığı sağlarken aynı zamanda keyifli anların en büyük yardımcısı olan Philips Cafe Gaia filtre kahve makinesi sıcak ve aromatik kahve hazırlama deneyimi için 299 TL’ye kullanıcıların beğenisine sunuluyor.

Royal Philips Hakkında:
RoyalPhilips (NYSE: PHG, AEX: PHIA), Sağlık Hizmetleri, Kişisel Sağlık ve Aydınlatma alanlarında anlamlı yenilikler sunarak insanların yaşam kalitesini yükseltmeye odaklanmış, çok yönlü bir sağlık ve iyi yaşam şirketidir. Genel merkezi Hollanda’da olan Philips, 2015 yılında 24,2 milyar avro satış yaptığını bildirmiştir ve Philips’in 100’den fazla ülkedeki satış ve servis departmanlarında yaklaşık 104.000 çalışanı bulunmaktadır. Philips, kalp sağlığı, akut tedavi, evde sağlık hizmetleri, enerji tasarruflu aydınlatma çözümleri, yeni aydınlatma uygulamalarının yanı sıra erkek tıraş/bakımı ve ağız sağlığı ürünlerinde liderdir. Philips ile ilgili haberler için www.philips.com/newscenter sitesini ziyaret edebilirsiniz.

TENCERE YEMEKLERİNE EN ÇOK TURŞU YAKIŞIR
 
Kış sofralarının en sevilen tencere yemekleri Melis’in geleneksel tadıyla tüketiciyle buluşan zengin turşu seçenekleriyle tam bir ziyafete dönüşüyor. Dumanı üstünde kuru fasulye ve pilav ikilisini karışık turşuyla, ağır ateşte pişen etli sebze güvecinizi Melis’in kıtır kıtır salatalık turşusuyla eşleştirebilir, ana yemeğinizin lezzet ve bereketini Melis’le artırabilirsiniz.Türk Mutfağında tencere yemeklerinin yeri ayrıdır. Etlisinden sebzelisine, bakliyatından zeytinyağlısına kadar her yöre mutfağının en bilinen yemekleri arasında tencere yemekleri meşhurdur. Özellikle kış sofralarının ana yemeği denince akla ilk yine tencere yemekleri gelir.Tazeliği ve gerçek turşu lezzetini bir arada sunan Melis Turşuları dört mevsim tüm sofranızın sofraların değişmez tamamlayıcısı olduğu gibi, özellikle kış mevsiminde her evde kaynayan tencere yemeklerinin de en lezzetli eşlikçisi oluyor. İzmir’in bereketli tarlalarından toplanarak mevsiminde en taze mahsulle hazırlanan Melis turşularını tencere yemeklerinizle birlikte mutlaka deneyin.


Ana yemeğin menüsü hazır

Etli, etsiz, sebzeli ya da bakliyatla hazırladığınız tüm tencere yemeklerinizin lezzetini Melis’in çeşit çeşit turşuyla tamamlayarak akşam yemeği menünüzü kolayca zenginleştirebilirsiniz. Kuru fasulye ve pilavı Melis’in taptaze sebzelerle hazırlanan karışık turşusuyla, sulu köfteyi enfes biber turşuyla kombinleyebilir ve her türlü bakliyatla pişen tencere yemeklerinizi de Melis’in kıtır kıtır salatalık ve kornişonuyla enfes bir menüye dönüştürebilirsiniz.

Euro Gıda Hakkında
Türkiye’de gıda sektörünün en büyük ve güvenilir firmaları arasında yer alan Euro Gıda; çok çeşitli turşu, konserve ve gurme soslardan oluşan bir ürün portföyüne sahiptir. Kendi markası Melis ile tüketiciye seslenirken, B2B kanadında Türkiye ve Avrupa’nın birçok büyük markası için fason üretim yapmaktadır. Ege bölgesinde İzmir’de stratejik bir lokasyonda bulunan Euro Gıda üretim tesislerinde, sebze tarlalarına yakın olmanın sağladığı avantajdan yararlanılmakta, ziraat mühendislerinin gözetimi altında üretilen sebzeleri tazeliklerini kaybetmeden fabrikaya ulaştırıp en son teknolojiyle 24 saat içinde işlemektedir. Türkiye’de sektörün en büyük fabrikasına sahip olan Euro Gıda, Avrupa’da ise ilk 10’da yer almaktadır. Euro Gıda üretiminin %60’ını ihraç etmektedir.


Bu 14 Şubat’ta Sevgilinizle Kaliteli Vakit Geçirin



Sevgililer Günü’nde kaliteli ve keyifli zaman geçirmek; romantik bir yemek ile sevgilisini sevindirmek isteyenler, aşkla hazırlanan sofralarının şıklığını, Sofia Renk Renk Peçetelerin birbirinden şık tasarımları ile tamamlıyor.

Her yıl şubat ayında “Sevgililer Günü’nde ne alsam?” telaşına girenler bu yıl huzur dolu bir konsept ile sevdiklerini sevindirecek. 
Yoğun iş temposu veya okul koşturmacası nedeniyle sevdiklerimize yeterince zaman ayıramıyor, beraber vakit geçiremiyoruz. Siz de bu Sevgililer Günü’nde sevgilinizle kaliteli ve keyifli zaman geçirebilmek için ona romantik bir yemek armağan edebilirsiniz. Sevgiyle hazırlayacağınız birbirinden leziz yemeklerden oluşacak sofranızı Sofia’nın Sevgililer Gününe özel olarak tasarladığı Renk Renk Peçeteler ile tamamlayabilirsiniz.
Tüm Migros’larda yerini alan Sofia Renk Renk Peçeteler, 2 katlı, 33*33 cm boyutlarda ve 20’li paketlerde romantik yemeklerde size eşlik ediyor.

Lila, hızla gelişen Türkiye’nin temizlik kağıt pazarındaki ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla yüz yüz Türk sermayeli Lila Kağıt’ı kurdu ve şirket “Dünya standartlarında temizlik kağıtları üretme” vizyonuyla Kasım 2007’de faaliyetine başladı. 140 bin m²’lik alana kurulu olan Lila Kağıt, 2012 Ocak ayında tamamlanan yatırımlarıyla yılda 150 bin ton üretim kapasitesine ulaştı ve sadece Türkiye’nin değil, Doğu Avrupa, Ortadoğu, Kafkaslar ve Afrika’nın tek kampüsteki en büyük kağıt üretim tesisi oldu. Bobin ve yarı mamül kâğıt satışında yurtiçi ve yakın coğrafyada lider konumda olan Lila Kâğıt dünyada 68 ülkeye ihracat yapmaktadır. Lila Kağıt, bugüne kadar gerçekleştirdiği 100 milyon doları aşan ihracatı ile kağıt, karton, ambalaj, kırtasiye sektörlerinde İstanbul İhracatçı Birlikleri üyeleri arasında kurulduğu yıldan bu güne ilk 10’da yer almıştır.

Türkiye’nin dört bir yanından arı üreticileri Ballı Günler'de İstanbul’da buluştu



Türkiye’nin dört bir yanından gelecek olan bal üreticileri, 19-21 Ocak tarihleri arasında Harbiye Askeri Müze’de düzenlenen “Üreticiden Tüketiciye Bal ve Arı Ürünleri İstanbul Günleri”nde İstanbullularla buluştu. Etkinlik, soğukların kendini iyice hissettirdiği bu günlerde bağışıklık sistemini güçlendiren, doğal antibiyotik olan balla yapılan tarifleri, hangi balın hangi hastalığa iyi geldiğini öğrenmek isteyenler için ideal bir adres. Trakya’nın ayçiçek, Karadeniz’in kestanesi, Doğu Anadolu’nun kekik, Ege’nin narenciye balı gibi dünyaca ünlü balları direkt üreticiden almak isteyenler de bu fırsatı kaçırmadı.

Türkiye’nin dört bir yanından bal üreticilerinin İstanbullular ile buluştuğu “Üreticiden Tüketiciye Bal ve Arı Ürünleri İstanbul Günleri” Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği’nin ev sahipliğinde ve Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının denetiminde 19-21 Ocak tarihleri arasında Harbiye Askeri Müzesi’nden beşinci kez düzenlendi.

Ziya Şahin "Dünya çam balını Türkiye’den alıyor ama sorunlar çözülmezse üretimle ilgili sorunlar yaşayacağız”
Geleneksel hale gelen ve her yıl ziyaretçi sayısını ciddi oranda artıran etkinlik öncesi bir açıklama yapan Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği (TAB) Başkanı Ziya Şahin, “Bal, tabiat ananın çok özel bir nimeti olmasına karşın yeterince bu üründen faydalanmıyoruz. Türkiye, dünyada çok önemli bir bal üreticisi, dünya çam balı ihtiyacının yüzde 92’i Türkiye’den sağlanıyor. Çam balı ihraç ettiğimiz tek balımız. Ancak önlem alınmazsa bu alanda da sorun yaşayacağız. 2017 yılı üretim rakamları henüz açıklanmadı ancak beklentimiz, bir önceki yılla aynı yani 106 bin tona yakın olacak. Şu anda TAB çatısı altında kayıtlı 60 bin üreticimiz var. Kovan sayımız ise 7.9 milyon. 2018 yılı için hedefimiz; kovan sayısını artırmak yerine kovan başı verimi artırmak olacak. Çünkü flora alanlarımız azalıyor, bu da kovan başına verimi düşürüyor. 2016 yılında ülkemizde kilometrekareye düşen kovan sayısı 8,5 koloniydi. Oysa kovan verimi yüksek ülkelerde bu oran 1 koloni / km2” açıklamasını yaptı.

“Ballı Günleri”de hem arıcılığın sorunlarını tartışacaklarını hem de tüketicileri bilgilendirmeye devam edeceklerini belirten Şahin, açıklamalarını şöyle sürdürdü: Bildiğiniz gibi birkaç yıldır TV kanallarında bir bal furyası yaşanıyor. Ancak tüketicinin yanıltıldığını, bal üreticilerinin emeklerinin heba edildiğini görüyoruz. Bu nedenle her türlü platformu kullanarak halkımızı bilinçlendirmek istiyoruz. Alanlarında uzman isimlerin katılacağı toplantılarda, bilimsel çalışmaları kamuoyu ile paylaşacağız. Ziyaretçilerimiz merak ettikleri her türlü soruya yanıt bulabilecek. Bunun yanında TAB Tüketici Danışma ofisi oluşturuyoruz. Tüketiciler arı ürünleri hakkında bilmedikleri ya da yanlış bildiklerini öğrenebilecekler. Apiterapi konusunda bilim insanları bu ofis üzerinden danışmanlık verecekler.

Ballı Günlerde Lezzet Şöleni: Ballı Döner, Ballı Börek
Bal üreticisi ile tüketicinin hiçbir aracı olmadan buluştuğu etkinlikte, dünyaca ödüllü ballar tanıtıldı. İstanbul Profesyonel Aşçılar Derneği Başkanı Umut Eyioğlu ve dernek üyesi ünlü şefler de bal ile farklı yemekler yaptılar. Çoğumuzun bildiği yemekler, tarifler dışında ballı döner, ballı börek gibi farklı yemekler de ziyaretçilerin beğenisine sunuldu.

LAV Elegan Kupayla Yudumlayın

Yenilikçi ve modern çizgisiyle sofraları büyüleyen LAV, yeni yıla Elegan Serisi’nin yeni ürünüyle merhaba diyor. İçeceklerini büyük bardakta içmeyi sevenleri mutlu eden LAV Elegan kupa, kışın soğuk havalarda kurulan tatlı hayallere, dostlarla edilen sıcacık sohbetlere özgün akordeon formu ve zarif kulbuyla eşlik ediyor.
Kış günlerinde bolca tüketilen sıcak içecekleri şık sunumlarla sofralara taşıyan LAV Elegan kupaya www.lav.com.tr internet mağazasından da ulaşılabiliyor.

Yeni yılın tatlı heyecanını parmaklarınızın ucunda hissetmeye hazır olun... LAV Elegan Serisi’nin en yeni üyesi LAV Elegan kupa buz gibi havalarda içinizi ısıtan tatlı hayallere daldığınızda, dostlarınızla sıcacık sohbetlere kucak açtığınızda, akordeon şeklindeki tasarımıyla heyecanınıza ortak oluyor. Özgün formunun yanı sıra tasarımındaki ince detaylarla da fark yaratan LAV Elegan kupa, zarifliğiyle de beğeni topluyor.

Büyük fincanlar büyük heyecanlar!
İçeceklerini büyük fincanlarda tüketmeyi sevenlerin vazgeçemeyeceği LAV Elegan kupaları, özgün tasarımıyla günün her anına eşilik ediyor. Uygun fiyatıyla da dikkat çeken LAV Elegan kupaları, tüm LAV satış noktalarında ve www.lav.com.tr internet mağazasında yenilik tutkunlarını bekliyor.
LAV Elegan 6’lı Kupa : 16,25 TL


SWATCH'DAN BİR GALA GECESİ İHTİŞAMI


Tarihi boyunca Swatch, şehir stilini İsviçre yüksek saatçiliğiyle harmanlayarak koleksiyonlarını sundu ve bu ruh Sonbahar/Kış koleksiyonuna da yansıdı. 5 alt koleksiyonuyla birlikte Sonbahar/Kış 2017 koleksiyonu doğayı, renkleri ve cazibeyi eklektik bir dokunuşla yorumluyor ve ortaya zamansız saatler çıkıyor.
5 alt temadan biri olan “A Gala Night” (Gala Gecesi) ışıltıyı ve parlaklığı saatlerle buluşturuyor. Altın renginin cazibesi ve gümüşün ihtişamı ile öne çıkan koleksiyonda yer alan elegan modeller, spotların altında parıldamak isteyenler için ideal!

1983 yılında Nicolas G. Hayek tarafından kurulan Swatch, önde gelen bir İsviçre saatçi üreticisi ve dünyanın en popüler markalarından biridir. İlk Swatch saatleri, devrim yaratan konsepti, yaratıcı tasarımı ve kışkırtıcı ruhuyla tam bir sürpriz olmuştu. Marka felsefesinin temelinde yer alan renk, hareket, hafiflik ve şeffaflık her Swatch ürününde ve projesinde görülebilen unsurlardır. Swatch günümüzde yeni modeller, koleksiyonlar ve özel serilerle inovasyonlar sunmaya ve insanları şaşırtmaya devam ediyor. Snowboard, serbest kayak, sörf, plaj voleybolu ve dağ bisikleti gibi branşları destekleyen marka, spor dünyasında güçlü bir varlığa sahip bulunuyor. En başından bu yana sanat ve sanatçılarla bağlantı kuran Swatch’ın saatleri geniş bir disiplin yelpazesinden sanatçılar için önemli bir tuval olmaya devam ediyor.


Duster Efsanesi Devam Ediyor

Eylül 2017’deki Frankfurt Otomobil Fuarı’nda ilk gösterimi gerçekleştirilen Yeni Dacia Duster, evrim geçirerek tamamen yeni bir dış görünüme ve devrim niteliğinde bir değişimle yeniden tasarlanmış bir iç mekana sahip oluyor. Yeni dış tasarım, otomobilin güçlü karakterini vurgulayan daha belirgin hatlarıyla ön plana çıkıyor. Yeni Duster’ın iç mekanı ise müşterilerine kaliteli ve konforlu bir alan sunuyor.



4x2 ve 4x4 versiyonları bulunan Duster, aynı zamanda gerçek bir SUV’un konforunu ve off-road becerisini bünyesinde barındırıyor. Ergonomik olarak geliştirilmiş sürüş konumu, pratik iç mekan özellikleri ile Yeni Duster’da yolculuklar daha konforlu hale geliyor. Ayrıca geliştirilmiş ses yalıtımı da iç mekanda algılanan sesleri yarı yarıya azaltıyor.

Yeni Duster, hem yolda hem arazide manevra kabiliyetini arttıracak bir dizi sürüş destek ve güvenlik donanımları ile birlikte sunuluyor.
-360° kamera, hız ayar ve sınırlayıcı, yokuş iniş destek sistemi (HDC), yokuş kalkış destek sistemi (HSA), elektrik takviyeli direksiyon, otomatik yanan farlar, eller serbest Dacia kart sistemi, otomatik klima
-Perde hava yastıkları, kör nokta uyarı sistemi.
Yeni Duster, Renault Grubu’nun kendini kanıtlamış, uygun fiyatlı motor seçenekleri ile sunulmaya devam ediyor.
-1.6 SCe 115 bg (4x2 ve 4x4) ve 1.2 TCe 125 bg (4x2 ve 4x4) benzinli & manuel. 1.6 SCe 115 bg motorunun bir LPG versiyonu da opsiyonel olarak mevcut.
-1.5 dCi 90 bg (4x2) ve 1.5 dCi 110 bg (4x2 ve 4x4) dizel motorları manuel vites seçeneği ile birleşiyor. 1.5 dCi 110 bg 4x2 versiyonu EDC otomatik vites seçeneği de bulunuyor.

Dacia, Kasım 2017’nin sonunda, global olarak satışlarını yüzde 11,8 artırıp 534 bin 657 adet ile yeni bir satış rekoruna imza attı. Türkiye’de ise Dacia, aynı dönemde 40 bin 921 satış adedine ulaşarak geçen yılın aynı dönemine göre 0,2 puan artış ile yüzde 5 pazar payına ulaşarak yükselişini sürdürüyor. Duster, Türkiye’de satışa sunulduğu 2010 yılından bugüne dek 89 bin 485 adet, Ocak - Kasım 2017’de ise 13 bin 818 satış adedi kaydetti. Duster, Dacia’ya Türkiye’de son 5 yılın 4x4 otomobil lideri ünvanını kazandırdı.

Renault Mais Genel Müdürü Berk Çağdaş: “Dacia, Türkiye pazarında yükseliş trendini sürdürüyor. Binek + hafif ticari araç pazarında, iki sıra yükselerek Marka sıralamasında 6. sıraya yükseldik. Biz Dacia’da çekici ve kaliteli otomobilleri en uygun fiyata müşterilerimize sunuyoruz. Dacia olarak sürpriz yeteneklerle dolu ve akıllıca tasarlanmış otomobillerden oluşan yalın bir ürün gamına sahibiz. Bunu yaparken sağlam ve güvenilir otomobilleri, başarısı kanıtlanmış teknolojiler ve güçlü servis ağımız ile destekliyoruz. Net ve anlaşılır fiyat politikamız ile her Dacia modeli, paranızın karşılığını fazlasıyla veriyor. Dacia’nın amiral gemisi Duster, Dacia’ya Türkiye’de son beş yılın 4x4 otomobil lideri ünvanını kazandırdı.Otomatik vites / EDC versiyonunun da ürün gamına eklenmesiyle Dacia ailesine yeni müşterilerimiz katılıyor. Mart ayında pazara sunacağımız Yeni Duster ile Marka’nın Türkiye pazarında yükselişi devam edecek.

Soğuk havalarda OKKA’lı Türk Kahvesi keyfi

Her mevsim ve günün her saatinde içilebilen Türk kahvesinin geleneksel lezzetini sunan Arzum OKKA Minio, kış mevsimi boyunca yine en keyifli anlarınıza ortak olacak.


Arzum OKKA Minio, geleneklerimizin ayrılmaz bir parçası olan Türk kahvesinin yapımını hem kolaylaştırıyor hem de ideal kıvamla hazırlanmasına olanak sağlıyor. Lezzetli Türk kahvelerinin vazgeçilmez ortağı Arzum OKKA Minio ile Türk kahvesini akıllı pişirme sensörü sayesinde başında beklemeden, ağır ateşte ideal kıvamda pişirmek mümkün. OKKA Minio, bol köpüklü bir kahve lezzetini sunarken tek seferde dört fincana kadar kahve pişirebiliyor.
Siyah bakır, siyah krom, mürdüm, papatya, marin, mercan ve nar rengi olmak üzere trend renkleriyle mutfakların dekorasyonuna uyum sağlayan Arzum OKKA Minio, minimal tasarımı sayesinde mutfakta daha az yer kaplıyor.



İnovasyonu ve tasarımıyla dikkat çeken Arzum OKKA Minio tasarım dünyasının en büyük ödülü olan RedDot Design tarafından ‘En İyi Ürün’ ödülüne layık görüldü. Arzum OKKA Minio aynı zamanda Plus X Award’da tasarım ‘Design’, kullanım kolaylığı ‘Ease of Use’, Yılın En İyi Ürünü ‘Product of the Year’ ve iF Design Awards’ın bu yılki değerlendirmelerinde ''En İyi Tasarım'' ödülünün sahibi ödüllerine layık görülürken Almanya’nın prestijli kurumlarından Haus & Garten tarafından gerçekleştirilen testlerde ‘Sehr Gut’ (En İyi/Başarılı) kahve makinesi oldu.

Arzum Elektrikli Ev Aletleri Hakkında:
1966’da yerli bir marka olarak doğan Arzum, 50 yıldır Türkiye’de hemen her eve girmiş, ve başarısını kısa sürede uluslararası boyuta taşımıştır. Teknolojiyi tasarım ve yaratıcılık ile birleştirerek ortaya çıkardığı ürünlerle tüketicilerinin hayatlarını değiştirmeyi hedefleyen Arzum, yarım asırlık yolculuğunda küçük ev aletleri sektöründe Türkiye’de ilklere imza atarak sektöre yön vermiştir. Türk malı ilk ütüyü 1967 yılında, ilk mekanik süpürgeyi 1968 yılında, ilk mutfak robotunu 1991 yılında ve ilk elektrikli cezveyi 2003 yılında üreten Arzum, 2001 yılında sektörde 3 yıl garanti uygulamasını başlatarak sektörde garanti sürelerini uzatan ilk marka olmuştur.
“Sen dokunursun değişir dünya” mottosuyla tasarladığı ürünlerle, yerel ve uluslar arası birçok prestijli ödüle layık görülen Arzum, 2014 yılında da, Türk kahvesinde bir devrim yaratarak, doğrudan fincana servis özelliğiyle bir ilk olan Arzum OKKA Türk Kahvesi Makinesi yurt içi ve global pazara sunarak büyük bir başarı elde etmiştir. 2015 yılında dünyadaki devlet destekli ilk ve tek markalaşma programı olan Turquality Programı kapsamına alınan Arzum, OKKA’nın başarısı ile Türk kahvesi kültürünü dünyaya yaymak üzere global bir misyonu da yerine getirmektedir.
Bugün Arzum, gıda hazırlama, pişirme ve kızartma, içecek hazırlama, temizlik, kişisel bakım, ütü olmak üzere 6 ürün kategorisinde 250'den fazla ürünüyle yılda 3 milyonu aşan satış gerçekleştiren Arzum, dünyanın 30’a yakın ülkesinde 10 milyon eve ulaşarak "dünya markası olma" yolunda emin adımlarla ilerlemektedir.




Zeytin ve zeytinyağı ihracat rakamları katlanarak artacak

Ekonomi Muhabirleri Derneği (EMD) İzmir Şubesi, Torbalı'da tarımsal sanayinin gelişmesinde etkili ürünlerin başında gelen zeytin ve zeytinyağı için düzenlenen Torbalı Geleneksel Zeytinyağı ve Zeytin Hasadı Şenliği’ne geniş katılımıyla destek verdi.

Torbalı’nın organik tarım uygulamalarıyla öne çıkan Saipler Köyü’nde gerçekleşen festivale Ekonomi Muhabirleri İzmir Şubesi Başkanı Murat Demircan, Başkan Vekilleri Murat Ervin ile Mihrap Düzöz, Genel Sekreter Kadir Kemaloğlu, Sayman Nihal Özken, EMD Yönetim Kurulu Üyeleri Orkan İştar ve Soner Çağlar ile dernek üyeleri katıldı.



Başkan Görmez ile bir araya geldiler
Festival açılışında Torbalı Belediye Başkanı Adnan Yaşar Görmez ile bir araya gelen üyeler, ardından zeytinyağ fabrikasını ziyaret ederek, yetkililerden bilgi aldı.
Ziyaretin ardından açıklama yapan EMD İzmir Şubesi Başkanı Murat Demircan,” Türkiye’de 41 ilde zeytin üretimi var ve şu anda hasat dönemi yaşanıyor. Bu bağlamda üretim bölgelerinde zeytinle ilgili kamuoyu oluşturmak ve zeytinyağı tüketimini artırmak adına hasat şenlikleri düzenleniyor. Bugün biz de Torbalı’da düzenlenen bu şenliğe katılarak EMD olarak destek verdik” dedi.

“Zeytinyağı ihracatımız üçe katlandı”
Zeytinin anavatanının Türkiye olduğunu vurgulayan Başkan Demircan, ihracat rakamlarına da değinerek, “2016-2017 sezonunu tamamladık. Bir önceki sezon 55 milyon dolar olan zeytinyağı ihracatımız, 174 milyon dolara çıktı. Sofralık zeytin ihracatımız ise 110 milyon dolar seviyesinde gerçekleşti. Özellikle zeytinyağı ihracatımız üçe katlandı. Önümüzdeki sezonlarda zeytinyağı ve zeytin rekolte rakamlarının yüksek olması bekleniyor. Yeni dikim alanları var ve bunlar da meyve vermeye başladı. Bununla birlikte önümüzdeki süreçte zeytin ve zeytinyağı ihracatının katlanarak artmasını bekliyoruz” ifadelerini kullandı.

“EMD olarak bu tür organizasyonlara destek veriyoruz”
EMD olarak zeytin ve zeytinyağı hasat şenliklerinin düzenlendiği her organizasyona katılarak gelişmeleri kamuoyu ile paylaştıklarına dikkat çeken Murat Demircan, önümüzdeki hafta düzenlenecek olan Akhisar Zeytin ve Zeytinyağı Hasat Şenliği’nde tam kadro katılarak destek vereceklerini söyledi.


Galata Kulesi’nden Tarihi Atlayış Gerçekleşti



Cengiz Koçak, European Outdoor Film Tour Turkey (EOFT Turkey) tarafından düzenlenen etkinlik kapsamında, Galata Kulesi'den serbest atlayış olarak bilinen "base jump" atlayışı yaptı. 385 yıl sonra Galat Kulesi’nden yapılan tarihi atlayış 36 metre yükseklikten gerçekleşti. Başarılı bir şekilde yere inen Koçak, "Hezarfen'e selam olsun. Bu hayatımın en önemli atlayışıydı. Türkiye'nin tanıtımı ve aynı zamanda Türkiye'nin ekstrem sporların merkezi olabileceğini göstermek için daha çok fikirler bulacağız" dedi.

BASE Jumper Cengiz Koçak, Hezarfen Ahmet Çelebi'den sonra Galata Kulesi'nden atlayan ikinci kişi oldu. Koçak, “Benim evim yok. Arabada yaşıyorum. Gezdiğim, gördüğüm, izin alamadığım için atlayamadığım yerler vardı. Oraları çoğu insan bilmiyor. Bilirlerse oraları çok sevecekler, dünya çok sevecek. Amacımız, atlamak, oraları hem kendi insanımıza hem dünyaya göstermek. Türkiye'nin aynı zamanda deniz, kum, güneş dışında böyle bir macera merkezi de olabileceğini gösterip, o turizmi geliştirmek istiyorum. Galata Kulesi bambaşka bir duygu ama İstanbul'daki köprülerden de atlamak isterim. Umarım birilerine ilham olur ve Türkiye'de havacılık sporu gelişir" değerlendirmesinde bulundu.

Zamanının Hezarfen’i
Aktif olarak bu spora 1991 yılında başladığını dile getiren Cengiz Koçak, "26 senedir atlıyorum. Uçaktan 6 bin metreden atladım. Binalardan, uçurumlardan, köprülerden de 650 atlayışım oldu. Ama Galata Kulesi bambaşka. 385 yıl sonra Hezarfen'in bıraktığı bir miras vardı. Havacı olduğum için bu miras beni bekliyordu. O mirası aldım. Çok mutluyum, bu kadarı bana yeter" diye konuştu. 11 Kasım Cumartesi günü EOFT Turkey prömiyerinde bir konuşma da gerçekleştirecek Koçak, zamanının Hezarfen’i olarak anılmaya başladı. 
Go pro Linki: https://we.tl/iAK3UpcZsN



Sevgi dolu lezzetli sunumlar


ShapedFruit’in özel kabı içerisinde ‘kalp’ şeklini alan salatalıklar, limonlar, elmalar yeni nesil için güzel bir hediye alternatifi olurken, özel davetlerin vazgeçilmezi kanepelere de şıklık katıyor.


Kanepeler ve salata dekorları için sıra dışı bir seçenek

ShapedFruit tarafından öncesinde ve sonrasında tamamen doğal şartlarda üretilen kalp şeklindeki salatalıklar, limon ve elmeler şık ambalajları ile büyük beğeni topluyor. Sofralarında şıklığa önem verenler için birbirinden özel sunum alternatifi sunan kalp salatalıklar özellikle kanepeler için sıra dışı bir seçenek oluyor. Her daim şıklığa ve sıra dışılığa önem verenlerin tercihi olacak kalp salatalıklar, davetlerin en dikkat çekici parçası oluyor.
Türkiye artık şekilli meyveleri konuşuyor
Geçmişte daha çok Uzakdoğu pazarında karşımıza çıkan; kalp, kare, yıldız
vb. gibi sıra dışı şekilleriyle merak uyandıran yeni nesil meyve ve
sebzelerin üretimi artık Türkiye’de gerçekleşiyor. Görüntüleri ile dikkat
çeken şekilli meyveler, üretimden tüketimeııı kadar insan sağlığına zararlı
hiçbir kimyasala maruz almadan tamamen doğal şartlarda üretiliyor.
‘Shaped Fruit’ ismiyle ve 2 yıllık Ar-Ge çalışmasıyla sektöre merhaba diyen
markanın kurucusu ise Orman Mühendisi olan İsmail Yanartaş.
Geçmiş yıllarda Uzakdoğu pazarında olan ve yeni girişimcilerin ilgisi sonucunda tüm
dünyaya yayılan şekilli meyveler, artık Türkiye pazarında da yer bulmaya başladı.
Mevsiminin vazgeçilmez meyveleri arasında yer alan kavun, karpuz, elma ve limon
başta olmak üzere birçok meyvenin servisini farklı bir boyuta taşıyan bu yeni nesil
anlayış için Türkiye’de de üretim sürecini üstlenen biri var…
"Yanartaş: Türkiye’de bir ilki gerçekleştirdik"
İki yıllık Ar-Ge sürecinden sonra Türkiye pazarında da şekilli meyveleri bulmamızı
sağlayan Shaped Fruit kurucusu İsmail Yanartaş, pazara katma değeri yüksek bir
ürün grubuyla girmek istediği için şekilli meyveleri tercih ettiğini söyledi. Yurt dışı
seyahati sırasında şekilli meyvelerle tanıştığını belirten Yanartaş, “Uzun yıllar ailem
çiftçilikle uğraştığı için bende onların yanında çiftçiliğin tüm detaylarını öğrendim… 
Bu bilgi birikimiyle de hiçbir yerden destek almadan tamamen öz sermayeyle bu işe
başladık. Çünkü Türkiye pazarının böylesine farklı bir ürün grubuna ihtiyacı vardı.
Bunu gözden kaçırmadığımız için ve Türkiye’de bir ilki başardığımız için çok mutluyuz.
Ülkemiz bir tarım cenneti ve bu cennetten faydalanmak için bilirkişiliğimizi kullanıyor,
sektörün gelişimi için katma değerli bir ürün grubunu pazara sunduğumuz için gurur
duyuyoruz” dedi. 
“Türkiye için alternatif bir hediye pazarı”
Bu pazara yaklaşık 2 milyon TL’lik bir yatırımla dahil olduklarını söyleyen Yanartaş,
yıllık ortalama 60 bin kavun-karpuz, 20 bin limon, 20 bin elma ve 100 bin salatalık
üretebilecek tesise sahip olduklarını söyledi. Yanartaş, bu yıl için 800 bin TL’lik bir
Ar-Ge bütçesi ayırdıklarının altını çizerken, hedef ülkelerinde; Körfez, Avrupa ve Rusya
olduğunu belirtti. Özel bir kalıp içinde şeklini alan birbirinden lezzetli meyveleri
İstanbul, Osmaniye ve Adana’daki 50 hektarlık tarla ve bahçelerinde yetiştirdiklerini
aktaran Yanartaş, ürünlerinde sağlığa zarar verebilecek hiçbir katkı maddesi
kullanmadıklarının altını çizdi. Shaped Fruit kurucusu İsmail Yanartaş, “Son
tüketiciden ziyade Horeka (otel, restaurant ve cafe grubu) kanalı bizim için kıymetli.
Çünkü insanlar artık farklı sunumlar istiyor. Misafirler örneğin; herhangi bir içeceğin
yanında sunulan ya da şık bir sofraya getirilen meyvelerde görsellik istiyor. Dolayısıyla
ürünlerimizin pazar payını oldukça yüksek görüyoruz. Öte yandan özel günler için de
alternatif bir hediye seçeneği olarak da son tüketicinin gönlünü fethedeceğini

biliyoruz.” şeklinde konuştu.
Kalp şekilli ürünlerin yanı sıra küp şeklindeki kavun ve karpuzları Osmaniye ve Adana’daki tarlalarında ve bahçelerinde üreten ShapedFruit’in, birbirinden farklı meyve ve sebzeleri; Macro Center, Huqqa, Chocolate Capacity AVM, Va Piano, Four Seasons, Divan,Traffic Cafe, Kalamis Fresh Gurme’nin yanı sıra Erenköy Manavı, Beylerbeyi Manavı, Nezih Gurme, The Market at Bosphorus ve Moda Manavı’nda satışa sunuluyor. 

Ayrıca www.shapedfruit.com adresinden online sipariş verilebiliyor. 

 
ShapedFruit Hakkında:Türkiye’de kendi tarla ve bahçelerinde şekilli meyve üretimi yapan ShapedFruit, kalp ve küp şeklinde meyveler ve sebzeler üretiyor. Ürün skalasında kavun, karpuz, limon, elma ve salatalığa yer veren ShapedFruit’in hedef kitlesi ise ürüne göre değişiklik gösteriyor.  E-ticaret sitesinde perakende satışı da olan ShapedFruit; lüks market, kafe, gece kulübü ve diğer eğlence mekanlarına da toplu ürün gönderimi yapıyor.
















Çok çalışıp, az kazanmaya son!


Endüstri Psikolojisi Eğitimi’nden sonra profesyonel hayatta İnsan Kaynakları alanında görev alan, astroloji, şifa, EFT gibi ruhsal değişim çalışmalarıyla dikkat çeken Kişisel Gelişim Uzmanı Hülya Nida Şahin, pek çok kişinin kafasındaki “Neden çok çalışıp, az kazanıyorum?” sorusuna cevabını ve bunu tersine çevirmenin yollarını anlattı.


“Belki de az çalışıp, çok para kazanmayı hedeflediğimiz için” bunu yaşadığımızı söyleyen Kişisel Gelişim Uzmanı Hülya Nida Şahin, “Bu sorun bence kendimizi hiç tanıyamadığımızdan kaynaklanıyor. Yaptığımız ya da yapmak zorunda kaldığımız iş bize hiç uygun olmayabilir. Ya da iş dünyası bizim doğamıza aykırı gelebilir” dedi. Uzun yıllar boyunca kurumsal hayatta görev alan şimdilerde ise kurduğu Ruhsal Dönüşüm Atölyesinde doktor ve birçok eğitmen arkadaşıyla çalışmalar yapan Şahin, potansiyel olarak bambaşka gizli kalmış bir yeteneği bastırıyor olabileceğimizi tüm bunların çözümünün ise kendimizi tam olarak tanımaktan geçtiğini belirtti.

Çok çalışıp, az kazanmaya son vermek için ilk olarak farkında olmak ve değiştirmek için gönüllü olmak gerektiğini, bazen insanların o kısır döngüye hiç farketmeden bağlı kalabildiklerini vurgulayan Şahin, bunu psikolojide çok bilinen fil hikayesine benzetti…  “Sirke alınan eğitime tabi tutulan yavru fil ayağından bağlanır. Bir kaç kez kaçmayı dener ama ayağındaki ipin uzunluğu kadar gidebilir. Zamanla büyür kocaman cüsseye sahip olur. Ayağındaki ip çoktan çıkartılmıştır. Ama o kaçmaz. Hatta sirk yangınlarında en çok filler ölür. Sebebi onlar kıpırdamaz çünkü çaresizlik öğretilmiştir. Engelleri kaldırmanın yolu, engelleri fark etmekten, fark etmenin yolu da özgür bir zihinden geçer. “ Tamamen para, sahip olma, çalışma ile ilgili durumlara bakış açısını iyileştirmek gerektiğini hatırlatan Şahin,  “Hata maliyettir ödenir. İçinde bulunduğu durum sebebiyle çok etkilendiğim bir danışanıma sen bu kadar çok saplantılı bir şekilde mükemmel olmaya çalışma, rahat olmayı dene, her şey daha kolay yoluna girecek demiştim. Sonrasında her şeyini düzene sokup gezmeye keşifler yapmaya, mutlu olmaya, az çalışıp çok kazanmaya ve en önemlisi kaybettiği sağlığına yeniden kavuştu” dedi. “Para bir madde sevilebilir, dokunup konuşulabilir. O korkutucu veya zararlı algısı yok edilmeli” diyen Şahin, cüzdandaki para düzeninin de çok önemli olduğunu ileri sürdü: “Cüzdanımız tertipli olmalıdır. Sakın sadece kredi kartlarıyla dolu bir cüzdan kullanmayın. Mutlaka cüzdanınızda paranız olsun. Alışverişlerinizde para kullanırken onu hissedin, çok kısa süre de olsa elinizde tutun. Fırlatır gibi aceleyle vermeyin. Yabancı para olan cüzdanları da paraya karşı bir yabancılaşma getirebileceği için önermiyorum.”
Paranın da bir madde ve ruhu olduğunu söyleyen Şahin, paraya saygı ve sevginin çok önemli olduğunu sözlerine ekledi: “Para ile savaş değil aksine mutabakat sağlanmalı. Hayatımızın yaşam kaynağı olan para bizlerden algımızı yöneterek uzaklaştırılıyor, aramıza banka aracılar konup herşey otomatikleştiriliyor. Sonuç para elimizden bizden kaçıyor. Bize de el sallamak çok çalışmak kalıyor”.

Hülya Nida Şahin hakkında:
Almanya doğumlu Hülya Nida Şahin, Acıbadem İlkokulu ve Çamlıca Kız Lisesi’nin ardından İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Psikoloji (Endüstri Psikolojisi) bölümünü bitirdi. Sonrasında aldığı eğitimlerden bazıları Gestalt terapi eğitimi, Mucize Sırlar Akademi NLP Master Practitioner, Yurdahal  Taran Astroloji temel, ileri seviye ve uzman seviye eğitimi, Glenn Perry Astroart Astroloji okulun Astro/Psikoloji eğitimi olarak sıralanabilir. Devam eden eğitimleri ise özel bir üniversitede Davranış bilimleri lisans tamamlama, Psikolog ve Psikiyatr Derneği Biyoloji ve Davranış Psikolojisi eğitimidir.
Sabancı Holding İnsan Kaynakları Bölümü’nde başladığı profesyonel kariyerinde Mina Holding İş Geliştirme Uzmanı, Toyota Peugeot İş Geliştirme Uzmanı ve Ruhsal Dönüşüm Atölyesi Kurucu Astro-Terapist olarak devam etti.
Yurt içi ve yurt dışında sayısız seminer ve eğitime katıldı. En çok da hayatın kattığı tecrübeler ile yol almaktadır. Parıltı Görmeyen ve Az Gören Çocuklara Eğitim Destek Derneğini kurup Başkan yardımcılığını yaptı. Türkan Sabancı Görme Engelliler Okuluna çok engelli eğitim bölümü, Milli Eğitim Bakanlığı ile dernek üzerinden taleple kaynaştırma eğitimi, ilaç, asansör ve görme engelli kişilerin hayatını kolaylaştıracak kabartma (breyl) harfleri sosyal hayatlarına katma, engelli ebeveynlerine çocuklarının durumuna yönelik destek çalışmalarını yürüttü.
Şu anda toplumun engelli insanlara bakış açısında farkındalık kazandırma amaçlı MUCİZE Yaşamlar Derneğini kurma ve oluşum yaratma çalışmalarını yapmaktadır. Astroterapi ile birçok kişiyi şifalandırma ve farkındalık kazandırma, taciz gören çocuk ve kadınlara yönelik gelen desteklerle merkezinde sosyal projeler yürütme gibi konularda yoğunlaşmış durumdadır.  

                                                * * *                     * * *
Doğadan tek tıkla kapınızdaDoğadan ile Bitkilerin İyiliği Artık Tek Tıkla Kapınızda


42 yıldır doğanın sonsuz iyiliğini ve zenginliğini tüketicileriyle buluşturan Doğadan, sizi şimdi de online alışveriş platformu dogadandukkan.com ile hızlı ve güvenilir alışveriş deneyimine davet ediyor.

Bitki ve meyve çaylarının lider markası Doğadan, tüketicilerinin yaşam kalitelerini artıran yenilikçi, kaliteli ve lezzetli ürünlerini dogadandukkan.com adresinden Doğadan severlerle buluşturuyor. 

Doğadan uzmanlığında geliştirilen bitki meyve çaylarından form çaylarına, yeşil çay ve beyaz çaylardan siyah çay alternatiflerine yaklaşık 100 farklı ürüne ulaşmak şimdi dogadandukkan.com ile hem pratik hem de güvenli. 

Ayrıca çay keyfine eşlik eden Doğadan kupası, özel tasarımlı çay seti ve ahşap poşet çay kutuları gibi birçok çay aksesuarı da dogadandukkan.com’da çay tutkunlarını bekliyor.
Dönemsel indirimlerin ve fırsatların yer aldığı dogadandukkan.com’dan, günün her anına eşlik edecek Doğadan ürün ve aksesuarlarını sipariş vererek hızlı ve güvenilir online alışverişin keyfini çıkarabilirsiniz.



“İlham Veren Konuşmalar”
gelenekselleşme ve markalaşma yolunda İlham akılla buluşuyor!


DB Positive Yaratıcı Çözümler ve Proje Yönetimi tarafından gerçekleşecek olan “İlham Veren Konuşmalar” serisinde alanında ünlü isimler ile buluşuyoruz.

 DB Positive Yaratıcı Çözümler ve Proje Yönetimi tarafından “Yaşamdaki Engelleri Aşmak” teması ile düzenlenen “İlham Veren Konuşmalar” geriye sayımda.
“İlham, akılla buluşunca...”  sloganıyla yola çıkan ve ilk olarak 13 Nisan’da Bursa’da gerçekleştirilen “İlham Veren Konuşmalar” zenginleştirilen kimliği ve içeriği ile 21 Ekim Eskişehir Tasigo Hotels, Eskişehir Bademlik Termal ve 4 Kasım İzmir MMO Tepekule Kongre, Sergi Merkezi’nde,  25 Kasım’da ise İstanbul’da gerçekleştirilecek.
 Gelenekselleşme ve markalaşma yolunda giden “İlham Veren Konuşmalar” başkalarına ait önemli tecrübelerin, ilham veren hikayelerin, farklı bakış açılarının paylaşımıyla içimizde zaten var olan ancak atıl kalmış pozitif değerlere devinim kazandırarak katılımcılarda, öncelikle farkındalık yaratmak, içsel motivasyonlarını ve yaşamdaki karşılaştıkları sorunların, problemlerin üstesinden gelmek, hayallerini ve hedeflerini gerçekleştirmek adına harekete geçme istekliliklerini arttırmayı amaçlıyor.
Kertenkele dizisi ile geniş bir hayran kitlesi oluşan oyuncu Umut Oğuz’un “İşe Mizah Kat” sunumu ile açılacak organizasyonun kapanışı “Tebrikler Kovuldunuz” kitabı ve tek kişilik gösterisiyle büyük beğeni kazanan Kaan Sekban ile yapılacak.
Etkinlikte iş adamı ve yapımcı Özkan İrman “Hayaller Gerçek, Gerçekler Film Olursa”, eğitimci, yazar Evren Çolak “Mutlu Ol, Motive Ol, Harekete Geç”, öğretim görevlisi Tanfer Dinler  “Başarı Sınır Tanımaz” başlıklarıyla konuşmacı olacaklar. 
Gazeteci, belgesel yapımcısı Tuluhan Tekelioğlu’nun iyimserlikle içindeki gücü harekete geçiren dokuz kadının hikayesinden yola çıkarak cesaretin bulaşıcı olduğunu vurgulayan “Yapabilirsin!” belgeselinin özel gösterimi ve kendisiyle gerçekleştirilecek keyifli sohbetin ayrıca sürpriz konuşmacıları da olacak.
Organizasyonda Özkan İrman’ın  kendi çocukluğundan izler taşıyan ve filme de çekilen “Mezeci Çırağı”  ile Kaan Sekban’ın büyük beğeni kazanan ve en son Platin Dergisi tarafından düzenlenen yılın iş kitapları ödül töreninde “Yılın En İyi İK ve Liderlik Kitabı” ödülünü alan “Tebrikler Kovuldunuz” kitapları tüm katılımcılara hediye edilecek ve kapanışta müzikli bir imza etkinliği düzenlenerek, networking party de yapılacak.


45. Apimondia Uluslararası Arıcılık Kongresi, 29 Eylül-4 Ekim 2017 tarihleri arasındaİstanbul Kongre Merkezi’nde yapıldı


Türkiye’nin ilk kez ev sahipliği yaptığı 45. Apimondia Uluslararası Arıcılık Kongresi, 29 Eylül’de İstanbul Kongre Merkezi’nde başladı. Açılışa Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Dr. Ahmet Eşref Fakıbaba, Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği Başkanı Ziya Şahin, Apimondia-Dünya Arıcılar Birliği Başkanı Philip McCabe ve sektörden isimler katıldı. Kongre’nin 120 yıllık tarihinde ilk kez İstanbul’da ‘Kıtalar Konuşuyor’ paneli de düzenlenecek. 4 Ekim tarihine kadar sürecek olan kongre, gelmiş geçmiş en geniş katılımlı Apimondia olması ile de tarihe geçti. Geçmiş yıllarda en fazla 9.000 kişinin katılım sağladığı kongreye, Türkiye’de 15.000’e yakın kişi kayıt yaptırdı. 



DÜNYA BALLARI DA APİMONDİA’DA TADIMDA!



Arıcılık ve turizm sektörü açısından dünyanın en prestijli 10 kongresi arasında yer alan Apimondia Kongresi’ne Amerika, Çin, Almanya, Fransa, Birleşik Arap Emirlikleri, Avusturalya, Pakistan, Bangladeş, başta olmak üzere 120 ülke katılıyor. Kongre’ye, dünya çam balı ihtiyacının yüzde 90’ı gibi büyük bir rakamı karşılayarak liderliğini koruyan Türkiye’den 149 katılımcı 223 farklı bal ile yer alıyor. 



MİLYONLARCA ARI KOVANI TÜRKİYE’DE ….



10 milyona yakın kovan sayısı ile dünya lideri olan Çin’i, 7 milyon 900 bin kovanı ile Türkiye takip ediyor. Apimondia katılımcıları temsil ettikleri kovanlar ile hem lokal hem de küresel sorunları tartışıyor, bilgilerini güncelliyor.



İSTANBUL İÇİN BAL GÜNLERİ BAŞLADI



45. Apimondia Uluslararası Arıcılık Kongresi süresince, kongre merkezi girişindeki alana kurulan çadırda üreticiden tüketiciyegüvenilir bal gibi ballar da il birliklerinin standında İstanbulluları bekliyor.



Çiçek balından, kestane balına, çam balından, petek bala gerçek üreticilerden bal almak isteyen İstanbullular, alana ücretsiz giriş yapabilecek.



ŞARAP’TAN KOZMETİK ÜRÜNLERE BAL YARIŞMALARI 



Yüz yirmi ülkeden 15 bine yakın kişinin kayıt yaptırdığı 45. Apimondia Uluslararası Arıcılık Kongresi boyunca sözlü bildiri sunumları, özel oturumlar ve yuvarlak masa toplantıları yapılacak. Fuar alanında birçok ülkenin arıcılık ve bal ürünleri tanıtılacak. Ayrıca arı ürünleri; bal şarabı, kozmetik ürünler, balmumu gibi bal ürünleri, basılı yayınlar üzerine Bireysel Kategoriler ve Ticari Kategoriler olarak iki ayrı yarışma da gerçekleşecek. 



120 YILLIK TARİHİNDE İLK KEZ ‘KITALAR KONUŞUYOR’ 



Dünya Arıcılar Birliği Federasyonu tarafından bu yıl 45’incisi düzenlenen Apimondia Uluslararası Arıcılık Kongresi’nin 120 yıllık tarihinde ilk kez dünya arıcılarını bir araya getirerek ‘Kıtalar Konuşuyor’ paneli İstanbul’da düzenlenecek. Ekonomik açıdan istikrar arayışında olan Türkiye’de hızla büyümeyi sürdüren lokomotif sektörlerden olan bal ve arı ürünlerinin tanıtımı ve ülke turizmi için büyük önem taşıyan Kongre’de sektörün önde gelen isimleri bir araya gelecek. 

Türkiye, dünya arıcılığının kalbinin attığı kongreye ilk kez Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği’nin başvurusuyla 2009 yılında aday oldu. 2013 yılında Kiev’de düzenlenen 43. Kongrede de 2017 yılında yapılacak 45. Apimondia Kongresini düzenlemeye hak kazandı. 



‘Kıtalar Konuşuyor’ panelinin yanı sıra ‘Arıcılık Ekonomisi’, ‘Arı Biyolojisi’, ‘Arı Sağlığı’, ‘Polinasyon’ ve ‘Arı Florası’, ‘Arıcılık Teknolojisi ve Kalite’, ‘Apiterapi’ ve ‘Kırsal Kalkınma İçin Arıcılık’ başlıkları altında da paneller düzenlenecek. 



Detaylı Bilgi İçin : www.apimondia2017.org
İletişim : Yasemin Bektaş / yasemin.bektas@gmail.com / 0534 240 22 11




Neyse haliniz Tellwe ile cebinizde falınız!

Uluslar arası platformda tüm fal türlerini sunacak bir site olarak tasarlandığı için, adını İngilizcede We tell-fortune-size geleceği anlatıyoruz ifadesini çağrıştıracak ve Türkçedeki kahve falına da gönderme yapacak şekilde Tellwe olarak markalaşan dijital platform hızla yayılıyor.

Tüm dünyadan yetenekli falcılar ile fal baktırmak isteyenleri bir araya getiren dijital platform Tellwe, sizlere eşsiz bir fal deneyimi yaşamanız için aracı ve yardımcı oluyor. Bunu yaparken de zaman-mekan sorununu ortadan kaldırıyor. Tellwe kahve falı ve fal kültürünü sanal ortamda en iyi şekilde sunabilmeyi amaçlıyor. Artık yetenekli falcılar aramanıza gerek yok! Dünyadaki birçok falcıya Tellwe’den ulaşabileceksiniz. Türk insanının özellikle de kadınının gelenek haline gelen kahve fincanını kapatma eğiliminden yola çıkarak oluşturulmuş platform; merak, terapi, gelenek, muhabbet, paylaşım gibi temel ihtiyaçları karşılayan kahve falı kültürünü internet üzerinden tüm dünyaya yaymayı hedefliyor.
Tellwe Türk kahvesi falının yanı sıra tarot, katina ve falcı özel falları (240 civarında fal) hizmeti veriyor. Fal baktıran üyeler aplikasyon veya siteye girip falcılardan ve falcıların baktıkları fal çeşitlerinden birini seçip gönderebiliyorlar. Kahve falı baktırmak isteyen kullanıcılar aplikasyon ve web sitesi aracılığıyla içtikleri kahve fincanlarının fotoğraflarını seçtikleri falcıya göndererek kahve falının bakılmasını isteyebiliyorlar. Sisteme üyelik ücretsiz olarak gerçekleşiyor.
Falcı adayları kendi kayıtlarını yapıp falcı üyesi oluyorlar. Öncelikle deneme fallarını baktıktan sonra fal baktıranlar tarafından aldıkları oylara göre sistem içinde aktif hale gelip derecelendiriliyorlar. Kendisi de bir Türk kahvesi ve falı tutkunu olan girişimci Demet Kütükçü Safçı geçtiğimiz günlerde “Kahve Falı Sözlüğü” adlı bir de kitapçık çıkardı. Safçı, www.tellwe.com projesini de çatısı altında bulunduran Mutlucu İnteraktif Projelerin ortağı ve Genel Müdürlüğü’nü yürütüyor.
Türk Kahvesi’ni tarihi, seremonisi, pişirilmesi, sunumu, kullanılan malzemesi v.b. gibi çok geniş bir şekilde inceleyen Safçı: "Türk Kahvesi'nin Yemen'den İstanbul'a ulaşan ve Osmanlı'da geçen tarihini anlatan kitapları okudukça, Türk Kahvesi'nin UNESCO'nun Somut Olmayan Kültürel Miras Listesine neden alındığını çok iyi anlıyoruz. Kahvenin kendisi değil elbette Türk Kahvesi’nin Kültür ve Geleneği listede yerini aldı. Türk Kahvesi tüm dünyada telvesiyle pişirilen tek kahvedir. Öğütülmesi, pişirilmesi ve sunumuyla başlı başına bir şölendir" dedi.
Demet Kütükçü Safçı hakkında:
Uludağ Üniversitesi Grafik Tasarım Bölümü’nden 1996 yılında mezun olan Demet Kütükçü Safçı, Anadolu Üniversitesi Marka Yönetimi Bölümü’ne devam etmektedir. Çeşitli ajanslarda Art Director ve Proje Yöneticisi olarak çalışan Safçı, 2010 yılından bu yana girişimcidir. 2016 yılında daMutlucu Dijital Projelerde Ortak ve Genel Müdür olarak yer aldı. Halen www.tellwe.comwww.isim-name.com,www.analitist.com gibi internet projelerini markalaştıran Mutlucu Dijital İnteraktif Projelerin Genel Müdürlüğünü yürütmektedir.


PAŞABAHÇE’DEN MODASI HİÇ GEÇMEYECEK SERİ


Paşabahçe ilk olarak Ambiente Fuarı’nda görücüye çıkarttığı Timeless serisini cam tutkunlarıyla buluşturuyor. Timeless serisi retro ve ışıltılı görüntüsüyle dikkat çekiyor.

07.08.2017 – Türkiye’nin lider markası Paşabahçe, ikram sektörüne yönelik olarak hazırladığı Timeless serisiyle raflardaki yerini aldı. Geniş bir ürün gamına sahip olan koleksiyonda her içeceğe uygun 10 çeşit bardak bulunuyor.


Zarafetiyle gözleri üzerine toplayan Timeless serisi içim keyfine tanıdık ama asla eskimeyen bir tat katıyor. Üzerindeki kesme görünümlü gravürlerle şık ve göz alıcı estetik bir duruş sergiliyor.

Paşabahçe Hakkında
Cam sektörünün küresel oyuncusu konumundaki Şişecam Topluluğu şirketlerinden Paşabahçe Cam Sanayii ve Ticaret A.Ş., cam ev eşyası alanında Avrupa’nın ikinci, dünyanın ise üçüncü büyük üreticisidir. İhtisaslaşmış mağazacılıkta özgün yapısıyla Türkiye’de lider olan ‘Paşabahçe Mağazaları’nı da bünyesinde barındıran Paşabahçe Cam, 80 yıllı aşkın geçmişiyle Türkiye’nin en köklü kuruluşları arasında yer almaktadır.
Otomatik ve el imalatı olarak 20 binin üzerindeki ürün çeşidiyle çok geniş bir müşteri kitlesine hitap eden ve ürünlerini 140 ülkeye ihraç eden Paşabahçe Cam, üretim faaliyetlerini Türkiye’de Kırklareli, Eskişehir ve Denizli fabrikalarında, yurt dışında ise Bulgaristan ve Rusya Federasyonu’ndaki tesislerinde gerçekleştirmektedir.

***   ***   ***   ***   ***




Bölgelere Göre Tatil Kalori Haritası



Yeni şehirler, yeni insanlar ve yeni tatlar. Peki iştah kabartan, bol kalorili lezzetlerin tadını nasıl çıkartacağız? Her bölgenin kendine has yemeklerini denemek isterken, alacağımız kilolar ne olacak? Diyetisyen Emre Uzun Türkiye’nin bölgelere özel lezzetlerinin porsiyon kontrolünün nasıl olması gerektiğini anlatırken, yapılan kaçamakların da nasıl telafi edileceğini açıklıyor. Ayrıca tatil sonrası detoks önerileri de ile tatilcilerin yüzünü güldürüyor.

Ülke Turizminin Bel Kemiği Ege Bölgesi...
Ege lezzetleri deyince aklımıza ilk zeytinyağlı sebze yemekleri ve mezeler geliyor. Zeytinyağlı sebze yemeklerinin sağlıklı bir tercih olması sınırsız tüketebileceğimiz anlamına gelmiyor tabi. Hafif olarak düşündüğümüz Ege lezzetleri, porsiyon kontrolü dışına çıktığımızda bizi istenmeyen kilolarla karışı karşıya getirebilir. Fakat Ege’nin incisi İzmir’e gelip de Ege kahvaltısının olmazsa olmazı  meşhur boyozu tatmadan olmaz. 1 porsiyon boyoz yaklaşık 250 kalori içermektedir. Kahvaltı sonrası Alsancak sahilinde yapacağımız yaklaşık yarım saatlik bir bisiklet turu dengelemek için yeterli olacaktır. 
Peki ya kumru? Yediğimiz 1 porsiyon kumru yaklaşık 300-350 kalori içermektedir. Bunu yaklaşık yarım saat yüzerek dengeleyebiliriz. Bu arada Ege demişken, adını bile duymadığımız otları denemekten çekinmeyelim. Ot derken taze taze, haşlanarak ya da kavrularak yiyebildiğimiz otlar. Bu nedenle karşımıza çıkan otları adını bilmiyoruz diye es geçmeyelim bol bol değerlendirelim. 

Kültürün Başkenti Marmara...
Türkiye’nin diğer 6 coğrafi bölgesinde olduğu gibi Marmara Bölgesinin de kendine has yöresel lezzetleri bulunmaktadır. Sebze yemeğinden et yemeğine, salata çeşitlerinden tatlılarına kadar Marmara Bölgesi, kendini diğer bölgelerden ayırmaktadır. Genel olmanın dışında birde Marmara Bölgesinin her bir şehrinin de kendine özgü yöresel yemekleri bulunmaktadır.
Örneğin Bursa’ya gidip İskender, Edirne’ye gidip ciğer tava yemeden olmaz. 300 gramlık bir  İskender kebap 580 kalori ediyor. Bunun bize yağ olarak dönüşünü engellemek için yaklaşık 2 saat bisiklet çevirmek gerekiyor.
Yine aynı şekilde Trakya bölgesine gidip de alkolde aşırıya kaçmamalıyız. Tatil süresince günde ortalama 1 kadeh/şişe/duble’yi geçmemeye gayret etmeliyiz. Eğer istersek bu hakkımızı, iki günde bir 2 kadeh veya üç günde bir 3 kadeh şeklinde de kullanabiliriz. Ama o günlerde mutlaka su tüketimimizi yaklaşık 1 litre kadar artırmalı ve gün içindeki öğünlerimizi hafifleterek dengelemeliyiz. Örneğin, o gün tatlı hamur işi vb. hiçbir kaçamağımız olmasın, gün içinde 2-3 porsiyon meyveyi azaltıp, akşam yemeğinde et yerine sebze yemeği yiyelim.
Tahıl Ambarı İç Anadolu Bölgesi...
Türkler için önem taşıyan yemek kültürünün en yoğun yaşandığı yerlerden biri hatta belki birincisi İç Anadolu bölgesidir.
İç Anadolu yöresi halkının yiyecek kültüründe buğday ürünü un (çeşitli hamur işleri) ve bulgur başta gelir.  Örneğin, Kayseri denildiğinde şüphesiz akla ilk gelen yemek mantıdır. Bir hamur yemeği olan mantı sadece Kayseri’de değil tüm bölgelerde çok sevilen yemeklerin başında gelmektedir. Bir porsiyon mantı yaklaşık 350 kalori içermektedir. Bu tükettiğimiz mantıyı dengeleyebilmek için yaklaşık 1 saat yürüyebiliriz veya yarım saat koşabiliriz.
Ayrıca Kayseri’ye gelmişken pastırma yemeden gitmemek gerekir. 1 porsiyon pastırma 75 kaloriye denk geliyor. Bunu 20 dakikalık bir yürüyüş ile rahatlıkla dengelememiz mümkün olacaktır. Çok lezzetli ve meşhur yemeklerden biri de Ankara tavadır. Bir et yemeği olan Ankara tava, temelde sote etten ve arpa şehriyeden oluşmaktadır. Arpa şehriyenin üzerine pişmiş et dökülerek servis edilmektedir ve yaklaşık olarak 300 kalori enerji içermektedir. Bir su bardağı ayran ve bol yeşillikli bir salatayla sağlıklı bir öğün oluşturabiliriz.
Peki Eskişehir’e gidince ne yiyeceğiz? Tabi ki çiğ böreğin tadına bakmadan geçmemeliyiz. 1 adet çiğ börek yaklaşık 160 kalori içermektedir. Ve bunu da Porsuk Çayı etrafında yarım saat yürüyerek dengeleyebiliriz.
Eşsiz Güzellikleriyle Akdeniz...
Yeşili ve maviyi buluşturan, tatili, ''deniz, kum ve güneş'' olarak tarif edenlerin ilgi odağı Akdeniz Bölgesi, tarihi ve kültürel mirasıyla da farklı alternatifler sunuyor.
''Kebabın başkenti'' olarak bilinen Adana'da kebap çeşitleri ve buzlu ''bici bici'', Antalya'da, bol cevizli Arap kadayıfı ve tirmis, Mersin'de tantuni ve kerebiç, Isparta'da kabune, Hatay'da ise humus ve künefe, bölgenin tadılması gereken lezzetlerinden sadece birkaçı. Örneğin, 1 porsiyon adana kebap ile yaklaşık 360 kalori almış oluruz. Bunu yakabilmek için yaklaşık 1 saat yürüyebiliriz.
Bir porsiyon tantuni 380 kalori etmekte ve bunu dengeleyebilmek için diğer öğünleri salata ve çorba gibi hafif alternatiflerle geçiştirebiliriz. Bir porsiyon künefe ise yaklaşık 380 kalori içeriyor. Fazla miktarda yağ ve şeker içerdiğinden dolayı istenmeyen kiloların başlıca sebeplerinden olabilmektedir. Bu yüzden günümüze mutlaka bir fiziksel aktivite ekleyip diğer öğünleri daha hafif olan sebze yemekleriyle tamamlayabiliriz.
Acılar Diyarı Güneydoğu Anadolu... 
Güneydoğu Anadolu mutfağında buğday ve bulgur en çok kullanılan malzemelerdir. 
Değişik baharatlar, acılı ve salçalı malzemelerle karıştırılarak çok çeşitli yemekler yapılır. Bölge mutfağı Türkiye’de kebap türleri, çiğ köfte ve lahmacunla simgeleşmiştir. Etli-bulgurlu köfteler, kebaplar, çorbalar, etli sebzeli yemekler bölge mutfağının zengin yemek çeşitlerini oluşturur. Yoğurdun pişirilerek et, sebze ve tahılla karıştırılmasıyla yapılan yemek çeşitlerine rastlanır. Güneydoğu Anadolu Bölgesi mutfağında çörek ve ekmek çeşitleri, pekmezden elde edilen yiyecekler, tatlılar, piyaz ve salatalar her kentte değişik biçimlerde yapılır. Bu durum beslenme tarzının “üretilenin tüketilmesi” şeklinde olması ile bağlantılıdır.
Bu lezzetler konuşulurken bile hepimizin ağzını sulandırırken orada bulunup da bunlardan mahrum kalmak mümkün değil.  Antep’te katmerli kahvaltı deneyimini yaşamadan olmaz. Tabi ki; porsiyonun dörtte birini tüketmek ve yanında kan şekerimizi dengeleyecek bir bardak sütü de unutmamak şartıyla. Öğle veya akşam yemeklerinde tercihimizi lahmacundan yana kullanırsak yanında bol yeşillikli bir salata ve ayranı eksik etmemeliyiz. 1 tanecik lahmacun mu diyorsunuz? 1 adet lahmacun (80gr) yemek bize 160 kaloriye mal oluyor. Bunu yakmak için 30-45 dakika basketbol oynamak gerekiyor.
O kadar geldim ve baklava yemeden mi gideceğim diyorsanız;40 gramlık bir dilim baklavayı tüketmenin faturası 240 kalori. Onu yakabilmek için ise hiç durmadan 1 buçuk saat dans etmek gerekiyor. Peki bir de güneydoğu ile özdeşleşmiş meşhur içli köfteyi de tüketirsek ne olacak? Tabi ki haşlanmış tercih etmemiz en sağlıklı bir seçim olacaktır doğrusu. 1 adet içli köfteyi dengelemek de yarım saat yürüyüşle halledilebilir.
Tabi ki birbirinden lezzetli bu besinleri bir anda tüketmemek önemli. Birkaç güne yaymamız bizi istenmeyen kilolardan da korumuş olacak.
Hey Gidi Karadeniz...
Karadeniz yemekleri, tatilinizi daha güzel hale getirecek. Karadeniz bölgesi, coğrafi yönden olduğu gibi yöresel yemeklerin çokluğuyla da bilinir. Karadeniz’in tertemiz sularından çıkan balıklar, tarlalarda yetişen mısırlar ve diğer tarımsal ürünlerden oluşturulan lezzetler Karadeniz mutfağını oluşturur. Karadeniz yemekleri, yöredeki taptaze ürünlerle hazırlanıyor.
Bu bölgemizle özdeşleşen hamsi balığı, gerek tek olarak, gerekse de çok farklı şekillerde pişirilip bambaşka bir tat olarak sofralarda karşınıza çıkabiliyor. Örneğin; hamsili pilav. Bir porsiyonu yaklaşık 280 kalori olan hamsili pilavın karşılığı Karadeniz’in yaylalarında 50 dakika yürüyüşe denk gelmektedir.
Kahvaltılarda yemeye doyamayacağınız mıhlamanın yanında bir iki ince dilim mısır ekmeği iyi gider. Tabi ki bunları da Karadeniz’in serin sularında yaklaşık yarım saat yüzerek dengeleyebiliriz. Ara öğünlerin vazgeçilmesi aynı zamanda da omega-3 deposu olan fındığı 10 adet olarak ara öğünlerde tercih edebiliriz. Tatlı severlerin mutlaka tatması gereken Rize yöresine ait laz böreği belki de içinde en zengin malzeme barındıran börek olabilir. Ayrıca diğer böreklerin aksine tuzlu değil tatlı bir börektir. 1 dilimi yaklaşık 200 kalori içeriyor. 1 porsiyonu yaklaşık 120 kalori içeren karalahana sarmasından sonra bu böreği tüketirsek bol hareketli günler bizi bekliyor demektir.
Yurdumuzun Çatısı Doğu Anadolu...
Bölgenin en önemli geçim kaynağının hayvancılık olması, et tüketimini de beraberinde getiriyor. Ayrıca bölge halkı besledikleri hayvanlardan süt ve süt ürünleri elde ediyor; lor, tulum gibi peynirler, yoğurt, kaymak gibi organik, sağlıklı gıdalar tüketiyorlar. Market ürünlerinin yüzüne pek bakmıyorlar. Buğdaydan elde ettikleri bulgur ile yaptıkları nefis yemekleri yiyorlar. Bitlis mutfağından ciğer taplaması, Tunceli’den babuko, hangel, kömbe, Elazığ’dan sırın, Kars böreği, un helvası, Erzurum’un tel kadayıf sarması, Erzincan’dan kete, Malatya’dan kudret topu, Iğdır’dan börülceli bulgur, Tunceli’den eşkene ve Ardahan’ın katmeri, buğday ve un ile yapılan Doğu Anadolu yemeklerinden bazıları.
Kahvaltı deyince akla ilk gelen tabi ki Van kahvaltısı. Sadece bu bölgede değil, tüm yörelerde namı duyulmuştur. Otlu peynir, örme peynir, Van balı, yumurta, zeytin, yayık tereyağ, sucuklu yumurta, kaymak ve murtuğa, kahvaltıda en çok tükettikleri yiyeceklerdir. Tabi bu kadar iyi bir kahvaltı, bizi bol hareketli ve yorucu bir gezinin üstesinden getirtecektir.
Erzurum’a geldik ve 460 Kalorili 1 Porsiyon Cağ Kebabı tükettik ve aldığımız kalorinin nasıl yakılacağını merak ediyoruz. Peki nasıl? Tabi ki de yaklaşık bir buçuk saatlik bir doğa yürüyüşü bize bu konuda yardımcı olacaktır. Tatlısız olmaz diyenler, Erzurum’un meşhur tel kadayıf dolmasını tatmadan gitmek istemeyecektir. 1 porsiyonu 300 kalori civarında olan bu tatlıyı yedikten sonra diğer öğünleri hafif tutmalı ve hareketimizi arıtmalıyız. Bu da yaklaşık 1 saatlik yürüyüşe denk gelebilmektedir.
TATİL SONRASI ARINMA
Tatil sırasında her ne kadar yediklerimize dikkat etmeye çalışsak da bazen istenmeyen kilolarla karşı karşıya gelebiliriz. Özellikle beyaz unlu ve bol şekerli gıdalar ödem problemlerini de beraberinde getirmiş olabilir. Bu yüzden tatil sonrası bir arınma programına ihtiyaç olabilir. Peki, nasıl bir arınma programı uygulamalıyız?
Vücudumuz zaten doğal bir detoks sistemine sahip. Sağlıklı beslenen, yeterli sıvı alan ve herhangi bir sağlık sorunu olmayan bireylerin aslında bu gibi programlara ihtiyacı olmayabilir. Ama tatiller, bayram, aile ziyaretleri, akşam yemekleri, doğum günleri, davetler derken bedenimizi biraz yorduysak ve hatta birkaç kilo aldıysak bu programla vücudumuza biraz destek olabiliriz.
Öncelikle işe doğal beslenerek başlamalı ve toksinlerden arınmak için çaba göstermeliyiz.Detoks aslında bu konuda tam da istediğimiz şey. Yani sebze ve meyvelerin ağırlıklı olduğu ana öğünler, sebze ve meyve sularının içildiği ara öğünler, tam tahıl ekmeği, kuru baklagiller, balık, yoğurt, yağlı tohumlar, probiyotik ürünler ve bol sıvı desteği evimizde kolaylıkla uygulayabileceğimiz arınma programlarının içerisinde yer almalıdır.
Bu sırada kaybedilen sıvı ve elektrolit dengesini yerine koymak için gün içinde 2,5-3 litre su, 1-2 şişe maden suyu çok önemli. https://diyetisyenemreuzun.com/

***   ***   ***   ***   

Bulgur Eğitimleri, Büyük İlgi Gördü 

Bulguru dünyaya tanıtmayı kendisine misyon edinmiş Duru Bulgur’un 2016-2017 eğitim-öğretim sezonunda gerçekleştirdiği bulgur eğitimleri büyük ilgi gördü. Sosyal sorumluluk kapsamında verilen eğitimlerde, “Buğdayın tarihi, bulgurun üretim süreci, kültürlerdeki yeri ve mutfaklarda kullanımı” konuları işlendi.

Türk mutfağının baş tacı bulgurun önemini ve lezzetini tanıtmak için sosyal sorumluluk kapsamında eğitim çalışmaları gerçekleştiren Duru Bulgur, 2016-2017 eğitim-öğretim yılında 2 bin 241 kişiye bulgur eğitimi verdi. Eğitimler, 11 üniversite, 4 kadın merkezi, 1 ilköğretim ve anaokulu ile 2 lisede gerçekleştirildi. Bu kapsamda katılımcılarla, “Buğdayın tarihi, bulgurun üretim süreci, kültürlerdeki yeri ve mutfaklarda kullanımı” konuları paylaşıldı. Bulgur eğitimleri sonrasında ise Duru Bulgur Yayınları tarafından hazırlanan Tarihinden Tarifine Bulgur kitabı içindeki birçok yemek denendi ve katılımcılara bulgur eğitim sertifikası verildi. 


Duru Bulgur Yönetim Kurulu Başkanı İhsan Duru, eğitimlerin hem bilgi açısından hem de milli ürünümüz bulgurun benimsenmesi bakımından oldukça faydalı olduğunu söyledi. Bulgur eğitimlerini sosyal sorumluluk olarak gördüklerini belirten Duru, şunları kaydetti: “Gençlerimize bulgurun üretim sürecini, tarihini bulgur ile ilgili tüm bilgileri aktarıyoruz. Bugün birçok ülke kendi öz ürünlerini dünyaya çok etkili şekilde tanıtıyor. Bu tanıtımın arkasında birincisi devlet desteği, ikincisi de aşçılar vardır. Biz aşçılara eğitimlerimizde şunu söylüyoruz, bulgur vatanımızdan çıkma; milli ürünümüz, bulgura sahip çıkmamız lazım. Hem Türkiye’ye gelen turiste hem de yurt dışındaki görev yapacağınız restoranlarda bulgurlu menüler oluşturup bulgurun tanıtımına destek vermelisiniz. Siz Türk aşçılarsınız. Dünya mutfakları konusunda birçok eğitim alsanız dahi sizin en iyi yapacağınız ve yansıtacağınız mutfak; Türk mutfağıdır. Türk mutfağının temelinde ise bulgur vardır. Bulguru hem iyi tanımalı hem de iyi tanıtmalısınız.” 




Geleneksel Bakırdan Modern Gusto’ya



Jumbo ile geleneksel bakır tencereler yerini, modern ve şık Gusto tencerelere bırakıyor.

Geçmişin izlerini taşıyan bakır malzeme çağdaş Jumbo tasarımlarında hayat buluyor, bakırın sıcak rengini Gusto tencere seti ile mutfaklara taşıyor. Lezzetli ve sağlıklı yemek pişirmek isteyenlerin tercihi olan bakır tencereler, Jumbo Gusto ile yeniden mutfaklarınıza giriyor.
Çelik, alüminyum ve bakırdan oluşan üç katmanlı malzemesi ve üstün Jumbo işçiliği ile üretilen Gusto tencereler set olarak ve parçalar halinde satışa sunuluyor. 8 parça Jumbo Gusto tencereler, küçük ve büyük tencere, karnıyarık tenceresi ve tavadan oluşmaktadır.

Jumbo, 1947’den bu yana zamansız tasarımları, kaliteli ve estetik ürünleriyle şık sofralarınızda zarafetinizin simgesi olmaya devam ediyor. En üst kalite çelikten üretilmiş nesilden nesile miras kalacak çatal bıçak takımları, sadelikle zarafeti buluşturan zevkinize uygun klasik ya da modern desenleriyle geniş porselen ürün gamı, mutfakta hayatınızı kolaylaştıracak, yemeğinizin lezzetine lezzet katacak pişirme gereçleri, sofralarınızda tarzınızı yansıtacak özel dokunuşlar için geniş aksesuar gamı ile Jumbo evinizin kalbindewww.jumbo.com.tr



KAYAKÇILARIN GÖZDESİ RADISSON BLU KAYSERİ

Kayseri şehir merkezinde yer alan Radisson Blu Kayseri, şehrin en yeni 5 yıldızlı oteli olarak son yıllarda kayakçıların gözdesi haline geldi. Gerek sunduğu imkanlar, gerekse kalitesiyle üst düzey bir konaklama deneyimi yaşayıp kayak merkezine de kolayca ulaşmak isteyen kayakçılara ev sahipliği yapan tesis kayak tutkunlarına sunduğu özel paketlerle de bu sene ilgi odağı.
Radisson Blu Kayseri'nin kahvaltısı, yemekleri ve pastanesi harika lezzetleriyle fark yaratıyor. Yüzme havuzu, hamamı ise kayak sonrası güzel bir dinlenme ve SPA imkanı sunuyor.

Özellikle sömestr döneminde %100 doluluğa ulaşan tesisin kış dönemindeki misafirlerinin %82’sini ise Erciyes’e kayak yapmak için gelen ve Radisson’un kayak paketinden yararlanan misafirler oluşturuyor. Konuyla ilgili açıklamada bulunan Radisson Blu Kayseri Genel Müdürü Atakan Altuğ “Erciyes Kayak Merkezi Türkiye’de son yılların en gözde kayak merkezi olarak sürekli yükselen bir grafik çizmekte. Kayseri Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Erciyes A.Ş.’nin profesyonel çalışmaları ile teknoloji ve yönetim kalitesi anlamında çok kısa sürede İsviçre ve Avusturya’daki kayak merkezleri seviyesine ulaşan merkez her sene artan sayıda kayakçının da ilgisini çekmeye devam ediyor. Bu anlamda yıllardır
üzerinde titizlikle çalışılan Erciyes Master Planı da şehir ekonomisine ve turizmine katkı sağlama hedefine bu kısa sürede başarıyla ulaşmış durumda. Erciyes Kayak Merkezi İstanbul’dan ulaşması en kolay kayak merkezi olmasıyla da ciddi avantajlar sağlıyor. 
Dünyanın en yakın kayak merkezi olan Erciyes’e İstanbul’dan yaklaşık 1 saatlik bir uçuş ve havaalanından tesislere otoban kalitesindeki yollardan 20-25 dakikalık bir otomobil yolculuğu ile ulaşılıyor.”

Radisson Blu kayak paketi de beş yıldızlı bir otelin konaklama konforunu sağlarken, kahvaltı, Erciyes Kayak Merkezi’ne gidiş dönüş transfer ve günlük sınırsız Ski Pass içeren çok cazip fiyatlı bir çözüm olarak tasarlanmış. Kayak malzemesi, kızak, kar motorsikleti kiralamak isteyen veya kayak dersi almak isteyen misafirlerine de Erciyes’te anlaşmalı olduğu uzman merkezler aracılığıyla, çok uygun fiyatlara bu ihtiyaçlarının temin edilmesini de sağlayan Radisson Blu Hotel misafirlerine Kayseri’nin en merkezi konumunda olmasının ayrıcalığını da sunuyor. Tesis Kapadokya’ya olan yakınlığı sayesinde de isteyen misafirlerine “Kültür Kayağı” konsepti içerisinde Kapadokya gezisi imkânı da veriyor.
Hunat Mahallesi  Sivas Caddesi No: 24/A  Melikgazi 38030 Kayseri Turkey 


İki Restorana ‘Gerçek İtalyan’ Tescili

İtalyan Ticaret Odası, İtalyan Odalar Birliği’nin “İtalyan Konukseverliği; Dünyada İtalyan Restoranları” projesi dahilinde İstanbul’daki iki restorana daha sertifika ve ödül verdi.
Trattoria La Scarpetta ve La Mia Luce adlı restoranların ödül almasıyla birlikte Türkiye’de ‘Gerçek İtalyan’ tescili alan ve faaliyette olan mekan sayısı sekize yükseldi. 

Ödül Töreni’ne İtalyan Ticaret Odası Başkanı Giuseppe Moggi, İtalya Büyükelçisi Luigi Mattiolo, İtalya Başkonsolosu Federica Ferrari Bravo, İtalyan Ticaret Odası Genel Sekreteri Fatih Ayçin ve restoran sahipleri katıldı.

İtalya Büyükelçisi Luigi Mattiolo ve İtalyan Ticaret Odası Başkanı Giuseppe Moggi; İtalyan yemek kültürünün neredeyse İtalyan Bayrağı haline gelmiş olmasına değinirken; “İtalyan Konukseverliği; Dünyada İtalyan Restoranları” projesinin de İtalyan mutfağının dünya genelindeki tanıtımının çok önemli bir parçası olduğunun altını çizdiler.
Projenin amaçlarına değinen İtalyan Ticaret Odası Genel Sekreteri Fatih Ayçin; “ İtalyan yemek geleneği ve kültürünü geliştirirken, misafirperverliğin de altını çizerek, taklitlerin önüne geçmek ve ‘Gerçek İtalyan’ duygusunu yaşatmak ana hedeflerimiz. Dünya genelinde bugüne kadar 60 ülkeden ve 300 şehirden yaklaşık 2 bin restoran “Marchio Ospitalità Italiana” yani “İtalyan Konukseverliği” sertifikası ile ödüllendirildi. İstanbul’dan iki restoranımızın bu listeye eklenmesinden mutluluk duyuyoruz” dedi. İtalya Büyükelçisi Sayın Luigi Mattiolo, İtalya Başkonsolosu Federica Ferrari Bravo ve İtalyan Ticaret Odası Başkanı Sayın Giuseppe Moggi’nin takdimleriyle belgeleri Trattoria La Scarpetta adına mekan sahibi Cem Orkut ve La Mia Luce adına mekan sahibi Kutlay Erdal Şimşek aldı.


La Scarpetta’nın şefi ve mentoru olan Carlo Bernardini, İtalya'nın mükemmel mutfağı ile tanınan şehri Venedik’de restoran sahibi bir ailede doğdu. Anneannesinden yemek pişirme sevgisini öğrenip, bütün hayatını dünya çapında seyahatler yapmasını sağlayan mutfak sanatına adadı. Paracucchi, Sergio Mei, Anton Mossiman, Michel Guérard e Pierre Gagnaire gibi ünlü şeflerin mutfaklarında çalıştı.  Eklektik, modern ve sofistike ama her zaman bölgesel İtalyan geleneğinden esinlenerek bir mutfak yarattı.
Ordu Mesudiye doğumlu olan şef Celal Bekdaş, mutfakla daha çocukken ilgilenmeye başladı. Osmanlı Mutfağı’ndan Dünya Mutfağı’na pek çok farklı lezzetlere dokunarak ilerlediği kariyerinde son durağı İtalyan Mutfağı’dır. Bekdaş dört yıldır La Mia Luce’nin şefliğini yürütmektedir. Kendi söylemiyle; “Her yemek benim için özel o yüzden hepsini severek yaparım ancak illa ki birini seçmem gerekirse Risotto belki bir adım daha önde olabilir. Tatlıda da Tiramisu” der.

Projenin Amacı

Projenin amacı İtalyan yemek geleneği ve kültürünü geliştirmek; İtalyan misafirperverliği kalite standartlarına uyum sağlayan yurt dışındaki İtalyan restoranlarının imajını yükseltmek; Mükemmel İtalyan üretkenliğinin promosyonel organizasyonlarının gerçekleştirilmesini sağlayarak uluslararası bir ağ oluşturmak; Taklit ve benzeri İtalyan ürünlerinin önüne geçmek şeklinde belirlenmiş.
İtalyan mutfağı, insanlık tarihinde önemli bir rol oynayan, İtalyan  toplumunun asırlık tarihsel sürecinin tüm dünyaya kazandırdığı bir kültürdür. İtalyan toplumunun insan ilişkilerine ve yaşam kalitesine doğuştan verdiği önem sebebiyle, sofra kültürü zaman içerisinde konukseverliğin sembolü haline gelmiştir. Yemek, müzik ve sanat ile eşdeğer kabul edilmiştir. Tüm bu nedenlerden dolayı ‘İtalyan Mutfağı’ dünya mirasına bir katkı olarak görülmeli ve tarihini, kalitesini ve orjinalliğini korumak için sahteciliğe karşı savunulmalı ve korunmalıdır. Bu bağlamda Unioncamere (İtalyan Odalar Birliği) Yurtdışındaki İtalyan Ticaret Odaları ile birlikte,  İtalyan konukseverliğinin tipik standartlarına uyum sağlayan yurtdışındaki tüm İtalyan restoranlarına yönelik “İTALYAN KONUKSEVERLİĞİ; DÜNYADA İTALYAN RESTORANLARI” projesini geliştirmiştir.

Sertifika almış olan restoranlar
Dünyada 60 ülkeden ve 300 şehirden yaklaşık 2 bin restoran “Marchio Ospitalità Italiana” yani “İtalyan Konukseverliği” sertifikası ile ödüllendirilmiştir.  Türkiye’de sertifika almaya hak kazanan ve faaliyette olan restoranlar (alfabetik sıraya göre): Da Mario, Eataly İstanbul, Emporio Armani Ristorante,  Gina, La Mia Luce, Mezzaluna, Ristorante Il Padrino,Trattoria la Scarpetta




Türkiye’nin ihraç ettiği 4 balıktan 3’ünü Egeli balıkçılar gerçekleştirdi

Su ürünleri ihracatında yüzler gülüyor. Türkiye’nin ihracatta yıldız sektörleri arasında yer alan Su ürünleri sektörü 2016 yılında da ihracattaki artışını sürdürdü. Türkiye’nin ihracatının yatay bir seyir izlediği 2016 yılında su ürünleri sektörünün ihracatı yüzde 15’lik artışla 793 milyon 879 bin dolara ulaştı. Egeli balıkçılar, Türkiye’nin su ürünleri ihracatının yüzde 73’ünü gerçekleştirdi.
 Türk su ürünleri sektörünün 793 milyon 879 bin dolarlık ihracatında Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği yüzde 73’lük pay alarak Türkiye’ye 578 milyon 219 bin dolarlık döviz kazandırdı. Su ürünleri sektörü 2017 yılında 1 milyar dolar ihracat rakamını gözüne kestirdi.
 Ege İhracatçı Birlikleri’nin verilerine göre, 2015 yılında 688 milyon 561 bin dolar olan Türkiye’nin su ürünleri ihracatı, 2016 yılında yüzde 15 artışla 793 milyon 879 bin dolara ulaştı. 2016 yılında 12 fuara katılarak Türkiye’nin su ürünlerini tanıtan Su Ürünleri Tanıtım Grubu (STG) bu artışta başrolü oynadı.

Ortalama ihraç fiyatının 3.5 katı döviz kazandırdılar
 Su ürünleri sektörünün ortalama ihraç fiyatının global piyasa fiyatlarında yaşanan sert düşüşe bağlı olarak 2015'te ortalama 5,66 dolar/kg iken, 2016 yılında 5,10 dolar/kg seviyesine düştüğünü belirten Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Başkanı ve Su Ürünleri Tanıtım Grubu Başkanı Sinan Kızıltan, ortalama ihraç fiyatındaki düşüşe rağmen ihracatlarını yüzde 15 arttırdıklarını, Türkiye’nin ortalama ihraç fiyatının 1.5 dolar seviyesinde olduğunun dikkate alındığında da ortalama ihraç fiyatının 3.5 katı ihracat rakamına eriştiklerini kaydetti. Kızıltan, Su ürünleri sektörünün ihracatının Avro bazında değerlendirildiğinde ise kilogram ihracat değerinin 2016 yılında yüzde 16 artışa imza attığını anlattı.

Su ürünlerinde son yıllarda yetiştiricilik ürünlerinin miktarının hızla arttığını, Türkiye’nin dünyada en büyük Akdeniz levreği ile çipura üretici/ihracatçısı ülke konumuna geldiğini ifade eden Kızıltan sözlerini şöyle tamamladı: “Türk Hava Yolları'nın destinasyon sayısını arttırması da ihracatımızı olumlu etkiledi. 2023 yılı için 1.5 milyar dolar olan ihracat hedefine emin adımlarla ilerliyoruz. 
Büyümeyi ve gelişmeyi kolaylaştıran, kemiklerin gelişmesine yardımcı olan, Omega 3 deposu, kalsiyum, demir, fosfor, iyot ve vitamin yönünden zengin, merkezi sinir sisteminin gelişimine yardım eden, zihinsel sağlığa olumlu etki eden, öğrenim başarısını, beyin gelişimini destekleyen, kan ve dolaşım sistemi konusunda koruyucu etkisi olan, algılama ve dikkat yetisini güçlendiren, kilonun sağlıklı düzeyde tutulmasına yardımcı olan su ürünleri tüm dünyada her geçen gün daha fazla tercih edilir hale geldi. Su Ürünleri Sektörü olarak, 2017 yılında 1 milyar dolar barajını aşmayı amaçlıyoruz.”

Su ürünleri ihracatında Hollanda, İtalya ve Almanya ilk üç ülke


Türkiye, 2016 yılında 80 ülkeye su ürünleri ihraç ederken Hollanda 160 milyon 175 bin dolarlık tutarla ilk sırada yer aldı. İtalya, 108 milyon 701 bin dolarlık su ürünleri ihracatı ile ikinci olurken, Almanya’ya yapılan su ürünleri ihracatı 86 milyon 866 bin dolar olarak kayıtlara geçti. Bu ülkeleri İngiltere, Japonya, Rusya, İspanya, ABD, Lübnan ve Fransa izledi.


Lezzetli bir film festivali “Gastronomi Randevusu” 


Türkiye Sinema ve Audiovisuel Kültür Vakfı (TÜRSAK) tarafından T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın destekleriyle bu yıl 19.’su düzenlenen Randevu İstanbul Uluslararası Film Festivali, damaklarda hoş bir lezzetle sona erdi.
 “Yılın son film randevusu” sinemaseverler için her zamanki dopdolu programının yanı sıra bu yıl hayata geçirdiği yan bölümü ve buna bağlı etkinliklerle de 2016’ya ağız tadıyla veda etme fırsatı sundu. Atlas Sineması, Fatih Historia Cinemaximum salonları ve SALT Galata yılın son ayında sinema randevusunu kaçırmak istemeyen seyircileri ağırladı.

Festivalin en yeni en öne çıkan seçkisi; Sinemanın en lezzetli hali; Gastronomi Randevusu
TÜRSAK Vakfı’nın, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteği ile gerçekleştirdiği 19. Randevu İstanbul Uluslararası Film Festivali, sinemanın lezzetine gastronomik lezzetleri de ekledi. Gastronomi filmleri; Türk mutfağındaki yenilikçi hareketten sokak satıcılarıyla birlikte yok olup gitme tehlikesiyle karşı karşıya olan geleneksel mutfaklara, dünyadaki açlık sorununa yönelik çözüm önerilerinden kendi ülkelerinde devrim yapmış şeflerin hikayelerine kadar geniş bir yelpazede ‘yeme içme’ meselesini masaya yatırıyor. 
En göze çarpan filmi; “Türk Mutfağına Övgü” (The Turkish Way)de dünyanın en iyi restoranlarından El Celler de Can Roca’nın sahibi, Roca kardeşlerin Türk mutfağını keşif hikâyesi anlatılmış. Türkiye’nin önde gelen şeflerinin ve gastronomi üzerine birikim sahibi isimlerin eşlik ettiği bu gezi, bizim için de kendi mutfağımızı, uzmanların gözünden yeniden tanıma ve anlama şansı sunuyor. Film, aralarında Maksut Aşkar ve Mehmet Gürs’ün de yer aldığı en iyi Türk şeflerden bazılarının öncülük ettiği mutfak hareketinin doğuşunu belgelemesi açısından da son derece önemli. Ünlü Bask restoranı Mugaritz’in hikayesi ise Pep Gatell’in yönettiği “Sınırların Dışında; Mugaritz, Yeni Bir Yol” (Off-road; Mugaritz, Feeling a Way) filminde saklı. Andoni Luis Aduriz, dünyanın en iyi restoranlarından birini açmanın hayallerini kuruyordu. Ortaya çıkan ise Mugaritz’i, onun hayal ettiğinin de ötesine taşıyan multidisipliner bir ekip oldu. Arjantinliler’in en büyük düşkünlüğü olan barbekü ise “Asado Hakkında Her Şey” (Todo Sobre el Asado) filmine ilham verdi. Mariano Cohn ve Gaston Duprat’ın yönettiği film, Arjantin’de geleneksel mutfak kültürünün yanı sıra yaşam kültürünün de önemli bir parçası olan bir ritüeli ele alarak toplumsal hayata da ayna tutuyor. Geleneksel mutfağını fast- food zincirlerle takas etmekten memnun olmayan bir tek biz değiliz; Singapur da aynı dertten muzdarip. Eric Khoo’nun yönettiği “Wanton Mee”, gastronomi yazarı Chun Feng Koh’un gözünden bu değişimi ve değişimin toplumsal etkilerini ele alıyor. Ve dünyadaki açlık sorununa bambaşka bir bakış; bu sorunu böcek yiyerek aşabilir miyiz? Soruyu, “Böcekler” (Bugs) adlı filmi ile yönetmen Andreas Johnsen soruyor. Sadece o değil elbette; bilim insanları, yüzyıllardır birçok millet tarafından bir gıda maddesi olarak tüketilen böceklerin protein kaynağı olarak tüm dünyada tüketilebileceğini önermiş, Birleşmiş Milletler de bu fikri desteklemiş. Johansen de bundan hareketle Nordic Yiyecek Laboratuvarı’ndan bir ekiple dünyanın dört bir tarafını dolaşarak böceklerin, yemek kültürleri içindeki yerini inceliyor.  



***                         ***                         ***

Sıcacık ve lezzetli sofraların kahramanı
Philips Viva El Blender’ı

Doğrama ve çırpmaya kolaylık getiren Philips’in Viva El Blender  Serisi, soğuk kış günlerinde sofralarına sıcak lezzetler taşımak isteyenlere hız kazandırıyor. Evde sağlıklı ve besleyici yiyecekler hazırlamayı sevenlerin favorisi Philips Viva El Blenderı, keyifli sofraların yaratıcısı kadınların mutfaktaki kolaylık elçisi oluyor. Yumurta çırpmadan en sert yiyecekleri doğramaya, sos karıştırmaktan baharat çeşnileri hazırlamaya kadar her alanda kullanılabilen blender, çorba hazırlarken rahatlıkla kullanılabiliyor. Ergonomik tasarımı ve tutuş kolaylığı ile dikkat çeken Viva El Blenderı, 900 ml hacimli sürahisi ve 1,5 litre robot haznesiyle de öne çıkıyor.
Tek yardımcı ile zengin sofralar
Bulaşık makinesinde yıkanabilen kullanışlı aksesuarları ile et, sebze, salata ve sos gibi tüm yiyecek ve içecekler için de pratik kullanım sunan Viva El Blenderı, farklı hız kademeleri, güçlü bıçakları ve turbo özelliği ile mutfakta geçen zamanı kısaltıyor. Leziz ve zengin sofralar için tasarlanan Viva Collection ailesinin bir üyesi olan Viva El Blenderı HR 1337/00, 319,99 TL, Viva El Blenderı HR 1335/00 ise 269,99 TL tavsiye edilen fiyatıyla satışa sunuluyor.

Yılbaşı sofralarının geleneksel lezzeti olan hindi Günaydın farkı ile sofralarınızda...

Kalite ve lezzetin buluşma noktası olan Günaydın, zengin menüsüyle her sene yılbaşı sofralarını lezzet şölenine dönüştürüyor. Günaydın’ın bir yılbaşı geleneği olan ve özenle 
hazırlanan hindisi, bu yıl da kalabalık yılbaşı yemeklerini taçlandırıyor. Günaydın'ın doğranmış kuzu ciğeri, fıstık, pirinç ve kuş üzümü ile zenginleştirdiği iç pilavıyla hazırlanan hindiler, özel sosuyla da her yılbaşı damaklarda iz bırakıyor. Yılbaşı yemeğini ziyafete dönüştüren ve Günaydın’la özdeşleşen bu özel sunum, kestaneyle servis edilirken; tercihe göre tam ve yarım olarak sipariş edilebiliyor. Yılbaşı sofralarının vazgeçilmezi olan Günaydın’dan hindi siparişleri Tuzla, Acarkent, Etiler, Şaşkınbakkal, Maçka, Bostancı, Nispetiye, Florya, Zorlu, City’s ve İstinyePark şubelerinden verilebiliyor. Özenle hazırlanan hindi lezzetlerinin 31 Aralık’ta saat 12.00’ye kadar ilgili şubelerden teslim alınması gerekiyor. http://gunaydinet.com/subeler/

* * * *

DÜNYA İTALYAN MUTFAĞI HAFTASINA ÖZEL EATALY’DEN ÖZEL MENU
Türk lezzetseverler ile gastronomi profesyonellerine gerçek İtalyan ürünlerini tanıtmayı amaçlayan "İtalyan Mutfağı Haftası" ve "Autentico Italiano" programları 21-27 Kasım tarihlerinde tüm dünyayla eş zamanlı olarak gerçekleştirilecek. Eataly İstanbul ise bu haftaya özgü özel bir Şefin Masasında Buluşma  düzenliyor. 12 kişilik sınırlı sayıda misafirin kabul edileceği bu özel masada İtalyan lezzetlerinin modern yorumlarla ve sıcak sohbetle tatmak mümkün.İyi yemeğin adresi, İtalyan mutfak kültürünü dünyanın birçok farklı ülkesine marketi, okulu ve restoranları ile taşıyan Eataly, bu haftaya özel çok şık bir akşam yemeği menüsü hazırladı. Eataly’nin Executive şefi Claudio Chinali ve Sous şefi Carmine Morgese’nin oluşturduğu bu özel menü, 21-27 Kasım tarihlerinde Chef’s Table ismi altında leziz sunumlarla ve sohbetlerle ikram edilecek. Bu hafta için özel olarak hazırlanan menünün yanı sıra yemek – şarap eşleşmesi de yapılacak. 12 kişilik sınırlı sayıda misafir kabul edilecek bu özel masada İtalyan lezzetlerini modern yorumlarla ve sıcak bir sohbetle tatmak mümkün.
Menü:Güney İtalya’ya Hoşgeldiniz (Claudio ve Carmine’nin hatıralarına dayalı aperatifler)Yerelması çorbası fesleğen marineli karides ile birlikte, stracciatella peyniri ve siyah trüf mantarı
Akdeniz Morina balığı nohut ile El yapımı trofie makarnası, rokalı pesto sosu, badem, kum midyesi ve kekik aromalı konfi domates ile servis edilir.
Mandalinalı ve yaseminli sorbeSarıkız mantarlı risotto, farklı baharatlar, zencefille marine edilmiş ördek göğsü ve kakao sosuyla servis edilir. 
45 günlük dinlendirilmiş dry aged kuşbaşı eti, yanında naneli enginar, Karadeniz’den gelen sarımsaklardan yapılan akışkan kroket, manda tereyağı ve rezene püre ile servis edilir.Vanilyalı ve Trabzon hurmalı jöle, nar sorbe, manda yoğurdu ve turunçgillerden spritz ile birlikte servis edilir.
Türkiye’ye Hitaben: Fındıklı pandispanya, fıstıklı bavaroise, cevizli dondurma, bademli köpük, tuzlu susamlı gevrek ve taze demlenmiş siyah çayla birlikte. Napolitan usulü moka kahve *Etkinlik biletleri Biletix’te satışa sunulmaktadır. *Kişi Başı fiyat: 245 TL’dir.


Lezzetli bir mola arayanlara Powernut

Mutluluk veren ürünleri ile 7’den 70’e herkesin tercihi Saray Bisküvi, yeni tadı Powernut ile gençlerin ve kendini genç hissedenlerin gücüne güç katıyor. Saray’ın, Türkiye’de ilk defa çikolata, kek, yerfıstığı ve karameli bir araya getiren çikolata barı Powernut, emsalsiz bir lezzet deneyimi sunuyor.  

Sağladığı enerji ile tadanları gün boyu zinde tutan Powernut, yumuşacık keki ile damakları şenlendiriyor. Sütlü çikolata kaplı üst katmanı ve enfes tadı ile ağızlarda yepyeni bir rayiha bırakan Powernut, akışkan karamel yapısı ve kavrulmuş yerfıstığı aroması ile akılları baştan alıyor.  
Gün içinde ihtiyaç duyulan enerji ve dinamizmi tek bir pakette toplayan yeni Powernut, günlük koşuşturma içerisinde kısa ve lezzetli bir mola arayan gençlerin ve çalışanların şimdiden ilk tercihi oluyor. 

Reklam filmi çok sevildi 

 Türkiye’nin kek tabanlı ilk çikolata barı olan Powernut’ın yeni reklam filmi, hem ekranlarda hem de web sitesi ve sosyal medya hesaplarındaki keyifli video oyunu ile dikkatleri üzerine çekiyor. Powernut’ın verdiği güçle adeta birer süper kahramana dönüşmenin anlatıldığı fantastik öğelerle bezeli reklam filmi, başta gençler olmak üzere her yaştan izleyicinin beğenisini topluyor.  
Powernut reklam filminin devamı niteliğindeki video oyunu da sanal dünyada hızla yayılıyor. Facebook ile sisteme giriş yapan kullanıcılara süper kahraman figürü seçtiren ve bu figürle kullanıcıların yüzünü eşleştiren uygulamayı kullanan herkes, kendi Powernut reklam filmini kurguluyor. Filmdeki karakter sayısı üçe kadar çıkabiliyor. Kendi videosunu oluşturarak Facebook duvarlarında paylaşan her 10. katılımcı ise Saray’dan Powernut Powerbank kazanıyor.  
Powernut enerjisi sokaklara yayılıyor…

 Powernut, içindeki gücü sokağa da taşıyor. Düzenlediği özel parkur oyunları ile spor ve eğlenceyi harmanlıyor. Geçtiğimiz günlerde İstanbul ve Antalya’nın farklı semtlerinde ilk defa gerçekleştirilen, katılımcıların eğlenceli parkur oyunlarıyla güçlerini sınadıkları ve keyifli vakit geçirdiği “Güç Sende” RoadShow’ları “Gücüne güvenen gelsin” sloganıyla farklı noktalarda yeni buluşmalara hazırlanıyor. 

Saray’ın yeni lezzeti Powernut hakkında ayrıntılı bilgi için www.powernut.com.trwww.facebook.com/saraypowernut ve www.instagram.com/saraypowernut/ adresleri ile #PowerNutGüçSende hashtag’i takip edilebilir. 
Saray Bisküvi ve ürünleri hakkında ayrıntılı bilgi almak için;


SAFRAN ÇİÇEĞİYLE , MOR, KIRMIZI, TURUNCU  TARLALAR 
VE ZAMAN HASAT ZAMANI 
Safranbolu – Yörük Köyü
 Bir çok Sonbahar yaşanmıştı Hasat Zamanı Safran Çiçeğinde... Yine Bir Sonbahar bereketini damlatırken yağmur damlaları, sararsa da yapraklar biraz daha, düşmüşken ayaklarınızın ucuna, hadi koşun, uzanın boylu boyunca  Mor, Kırmızı , Turuncu tarlalara… Bir sonbahar Klasiğinin, lezzet buluşması nasıl olurdu? Ülkemizin güzel topraklarının, mis gibi kokusunda yetişmiş bitkileriyle kınalı kuzuların otladığı meralarda yetişen,  sütünden  etine her şeyiyle  doğal bir yaşam ve Bir Sonbahar Klasiğine doğru adım, adım...22-23 Ekim…
“GezginDamaklar” Safranbolu Safran Çiçeği Hasadı’nda                                             
Safranbolu – Yörük Köyü gezmeniz için bir çok neden var… Bu seyahate katılanlar, Safranbolu’ya Dünyanın en pahalı bitkisi olarak bilinen, daha çok gıda, boya ve kimya sanayinde kullanılan ve Gramı 20 – 25 TL olup ağılığının 100 bin katı sıvıyı boyayan narin Safran Çiçeklerinden toplama ve yörenin otantik yapısı içinde olduğunca yöre halkı ile iç içe yaşama ayrıca  doyumsuz yöre lezzetlerini tatma imkanı bulacaklar Öte yandan Lokum Yapımı izleme ve bolca alışveriş imkanı bulacak, Osmanlı sivil mimarisinin en özgün yapıtlarını tanıyacaklar.
Lezzet düşkünü GezginDamaklar , Kuyu Kebabı, İç Pilav, Safranbolu Bükme, Sebzeli Erişte Çorbası, Sebzeli Dana Güveç, Su Böreği, Yaprak Sarma, Safranlı Zerde, Çorba (tarhana veya Sütlü Keşkek)  Etli yaprak sarma, Mantı, Perohi,  Erişte, Ispanaklı - peynirli ve patatesli gözleme, Zerde, Kızılcık Şurubu, Baklava gibi yöre lezzetleriyle mest olacaklar
                                        GEZGİNDAMAKLAR                                                                             
Safranbolu Safran Çiçeği Hasadı’nda  - Safranbolu – Yörük Köyü
22-23 Ekim / Karayoluyla (Sadece 20 gezginin katılabileceği,sıradışı menülerle kahvaltı ve yemeklerin de dahil olduğu  bu paket programın ücreti:  610 TL’den itibaren)
Detaylı bilgi için: www.gezgindamaklar.com  / Tel :  0216 348 53 90

Aşurenin keyfi paylaştıkça çıkar


Duru Bulgur’dan ayın lezzeti: Aşure 


Mutfak kültürümüzün en lezzetli tatlarından Aşure, Muharrem ayının başlamasıyla evlerde kazan kazan pişirilmeye, konu komşuya dağıtılmaya başlandı. Bereketin ve dayanışmanın sembolü bu güzelim tatlıyı bir de Duru Bulgur’un size özel hazırlanan Duru Lezzetler'den Sütlü Aşure tarifi ile hazırlamaya ne dersiniz?

SÜTLÜ AŞURE İÇİN
GEREKLİ MALZEME:
500 gr Duru aşurelik buğday (3 su bardağı)
Yarım çay bardağı Duru pirinç
1 su bardağı Duru nohut
1 su bardağı Duru kuru fasulye
200 g kuru kayısı
200 g kuru üzüm
1 su bardağı fındık
2 su bardağı süt
2 su bardağı toz şeker
Çeyrek çay kaşığı tuz
Yarım çay bardağı karanfil suyu (1 tatlı kaşığı karanfili kaynatıp, suyu alınır)
Üzeri için;
25 g fındık
25 g kuş üzümü
100 g ceviz
1 adet nar
Tarçın

HAZIRLANIŞI
Nohut, fasulye ve buğdayı ayrı ayrı kaplarda bir gece önceden ıslatın. Ertesi gün hepsini yıkayıp süzün ve ayrı tencerelere alın. Buğdayın üzerini 2 parmak geçecek kadar su ekleyip kaynamaya bırakın. Nohut ve fasulyeyi de üzerini geçecek miktarda su ilavesiyle yumuşayana kadar haşlayıp süzün. 
Buğdaylar iyice yumuşayıp helmelenince nohut, fasulye, küçük doğranmış kayısı, kuru üzüm, yıkanmış pirinci ekleyin ve 15 dakika kadar kaynatın. Sıcak süt, şeker, tuz, fındık, karanfil suyu ekleyerek 15 dakika daha kaynatın. 
Tek tek cam kâselere bölüştürün. Aşure kâselerde soğumaya yüz tutunca, üzerini fındık, ceviz, fıstık, kuş üzümü, kuru üzüm ve nar taneleri ile süsleyebilirsiniz. Not: Pişme esnasında eğer su yetersiz kalırsa ilave yapabilirsiniz. Şeker miktarını zevkinize göre artırıp azaltabilirsiniz.
http://www.durulezzetler.com/



Tek kullanımlık mama sandalyesi kılıfı MAMAPED ile tüm anneler tanışmalı

        4 Ekim 2016 günü katıldığım davetin konusu biraz farklıydı. Yeni bir ürün, harika bir iş fikri hatta girişimci iş dünyasında "faydalı model" olarak tanımlanan bir ürünün lansmanıydı. Konu yine dolaylı yoldan da olsa benim alanım olan "yemek"le ilgiliydi. Yemeği yiyenler bebeklerdi bu kez ve onlar sağlıklı, hijyenik, mis gibi mama sandalyelerinde rahatça mamalarını yiyebilecekleri "mamaped" ile tanıştık. Bakın, mamaped'in sahibi 2 çocuk annesi Fidan Duman ne diyor?. 

Bebekler ve çocuklar tartışmasız her birimizin en kıymetlileri ve vazgeçilmezlerimiz. Hele ki anne-baba olduktan sonra onlar için yapamayacağımız hiçbir şey yok, hayatımızı onlarla senkronize ediyor, onları pamuklara sarıp sarmalıyor, her şeyin en iyisini onlar için düşünüyor ve hayal ediyoruz. Sağlıklı büyümeleri de bu bağlamda en büyük önceliğimiz. Hijyen ve sağlık koşulları altında çocuklarımızla birlikte vakit geçirebileceğimiz mekanlar ise gerçekten sınırlı. Pek çok mekanda çocuğun vakit geçirebileceği oyun alanı veya oyun parkı gibi sosyal alanlar olmadığı gibi çocuğumuza rahatlıkla yemek yedirebilmemizi sağlayan 'mama sandalyesi' de bulunmuyor. Olanlar ise kısıtlı sayıda veya annelerin canını sıkacak hijyen koşullarına sahip. Bebeklerimizi, çocuklarımızı dışarı çıkardığımızda karşılaştığımız durum, ‘Garson Bey bir kolonyalı mendil alabilir miyim?’ sorusu sonrasında; bakmaya cesaret edemediğimiz kirli, tozlu, hijyenden uzak, sağlık açısından büyük tehditler içeren, gözle göremediğimiz milyonlarca bakteri barındıran, yemek artıklarının yapıştığı ve içimizi kaldıran ıslak mendiller… Aynı sorunu yaşayan yüzlerce anne-baba olduğundan yola çıkarak, bebek ve çocuklara özel; ekonomik, çevre dostu, aile dostu, kullanıcı dostu, tamamen hijyenik malzemelerden (bebek bezlerinde kullanılan malzeme), 'bebek ve çocuklara özel mama sandalyesi örtüsü ve mama sandalyesi kılıfı' üretme ve yaygınlaştırma misyonunu üstlenen MAMAPED, dünyada ve ülkemizde bir ilki gerçekleştirerek siz anne ve babalarla buluşmaya hazırlanıyor.  Her mama sandalyesi tipine uygun olarak üretilen, bebek ve çocuklar için eğitici- öğretici aktiviteleri de içeren MAMAPED, evde çok kullanımlı olarak veya dış ortamlarda (restoran, otel, anaokulu,alış-veriş merkezi...) tek kullanımlık olarak satışa sunuluyor. 2 parçadan oluşan kılıflardan birirni sandalyeye diğerini de masa kısmına geçirip ipleriyle bağlıyorsunuz.
Bir fikrim vardı, üzerinde çokça düşündüm, yazdım,çizdim, ürettim, ürettirdim, kendim tasarladım, denedim, kullandım, çokça emek ve çaba sarf ettim ve tüm çocuklarımız ve bebeklerimiz için güzel bir ürün ortaya çıkardım. Ve istedim ki, sahipsiz kalmasın, koruma altına alınsın, herkes kullansın ve kullandıkça hem bebek ve çocuklar hem de aileler mutlu olsun. Sonra dedim ki, bu ürün var ama buna yakışan bir adı da olsun ve MAMAPED olsun dedim.  Neden bu isim, mama bebek ve çocuklarda önce yemek sonra anneyi çağrıştırıyor ? Ped, tek kullanımlık yada kullan-at ürünleri çağrıştırıyor. O zaman bu isimde bebek ve çocuk sağlığı ve hijyeni için üretilen bu ürün ve ürünleri çağrıştırsın istedim. Böylece 3. bir çocuğum daha oldu :):)"Bilgi ve iletişim için: http://www.mamaped.com(0533 ) 040 04 18 
info@mamaped.com

Bu fikrin sahibi
Fidan Duman
Kimdir? 
12 Ağustos 1984 tarihinde İzmir’de doğdu. İlk-orta ve lise öğrenimini İzmir’de tamamladıktan sonra 2006 yılında İnşaat Mühendisliği’nden mezun oldu. İstanbul Teknik Üniversitesi’nde Yapı İşletmesi Anabilim Dalı’ndan da 2009 yılında mezun olarak “Yüksek İnşaat Mühendisi” ünvanını aldı. Yüksek Lisans tez konusu ile bir çok konferans ve seminerde davetli konuşmacı olarak yer aldı. Uzun yıllar orta ve üst kademede çeşitli yöneticilik görevlerinde bulundu ve Türkiye’nin sayılı prestijli ve özel inşaat projelerinde görev aldı. Son görev yeri olan Ali Sami Yen Spor Kompleksi Türk Telekom Arena- Galatasaray Spor Kulübü’nde 6 yıl hizmet vermiş olup, kişisel ve özel çalışmaları sebebiyle bu görevine ara vermiştir. Ancak halen mesleğini icra etmeye devam etmekte ve diğer taraftan da kurduğu kişisel blog, site, marka ve tescil ürünü ile çalışmalarını sürdürmektedir. Evli ve 2 çocuk annesidir. Yabancı dili İngilizce’dir.

***                            ***                        ***                      ***                          ***

DEMİRİ PEKMEZDEN, ÇİNKOYU KÖFTEDEN ALIN

Soğuk kış günlerinin yaklaştığı sonbahar ayları birçok hastalığı beraberinde getiriyor. Mevsim geçişlerinde özellikle çocukların soğuk algınlıkları, grip ve bronşit gibi kış hastalıklarına yakalanma riski de artıyor. İşte bu nedenle beslenme düzenini de tekrar gözden geçirmek gerekiyor. Medical Park Gaziosmanpaşa Hastanesi Uzman Diyetisyen Duygu Çetin, sonbahar aylarında bağışıklığımızı güçlendirmek, hastalıklara yakalanma sıklığını azaltmak ve yakalansak dahi kolay atlatabilmek için sağlıklı ve dengeli beslenmenin şart olduğunu vurguluyor.

Okulların açılmasıyla birlikte özellikle okul çağındaki çocuklarda görülen hastalıklar da artıyor. Bu durumu önlemek için çocukların bağışıklık sistemlerinin güçlendirilmesi büyük önem taşıyor. Birçok ebeveyn dışarıdan vitamin ve bağışıklık sistemi güçlendirici ürünlerle çocuklarının savunma sistemini destekliyor. Ancak sağlıklı ve dengeli beslenmeyle çocuğun ihtiyaç duyduğu vitamin ve mineralleri doğal yoldan alması en güzeli… Balık içerdiği omega 3 ile bağışıklığı destekler. Bu nedenle çocukların haftada en az 1 öğün balık tüketmesi çok önemlidir. Yoğurtkefir gibi mayalı ürünler de içerdikleri probiyotikler ve prebiyotiklerle bağışıklık sistemimizi güçlendirir.

MEYVESİZ OLMAZ
Kışın vazgeçilmezi meyvelerden portakal ve mandalinanın yanı sıra çocukların limon tüketilmesi de gerekir. Günde en az 1 portakal ya da 2 mandalina tüketilmesini çocuğa günlük ihtiyacı olan C vitaminini sağlar. Ayrıca evde hazırlayacağınız bir limonatayla çocuğunuza hem çok seveceği bir içecek verebilir hem de zengin C vitamini içeriğiyle onu enfeksiyonlara karşı koruyabilirsiniz. Elma ve kivi de bağışıklığı güçlendirmede etkili meyvelerdir. Elma hem çiğ hem de zencefil ve zerdeçalla haşlanarak tüketilebilir.

SELENYUM VE DEMİR ÇOCUĞUNUZA GÜÇ VERİR
Çocuğunuzun savunma sisteminin güçlü olması için sağlıklı bir vücuda sahip olması gerekir. Bunun için öncelikli koşul, çocuğun mümkün olduğunca rafine edilmiş ve raf ömrü uzun gıdalardan uzak kalmasıdır. Ayrıca antioksidan diye adlandırdığımız A,C,E,D vitaminleri, demir ve selenyumu yeterli miktarda alabilmesi için gerekli gıdaları uygun miktarda tüketilmesi de gerekir. Selenyum; mantar, dana ve kuzu ciğeri, karides, somon ve ton balığında bulunur. Ülkemizde en yaygın sağlık sorunlarından biri de demir eksikliği anemisidir. Demir eksikliği anemisi hem demir alımının yetersiz kaldığı hem de demir kaybının olduğu durumlarda ortaya çıkabilir. Demir ise et, pekmez, ciğer, yumurta, kuru üzüm, bakliyat ve bazı yeşil sebzelerde bulunur.


BİR KÖFTE BİLE YETER
Çinko mineralinin de güçlü savunma mekanizmasında önemli rolü vardır. Bu nedenle son yıllarda çinko preparatları çok satanlar listesinde yer almaktadır. Oysaki çocuğunuz, her gün tükettiği gıdalardan vücudu için gerekli olan çinkoyu alabilir. Örneğin; 100 gr ette (3 köfte) 9 mg, pişmiş nohutun 100 gramında 1.4 mg çinko bulunur. 1-3 yaş arasındaki bir çocuğun 3 mg çinkoya ihtiyacı olduğuna göre, sadece 1 köfte bile çinko ihtiyacını rahatlıkla karşılayabilir.

VİTAMİNLERİ DOĞAL YOLDAN ALIN
Sebze ve meyveler içerdikleri vitaminler yoluyla, özellikle de D ve C vitaminleriyle bağışıklığımızı güçlendirir. A vitamini sarı renkli ve koyu yeşil sebze ve meyvelerden bulunur. Karotenler ise A vitamini öncüsü sayılır. Greyfurt, havuç, kuru kayısı, Trabzon hurması, kırmızı lahana, pancar, kırmızı turp, yaban mersini ve böğürtlende bol miktarda karoten içerir. C vitamini ise vücuttan zararlı maddelerin atılmasını sağlayarak savunma sistemini güçlendirir. Yeşil biber, maydanoz, tere, roka, karnabahar, ıspanak, kuşburnu gibi besinlerde bol miktarda C vitamini vardır.

SAĞLIK DEPOSU SEBZELER
Brokoli, lahana, kereviz, pazı, turp, ıspanak gibi yeşil yapraklı sebzelerin özellikle kış aylarında mutlaka tüketilmesi gerekir. Soğan ve sarımsağın da bağışıklığı güçlendirici ve antimikrobiyal etkileri olduğu için sebzeler bunlarla birlikte pişirilerek tüketilebilir. Ispanak, içerdiği C, E ve B grubu vitaminler ve demir, magnezyum, fosfor, iyot mineralleri sayesinde bağışıklığı kuvvetlendirdiği gibi bizi soğuk algınlığına karşı da korur. Bağırsakları yumuşattığı için kabızlığı da önler. Vücut direncini artıran pırasanın, böbrek taşlarının oluşumunu engelleyici ve kanserden koruyucu özelliği vardır. Maydanoz bir provitamin A (Beta karoten) kaynağıdır. Bu özelliğiyle görme gücü, kılcal damar sisteminin, adrenal bezin ve tiroid bezinin fonksiyonları üzerinde etkilidir. Yaprakları vitamin ( A,C,K ), demir, potasyum, kükürt, kalsiyum, magnezyum yönünden zengindir. Çocuğunuzun kahvaltısına ekleyeceğiniz bir tutam maydanoz günlük C vitamini ihtiyacının çoğunu karşılar.


Bulgur, makarna ve pirinçten daha

sağlıklı bir besin

Karbonhidrat besin gruplarından bulgur, makarna ve pirince kıyasla çok daha zengin bir besin kaynağı. Uzmanlar, karbonhidrat kaynağı olarak makarna ve pirinç yerine daha sağlıklı olan vitamin kaynağı bulgurun seçilmesini öneriyorlar.

Bulgurdaki B grubu vitaminleri, folik asit ve lifin pirinç ve makarnadan yüksek olduğunu belirten Duru Bulgur Beslenme Uzmanı Seçil Kenar, beslenmede ve kilo kontrollerinde pirinç ve makarna yenilmesi yerine, bulgurun tüketilmesinin önemini vurguladı. Kenar, sağlıklı kilo vermek için özellikle diyet listelerine tok tutma özelliği doğal bulgurun eklenmesini de tavsiye etti.

Bulgur uzun süre tok tutuyor
Yüksek miktarda lif ve posa içeren bulgurun pirinç ve makarnaya göre uzun süre tok tutucu özelliğe sahip olduğunu hatırlatan Kenar, “100 gram bulgurda; 8.2 gram lif varken, pirinçte bu oran 3.0 gram makarnada ise 5.2 gramdır. Lifli gıdalar kolesterolü düşürücü etkisinin safra asitlerini bağlayarak, diyetteki toplam yağ ve kolesterol alımını düşürerek, daha uzun süre doygunluk hissi verir. Besin alımının azalmasına etki ettiğinden diyetlerde tokluk hissi veren bulgur mutlaka tüketilmesi gereken bir besindir” dedi.

Besinlerdeki glisemik indeks oranının önemi
Glisemik indeksi düşük besinleri tercih etmek uzun dönemde diyabet, kalp hastalıkları ve kronik hastalıkların oluşma riskini azalttığını vurgulayan Kenar, şunları kaydetti: “Yediğimiz besinlerin kan şekerini yükseltme oranına glisemik indeks denir. Bulgurun glisemik indeksinin düşük olması sebebiyle, kana yavaş karıştığı için sıklıkla tüketilmesinde yarar vardır. Özellikle taş değirmende doğal üretilen, sadece kabuğu soyulduğu için doğallığından bir şey kaybetmeyen Başbaşı bulgur hem lezzeti hem de besin değeri ile doğru bir seçim olur. Hayatınız boyunca glisemik indeksi yüksek besinlerde kaçının. Yemeklerinizi hazırlarken et, sebze, kuru baklagil tarzı yemeklerinizin yanında glisemik indeksi yüksek pirinç, beyaz ekmek, patates gibi besinler yerine bulgur tüketmeye özen gösterin.”

















Çocuklara tatilde sağlıklı atıştırmalıklar

Karne tatili başladı, minikleri artık hızlı kahvaltı sofraları yerine uzun ve keyifli yemekler bekliyor. Uzmanlar, çocukların büyümeleri ve dengeli beslenmeleri için ihtiyaç duydukları gıdaları sağlıklı atıştırmalıklardan da sağlayabileceklerinin altını çiziyorlar. 
Keyifle yenilebilen eğlenceli peynirler, renkli süslenmiş tabaklardaki sağlıklı atıştırmalıklara hangi çocuk hayır diyebilir ki?

İnovatif ürünleri ile peyniri günün her saati yenilebilen sağlıklı bir atıştırmalığa çeviren ve peynir yemeyenlere de peyniri sevdiren Muratbey Peynirleri Beslenme uzmanları, yaz tatilinin başlamasıyla çocukların beslenme alışkanlıklarının da değiştiğini, atıştırmalıklara daha fazla yöneldiklerinin söyleyerek, sağlıklı atıştırmalıklar için aileleri uyardılar. 

Beslenme Diyet ve Fitoterapi Uzmanı Gizem Keservuran, kışın okula yetişme telaşı ile çocukların çok önemli bir öğün olan kahvaltıyı geçiştirdiklerini, okul tatiliyle artık daha uzun süre kalınabilecek kahvaltı sofralarına dönülebileceğini kaydetti. Çocukların yaz aylarında oyun oynama telaşıyla daha çok atıştırmalık kolay yenilebilen gıdaları tercih ettiğini söyleyen Keservuran, annelerin çocuklarına daha sağlıklı ve eğlenceli atıştırmalıklar vererek, dengeli beslenmelerini sağlayabileceğini belirtti. Diyetisyen Keservuran şunları söyledi:


“Anneler genellikle okul zamanı uykudan uyanmaları, hazırlanmaları problem olan çocuklarının okula yetişme telaşıyla kahvaltı öğününü geçiştirdiklerinden şikâyetçidir. Sabah saatlerinde zaten iştahsız olan çocuklar kahvaltıyı da hızlı geçerek, büyümeleri için gerekli besinlerden mahrum kalıyorlar. Yaz aylarında ise oyun telaşıyla masada oturup yemek yerine oyuna yetişmek için hızlı atıştırmalıkları tercih ediyorlar. Artık karne tatiliyle okula yetişme ya da erken kalkma telaşı olmadığı için keyifli uzun kahvaltılar yapılabilir. Anneler çocukların ilgisini çekebilecek keyifli peynirler ile eğlenceli tabaklar hazırlayabilirler. Böylece sağlıklı atıştırmalıklar ile çocuklarının dengeli beslenmelerini sağlayabilirler. Az tuzlu Burgu peyniri, top şekliyle çocukların sevdiği Topi Peyniri, ekmeklerine sürüp, üzerini ev yapımı bir reçelle süsleyecekleri Muratbey Sürmeli Peynir onların kahvaltılarını eğlenceli hale getirecektir. Oyundan ayrılmak istemeyen çocuklara, günlük kalsiyum ihtiyacını da karşılayıcı atıştırmalık öğünler hazırlanabilir. Anneler, çocukların severek yediği makarnaya taze kaşar peyniri rendeleyerek, patates kızartmasının yanına Burgu Peynirli Pane ekleyerek lezzetli ve sağlıklı hale getirebilirler”


DONDURMADA YEPYENİ İTALYAN LEZZETİ PERNIGOTTI IL GELATO…


Pernigotti’nin 156 yıllık çikolata ve dondurma üretimindeki deneyimi ve ustalığından doğan enfes Pernigotti Il Gelato, dondurma tutkunlarını İtalyan lezzetiyle buluşturuyor.

Farklı ve özel lezzetiyle bambaşka bir çikolata deneyimi yaşatan Pernigotti, şimdi dePernigotti Il Gelato markasıyla İtalyan dondurmasının enfes lezzetini dondurma tutkunlarıyla buluşturuyor. Pernigotti Il Gelato kaliteli içeriği, yoğun kıvamı ve doğal lezzetiyle damaklarda unutulmaz bir tat bırakıyor.
İtalyan deneyimi ve uzmanlığı ile fark yaratan Pernigotti Il Gelato çubuk ve kornet olmak üzere iki farklı şekilde sunuluyor. Doğal vanilya aroması ve sütlü çikolatadan oluşanKlasik; %50 fıstık - %50 sade dondurmadan oluşan, fıstık parçacıklı ve sütlü çikolata kaplamalı Fıstık; doğal çilek sosu ve fındık parçacıklarından oluşan, beyaz çikolata kaplamalı Çilek; doğal fındık sosu ve fındık parçacıklarından oluşan sütlü çikolata kaplamalı Fındık çeşitleri bulunuyor. Pernigotti Il Gelato dondurmanın kaplama çikolatası, kakao yağı ve kakaodan yapılmış gerçek çikolatadan oluşuyor.
Ürünlerde emülgatör, glikoz, früktoz şurubu ve trans yağ yer almıyor. Kullanılan tüm aroma ve soslar tamamen doğal içeriklerle elde edilmekte olup, yapay aroma kesinlikle kullanılmıyor.
Alışkanlıklarınızı değiştirecek Pernigotti Il Gelato dondurmaları yazın sıcak günlerinde, kendinizi ödüllendirmek ve farklı hissetmek istediğiniz her an keyifle tüketebilirsiniz.



***                              ***                                 ***                                   ***



İftar ve sahurda maden suyu


Oruç tutulan uzun saatler boyunca aç ve susuz kalan bünyenin mineral ihtiyacını iftarda ve sahurda maden suyu tüketerek karşılayabilirsiniz. İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbı Ekoloji ve Hidroklimatoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Zeki Karagülle, maden suyunun içerdiği zengin mineralleri, tok tutma ve sindirime yardımcı olma özellikleriyle ramazan ayı için ideal bir içecek olduğunu söyledi. Oruç tutulan saatler uzadı. Ramazanda oruç tutan bir beden yaklaşık 17 saat boyunca sıvı almıyor. Ayrıca havanın sıcaklığıyla gelen terleme vücudun kaybettiği tuz ve mineral miktarını artırıyor. Vücudun kaybettiği mineralleri kazanabilmek için sadece su içmek yeterli değil. İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Ekoloji ve Hidroklimatoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Profesör Dr. Zeki Karagülle, uzun saatler boyunca vücudun susuz kaldığı Ramazan ayında doğal maden suyu tüketmenin 
önemine dikkat çekti.

Hayati fonksiyonlar için önemli
Maden suyunun vücudun ihtiyacı olan kalsiyum, magnezyum, sodyum ve klor gibi elementleri içerdiğini belirten Prof. Karagülle şöyle konuştu: “ Ayrıca, sık olarak bikarbonat ve daha az da sülfat iyonları bulunur. Vücudun tüm bu elementlere ihtiyacı var. Sağlıklı bir kalp, kan pıhtılaşması ve sinir uyarılarının iletilmesi gibi hayati fonksiyonlarda bu mineraller çok önemli. Ayrıca maden suyu tok tutma özelliğiyle de bilinir. Oruç tutan bünyelere tok tutucu özelliği sayesinde de fayda sağlayabilir. İftar ve sahurda ise sindirim sistemine yardımcı olması nedeniyle tercih edilebilir.”

İftar sahur arası maden suyu
Prof. Karagülle’ye  göre iftar ve sahur arasında doğal maden suyu tüketilebilir. Maden suyunun içine koyacağınız bir dilim limon, bir parça nane de iftardan sonraki hararet basmasını azaltıcı özelliktedir. Maden suyunu cacık, meyve suyu ve farklı içeceklerle birlikte de içebilirsiniz. Piyasada bulunan birçok maden suyunun mineral değerleri farklı. Kişinin ihtiyacına göre tercih yapılabilir. Kızılay Maden Suyu da zengin mineral kaynağıdır”

Kızılay Maden Suyu zengin mineral kaynağı
Türkiye’nin şişelenen ilk maden suyu olan Kızılay zengin mineral değerleri taşıyor. Kurtuluş Savaşı sırasında Afyonkarahisar’da böbreklerinden rahatsızlanıp, Gazlı Göl'den getirilen maden suyunu içerek sağlığına kavuşan Atatürk’ün, bizzat sermayesini vererek Afyonkarahisar Gazlıgöl beldesinde bir fabrika kurulması ile üretime geçen Kızılay maden suyu, 17 Ekim 1926 tarihinde gelir getirmesi amacıyla Kızılay'a bağışlamıştır. Kızılay Maden Suyunun mineral değerleri ise söyle; bikarbonat 770.4, kalsiyum 2123, magnezyum 40.8, sodyum 13.3, potasyum 5.4,florür 0.81, klorür 97.4, sülfat 5.35

KIZILAY
 Bikarbonat                 
Kalsiyum
Magnezyum
Sodyum
770,4
2123
40,8
13,3
Potasyum
Florür
Klorür
Sülfat
5,4
0,81
97,4
5,35
    

***                   ***                   ***                 ***                       ***                     ****


Ramazan Sofraları Yudum Kızartma

Ustası’yla Şenleniyor!


Türkiye’nin en büyük sıvı yağ üreticisi Yudum Gıda’nın kızartmalar için özel olarak ürettiği Yudum Kızartma Ustası ile Ramazan ayında iftar sofraları şenleniyor. Kızartmalar daha az yağ çekiyor, börekler ve patatesler çıtır çıtır olurken, sebzeler kızardığında diri kalıyor.

Onbir ayın sultanı Ramazan’da sofralar özenle kurulurken, yaz döneminin vazgeçilmez yemekleri arasında yer alan kızartmalar masaları süslemeye hazırlanıyor. Yudum’un kızartmalar için özel olarak ürettiği Yudum Kızartma Ustası, ısıya dayanıklı yapısıyla kızartmaların hem çok lezzetli hem de hafif olmasını sağlıyor. Kızartmalar daha az yağ çekerken, börekler ve patatesler çıtır çıtır oluyor, sebzeler kızardığında damaklarda nefis bir tat bırakıyor.
Isıya dayanıklı yapısıyla hafif kızartmalar yapmayı sağlayan Yudum Kızartma Ustası, Türk damak tadına ve Ramazan ayının iftar yemeklerine uygun lezzetiyle tüketicilerle buluşuyor. Altın rengi ile raflardaki yerini kolayca ayırt edebileceğiniz Yudum Kızartma Ustası’nın 1 ve 2 litrelik seçeneğinin yanında 5 litrelik teneke alternatifi de bulunuyor.

* * *                       * * *                           * * *                        * * *                     

Ramazanda sofranızın mutluluğunu Muratbey ile paylaşın!..

Muratbey Peynirleri, Muhabbet ayı Ramazan’da en mutlu iftar ve sahur sofrasını seçmek için sosyal medya üzerinden “Mutlu Sofralar” yarışması başlattı.

Peyniri günün her saati yenilebilen keyifli bir atıştırmalık haline getiren Muratbey, bolluk ve bereket ayı Ramazan’da en mutlu iftar ve sahur sofrasını seçmek için sosyal medya üzerinden “Mutlu Sofralar” yarışması başlattı. Mutlu sahur ya da iftar sofralarının fotoğrafını çekip, Muratbey’in facebook ve instagram sayfalarında paylaşacak 5 yarışmacı, özel el dekorasyonlu fincan seti kazanacak.
Katılımcıların bunun için yapması gereken tek şey ise, "Mutlu Sofralar” temalı fotoğraflarını Facebook.com/MuratbeyPeynir sayfasından ya da instagram hesaplarından #MutluSofralar#MuratbeyPeynir etiketleriyle paylaşmak olacak.
Muratbey’in “Mutlu Sofralar” yarışması 6 Haziran-2 Temmuz 2016 tarihleri arasında düzenleniyor. Yarışma sonucu 9 Temmuz günü, facebook.com/MuratbeyPeyniradresinde ilan edilecek. 






DÖRT SAATTE PİŞİRİLEN BALKAN YEMEĞİ: FLİYA

Kosova kültürünün en önemli unsurlarından fliya, tam dört saatte hazırlanarak servis ediliyor. Pişirilişi gözlemeyi andıran fliyanın en önemli farkı ise sacın üstünde değil, altında pişmesi…

Balkanlar’da Türk izinin halen belirgin olarak gözlendiği yerlerden Kosova’nın en önemli kültür hazinesi fliya, hazırlanması, pişirilmesi ve servisi ile son derece ilgi çekiyor. Oldukça zahmetli bir süreçle hazırlanan fliya, tam dört saatte servise hazır hale geliyor. Kosovalılar fliyayı, kendi yaşadıkları zorlu süreçlerin de bir temsilcisi olarak görüyor.

FLİYA NASIL HAZIRLANIYOR?
Arnavutça’da “flija” şeklinde yazılan ve Kosova’nın çeşitli yerlerinde “fulya” veya “fuliya” gibi isimlerle de anılan fliya, Arnavut ve Balkan mutfağının en önemli lezzetlerinden biri olarak kabul ediliyor. Malzeme miktarı oldukça az olmasına rağmen pişirilmesi oldukça zahmetli olan fliya, alışılmış pişirme tekniklerinin aksine, alttan yanan bir ateşle değil, pişirildiği tepsinin üstüne kapatılan bir sacın verdiği ateşle pişiriliyor. Sac ise, ortalama çanak anten boyutlarında olan, demirden bir pişirme malzemesi olarak ayarlanıyor. Bir nevi gözleme yapılan saca benzemekle birlikte, malzemeler gözlemedeki gibi sacın üstünde değil, altında pişiyor. Odun ateşinin üstünde ısıtılan sac tepsinin üzerine konuluyor ve saç sıcaklığıyla birlikte alttaki hamuru pişiriyor. Öte yandan un, su ve tuz ile hazırlanan hamurun krep hamuru kıvamında, yani boza gibi olması gerekiyor. Yaklaşık dört saatte pişirilen ve ilk kalınlığının 2-3 katına erişen fliya, bal kullanılarak servis ediliyor.

“FLİYA CİDDİ EMEK İSTER”
Kosova Prizrenliler Derneği Başkanı Gülen Aksu Türker, fliyanın Kosova ve Arnavut kültüründe farklı bir yerinin olmasını şöyle açıklıyor: “Fliya, bizim kültürümüzün en önemli yapıtaşlarından biri. Fliya oldukça zahmetli bir hazırlanış sürecine sahip olduğu için her zaman pişirilemiyor. Sadece özel günlerde hazırlanıyor. Her kat sırayla hazırlanıp pişirildiği için ciddi emek isteyen bir yiyecek fliya. Dernek olarak her yıl düzenlediğimiz Fliya Fest’te bu özel yiyeceğimiz elbirliğiyle hazırlanıyor. Örneğin fliyanın pişirildiği ateşi erkekler hazırlıyor. Ateşte kullanılacak odunlar, at üstünde, temsili olarak hazırlanan Prizren’in taş köprüsünün üstünden geçirilerek ocak başına getiriliyor. Fliya bir bakıma biz Kosovalıların Balkan göçleri sırasında çektiği zahmeti de temsil ettiği için bizim için önemli. Bu nedenle, hem kültürel zenginliğimizi tanıtmak, hem de göç ve getirdiklerine dikkat çekmek amacıyla, Fliya Fest’in yanı sıra her yıl Sirkeci Garı’nda ‘Bir Kofer Bir Sandık’ adlı bir başka etkinlik de düzenliyoruz. Bu etkinliğimiz de Kosovalıların Balkan göçleri sırasında, sadece, adına ‘kofer’ dediğimiz bir tür bavul ve bir sandık ile, yani adeta apar topar gerçekleştirdiği göçü de temsil eden bir etkinlik olarak öne çıkıyor.”

Kıyafet Bağış Projesi


Ariel ve Migros, Toplum Gönülleri Vakfı (TOG)’un desteği ile Ramazan
 Bayramı’nda binlerce çocuğu yepyeni bayram kıyafetleri ile mutlu edecek Migros ve Ariel, Toplum Gönüllüleri Vakfı (TOG)’un da desteği ile artık gelenekselleşen “Kıyafet Bağış Projesi” ile binlerce çocuğu mutlu etmeye hazırlanıyor. “Kıyafet Bağış Projesi” ile Migros Mağazalarından alınan her Ariel markalı ürünle, Ramazan Bayramı’nda yardıma ihtiyacı olan binlerce çocuğa yepyeni bayram kıyafetleri armağan edilecek. 

Çamaşır deterjanı pazarında birçok yeniliğin öncüsü Ariel, perakende sektörünün öncüsü Migros, gönüllülük temelinde toplumsal fark yaratmayı amaçlayan Toplum Gönüllüleri Vafkı (TOG)’un da desteği ile gerçekleştirecekleri “Kıyafet Bağış Projesi” ile, 26 Mayıs - 30 Haziran tarihleri arasında Migros Mağazalarında satılan her Ariel markalı ürünle yardıma ihtiyacı olan çocuklara Ramazan Bayram’ında yepyeni bir bayram kıyafeti armağan edecek.
Migros, Ariel ve TOG işbirliği ile gerçekleşen ve 30 Haziran’da sona erecek kampanya sonrasında Toplum Gönüllüsü gençler tarafından yardıma ihtiyacı olan binlerce çocuğa yepyeni giysiler ulaştırılacak.
Paylaşmanın ve yardımlaşmanın Türk aile geleneğindeki önemini tüm iletişim adımlarında şirket olarak uyguladıklarını belirten P&G Türkiye & Kafkaslar Müşteri & Kanal Pazarlama ve Mağaza içi İletişim Grup Müdürü Burcu Soykurum, konu ile ilgili yaptığı açıklamada “Geçtiğimiz senelerde gerçekleştirdiğimiz Kıyafet Bağış Projesini, bu yıl da hayata geçirerek geleneksel bir sosyal sorumluluk hareketini devam ettirmenin mutluluğunu yaşıyoruz. İhtiyaç sahibi çocuklara ulaşıyor olmak ve onları yeni giysilerle mutlu edebilmek bizim için de büyük bir mutluluk. Lekesiz temizliğin öncüsü Ariel markası olarak tüketicilerimiz ile birlikte toplumsal sorumluluk bilincini arttırmayı bir hedef olarak belirledik. Proje ortağımız Migros’a ve Toplum Gönüllüleri Vakfı’na teşekkür ederiz” dedi.Migros Ticaret A.Ş. Deterjan Pazarlama Yöneticisi Nazlı Ulumeriç ise “Toplumun ihtiyaç duyduğu pek çok alanda iş ortaklarımızın, müşterilerimizin ve çalışanlarımızın gönüllü katkılarıyla birçok proje yürütüyoruz. Gelecek nesillere verdiğimiz önemi hayata geçirdiğimiz çalışmalarla her fırsatta gösteriyoruz. Bu projede de müşterilerimizle el ele verdik, çocuklarımıza destek olmanın mutluluğunu birlikte yaşadık. Gelenekselleşen bu kampanyamız ile bugüne kadar 220 bin çocuğumuza ulaştık. 500 bini aşkın kıyafet bağışlandı. Migros Mağazaları, bağışlarıyla katkı sağlayan müşterilerimiz için paylaşmanın adresi oldu. Bu yıl da “Kıyafet Bağış Kampanyası” ile binlerce çocuğumuza daha ulaşacağız. Çok mutluyuz. Bu kampanyaya Mağazalarımızdan “Ariel” markalı ürünler alarak destek olacak tüm müşterilerimize ve P&G grubuna şimdiden teşekkür ederiz” dedi. TOG Vakfı Yönetim Kurulu Eş Başkanı Tuğba Jabban ise “Ariel & Migros ve TOG’un değerli iş birliğinin 3. yılındayız. Toplum Gönüllüsü gençler bu projede 2014 yılından bu yana Türkiye’nin 71 ilinde çocukların mutlu olması için, gülümsemesi için gönüllü oldular. Bu yıl da 15 farklı ilde bayram öncesinde 5000 çocuk, Toplum Gönüllüsü abla/ağabeyleri ile bu bayram öncesi sevinci yaşayacak. Çocuklar bu proje ile paylaşmanın, dostluğun, gönüllü olmanın da değerini öğrenecekler. Toplum Gönüllüleri Vakfı olarak 2002 yılından bu yana gençlerin öncülüğünde dayanışma, paylaşma, kardeşliği içeren böyle anlamlı projelerin paydaşı olmaktan her zaman mutlu olduk.” diyerek konuşmasını tamamladı.
                  
PAŞABAHÇE MAĞAZALARI’NIN 
KOLONYALARI YENİLENDİ

Paşabahçe Mağazaları müşterilerinin yıllardır severek kullandığı kolonyalar yeni kokuları ve yepyeni ambalajları ile yenilendi. Şık tasarımlı ambalajları ve birbirinden hoş 9 ayrı kokuyla yenilenen kolonyalar, Paşabahçe Mağazaları’nın yanı sıra 


adresinden de satın alınabilir.
Geleneklerimiz içinde önemli bir yeri olan kolonyanın zambak, mimoza, çay, mandalina, gül, incir, lavanta, misket limonu ve ıhlamur kokularında 9 yeni çeşidi Paşabahçe Mağazaları için özel olarak üretildi ve Paşabahçe Mağazaları’nın yanısıra 
www.pasabahcemagazalari.com adresinden de satışa sunuldu.

COFFEE COMPANY’LERDE 
ÇİLEK GÜNLERİ 

Her ay birbirinden farklı konseptlerdeki etkinliklerle de misafirleriyle buluşan Elite World Otelleri, bu kez bünyesindeki Coffee Company’lerde “Çilek Günleri” düzenliyor. Kalp şeklindeki formu nedeniyle Venüs’ün ve aşkın sembolü olan çilek, aynı zamanda zengin bir C vitamini demir ve fosfor kaynağı bir antioksidan. Tam yaza girerken 16-29 Mayıs tarihlerinde gerçekleşecek Çilek Günlerinde, çilekli profiterol’den çilekli limonataya bir çok farklı lezzet, Elite World İstanbul, Elite World Business ve Elite World Van otellerinde yer alan Coffee Company’lerde, çilek severler ile buluşacak.

Antioksidan özelliğinin yanı sıra zengin bir C, B, K vitamin, demir ve fosfor kaynağı olan çilek, faklı tadlarda çilek severlerin beğenisine sunulacak. Elite World Otelleri, üzerine konan biraz şeker veya krema ile bile harika bir tatlıya dönüşen bu meyveye özel günler düzenliyor. 16-29 Mayıs tarihleri arasında Coffee Company’ler, çilekli lezzetlerle dolup taşacak.

Elite World şefleri tarafından hazırlanan “Çilek Günleri”nin menüsünde, çilekli profiterol çilekli cheesecake, çilekli çikolatalı mus, çilekli tart, beyaz ve bitter çikolataya batırılmış çilekler, çilekli kurabiye ve cupcake’ler, taze çileklerle hazırlanan çilekli limonata, strawberry smoothie, çilekli milk shake yer alıyor. 
Elite World İstanbul, Elite World Business ve Elite World Van otellerinde yer alan Coffee Company’lerde gerçekleşecek “Çilek Günleri”ni karçımayın. Detaylı bilgi için www.eliteworldhotels.com.tr internet sitesini ziyaret edebilir, 444 0 883 numaralı telefondan tüm Elite World Otelleri’ne ulaşabilirsiniz.


***                            ***                         

Yudum Gıda,Üstün Lezzet Ödülü”ne Layık Görüldü!

Türkiye’nin en büyük sıvı yağ üreticisi Yudum Gıda, Yudum Zeytinyağı ve Sırma Markasına ait ürünleri için The Superior Taste Award’a layık görüldü. Ürünlerinin lezzetiyle uzman şeflerin beğenisini kazanan Yudum Gıda, sadece Türkiye’de değil, uluslararası alanda da başarısını kanıtlayarak yıldızları topladı.

Yudum Gıda, ürettiği yağlar ile dünya çapında başarı elde ederek, The Superior Taste Award-Üstün Lezzet Ödülü’ne layık görüldü. Tadım alanında kanaat liderlerinin, uzman şeflerin ve sömeliyelerin kör tadım testinden geçerek karara vardıkları ve “Yiyeceklerin Michelin Rehberi” olarak bilinen The Superior Taste Award 2016’da yıldızları toplayan Yudum Gıda, sadece Türkiye’de değil, uluslararası alanda da başarısını bir kez daha kanıtladı. Yudum Gıda, 2 Haziran 2016 Perşembe günü Brüksel’de gerçekleşecek ödül töreninde ülkemizi gururla temsil edecek.
Yudum Gıda’ya International Taste&Quality Institute(iTQi)’den Tam Not
Farklı yiyecek ve içeceklerin değerlendirildiği Superior Taste Award 2016 kapsamındaki International Taste&Quality Institute (iTQi) tarafından açıklanan sonuçlara göre; Yudum Sızma ZeytinyağıSırma Ayçiçek Yağı; Mutfaklara kaliteden ödün vermeden ekonomik bir çözüm olarak sunulan bir yenilik olan Sırma Hamarat ve Sırma Mısır Yağıödüllendirildi. İyi lezzet, dikkat çekici ve sıra dışı olmak üzere üç kategorinin olduğu yarışmada; Yudum Gıda, ürünlerinin lezzetiyle uzman şeflerden puanları topladı.
Yudum Gıda Pazarlama Müdürü Burcu Yaman: “Sıvıyağ ve ayçiçekyağı pazarının lider markası Yudum Gıda olarak, pişirme, sağlık ve lezzet açısından tüketicilere katma değerli ürünler sunmayı hedefliyoruz ve bu kapsamda inovatif ürünlerle sektörde farkımızı ortaya koyuyoruz. Ürünlerimiz ile Türkiye’yi dünya çapında başarı ile temsil etmekten ve The Superior Taste Award-Üstün Lezzet Ödülü’ne layık görülmekten dolayı gurur duyduk. “dedi.
Yudum Gıda hakkında
Savola Grup bünyesinde yer alan Yudum Gıda, Türkiye’nin en büyük sıvıyağ üreticisidir. Şirketin çatısı altında Yudum, Sırma, Cielo ve Brillo markaları yer almaktadır. Sıvıyağ pazarında yıllardır Yudum ve Sırma markaları ile Türkiye’nin en çok tercih edilen sıvı yağlarını üreten Yudum Gıda’nın 18.000 m2 açık alan üzerine kurulu Ayvalık’taki fabrikasının yıllık üretim kapasitesi; mısır yağı ve ayçiçek yağı için 85.000 ton, zeytinyağı için 20.000 ton’dur. Yudum Gıda; ayçiçek, mısır ve zeytinyağı üretimi ile ihracat pazarlarında sektörünün en seçkin ve önemli üreticilerinden sayılmaktadır.



İSTANBUL CEVAHİR, ÇİÇEK AÇIYOR!


Birbirinden keyifli etkinlikler ve zengin alışveriş seçenekleriyle İstanbul’un kalbi olan Cevahir Alışveriş ve Eğlence Merkezi, Mayıs ayında çiçeklere bürünerek ziyaretçilerini mutlu ediyor!

16 Mayıs- 16 Haziran tarihleri arasında Cevahir’e gelenler, çiçeklerle donatılacak alışveriş merkezinde birbirinden renkli aktivitelere katılarak keyifli zamanlar geçirecekler.

Kendi çiçek buketlerinizi tasarlayın!

Çiçek Festivali’ne katılan tüm ziyaretçiler, çiçek yapım atölyelerinde kendi çiçek buketlerini hazırlayarak evlerine götürebilecek ya da sevdiklerine hediye edebilecekler. Eğitmenler eşliğinde gerçekleşecek olan atölyelerde ziyaretçiler, şehir hayatlarının yorgunluğunu çiçeklerin büyülü dünyasında atacaklar. Ayrıca Cevahir’in minik ziyaretçileri de çiçek atölyelerine katılarak kendi boyadıkları saksılara rengârenk çiçekler dikecek ve çiçekten taçlar yapacaklar.
250.000’den fazla takipçisi olan Facebook kanalında ise mutluluk dolu bir uygulama hayata geçirilecek. “Bu Çiçek Sana” Facebook uygulaması ile takipçiler, sevdiklerine sanal ortamda çiçek gönderecek ve sürpriz hediyeler kazanacaklar. Ayrıca Cevahir, günün belirli saatlerinde takipçilerin sanal çiçeklerini gerçek çiçeklere dönüştürerek takipçilerini ve sevdiklerini mutlu edecek.
Bilgi İçin:
MALATYA MUTFAĞINDAN ÇIKTI GRAND HYATT İSTANBUL 
YÖRESEL LEZZET TUTKUNLARIYLA BULUŞTURDU


Grand Hyatt Istanbul, 10 – 13 Mayıs 2016 tarihlerinde Malatya yöresine ait özel lezzetleri, Malatya’dan gelen şeflerin ve Grand Hyatt Executive şefi Fabio Brambilla’nın yorumuyla gastronomi tutkunlarının beğenisine sundu.

Malatya mutfağında yer alan kağıt kebabı, aya köfteli kulak çorbası, etli killor, kiraz yaprağında ekşili köfte, kayısılı bademli pilav, geleli kebabı, analı kızlı köfte, kayısı tatlısı, arapgir un helvası, cevizli yassı kadayıf ve sürpriz yemeklerin gizemli şehri olarak anılan Malatya lezzetleri 3 gün boyunca misafirlerin beğenisine sunuldu. 

11 Mayıs Çarşamba günü Malatya Valisi Süleyman Kamçı ve Malatya İl Basın Halkla İlişkiler Müdürü İbrahim H. Kılıç ve birçok davetlinin katılımıyla gerçekleşen tadımda Hacı Ahmet Malatya Sofrası sahibi Ahmet Usta’nın yöresel dokunuşları ve Executive Sous şef’ Murat Dağlıoğlu’nun yorumuyla sunulan Malatya yemeklerini gastronomi tutkunları deneyimledi.



***                   ***                            ***                           ***

Doğadan Yumuşak İçimli Yeşil Çay ailesine 2 yeni ürün
Doğadan, keşke yeşil çay içebilsem diyenlere özel ürettiği Yumuşak İçimli Yeşil Çay ailesine Yaseminli ve Zencefil-Limonlu ürünlerini ekledi. Doğadan’ın yeni üyeleri ile yeşil çayın içimi hiç bu kadar yumuşak, tadı hiç bu kadar lezzetli olmamıştı.

 Türkiye’de bitki ve meyve çayları kategorisinin kurucusu ve lideri Doğadan, tüketicilerini birbirinden lezzetli iki özel tat ile tanıştırıyor. Doğadan, keşke yeşil çay içebilsem diyenlere özel ürettiği Yumuşak İçimli Yeşil Çayı, Yaseminli ve Zencefil-Limonlu ile iki ayrı lezzette buluşturuyor.
Doğadan Yumuşak İçimli Yeşil Çay Yaseminli ile, yasemin çiçeklerinin hoş kokusu eşliğinde taze çay yapraklarının yumuşak içimiyle doğallığı ve ferahlığı her yudumda hissedeceksiniz.
Doğadan Yumuşak İçimli Yeşil Çay Zencefil-Limonlu; özenle seçilmiş taze çay yapraklarının, kendinizi iyi hissettirecek zencefil ve limon ile uyumlu birlikteliğini keşfedin.


Nesfit’ten kadınlara bahar jesti

Çok daha çıtır ve dolgun gevreklerle lezzetlerini yenileyen Nestlé Nesfit, kadınların yaza daha bakımlı ve pozitif bir şekilde hazırlanması için dünyanın önde gelen cilt bakım markası NIVEA ile işbirliği yaparak ortak bir kampanya düzenledi

Güzel beslenme, güzel hareket etme ve güzel düşünme ile pozitif bir hayatı hedefleyerek kadınların yanında olan Nesfit’in Nivea ile düzenlediği kampanya ile 250 kişi, 250 TL’lik NIVEA hediye çeki, 1.000 kişi ise NIVEA hediye setinin sahibi olacak. Katılımcılar, yenilediği reçetesiyle daha da lezzetli hale gelen Nesfit ile güne güzel ve keyifli bir kahvaltı ile başlangıç yaparken, NIVEA ürünleri ile daha bakımlı ve pozitif hissetme şansını yakalayacak.
Ayrıca kampanya boyunca Nesfit’in sosyal medya hesaplarında #yazahazırlanıyorum hashtagi altında Nesfit reçeteleriyle yaz tarifleri, egzersiz videoları, yaza hazırlık ipuçlarıyla ilgili içerikler yer alacak. Ayrıca, Facebook ve Instagram üzerinden yapılacak yarışmalar aracılığıyla da kadınların yaza hazırlığı Nesfit ile desteklenecek.
Hediye şansını yakalamak için
Mayıs ve Haziran ayları boyunca devam edecek kampanyadan faydalanmak için, promosyon görseli olan paketten bir tane alarak, içinden çıkan şifreyi isim, soy isim ve adresle birlikte SMS olarak 6635’e göndermek veya nesfit.com.tr sitesindeki ücretsiz katılım formunu doldurmak yeterli.
Yenilenen Nesfit lezzetleriyle kadınlar yaza hazır
Sade, Karışık Meyveli, Ballı Bademli, Kırmızı Meyveli ve Çikolatalı çeşitleri bulunan; 5 vitamin ile demir ve kalsiyum minerallerini içeren, tam tahıllı ve yüksek lifli bir yapısı olan Nesfit, iyi ve dengeli beslenmenin aynı zamanda lezzetli olabileceğini bir kez daha gösteriyor.


LA PETITE MAISON İSTANBUL’DA 2. YAŞINI 
DÜNYACA ÜNLÜ GYPSY QUEEENS GRUBU İLE KUTLUYOR

Fransız Rivierası’nın tatlarını, kültürünü ve atmosferini özgün bir sentezle sunan La Petite Maison, İstanbul’daki ikinci yılını dünyaca ünlü Gypsy Queens grubunu ağırlayarak kutluyor.

Açıldığı günden beri İstanbulluların buluşma noktası haline gelen La Petite Maison İstanbul, şehirdeki ikinci yılında da özel lezzetleriyle İstanbulluların kalbini fethetmeye devam ediyor. La Petite Maison, İstanbulluların yanı sıra yabancı misafirler için de şehrin en gözde mekanlarından biri.

La Petite Maison Nice restoranın en önemli değerlerinden olan ve dünya çapında tanınan ünlü Latin grubu Gypsy Queens grubu, La Petite Maison İstanbul’un 2. yılını kutlamak için 29-30 Nisan tarihleri arasında İstanbul’da olacak. Grup, Fransız Rivierası’nın esintisinden aldıkları müziklerini La Petite Maison'un benzersiz yemekleriyle birlikte bir kez daha eşsiz bir deneyim yaşatmak için hazırlanıyor. Solist Didier Canasti ve arkadaşlarının, La Petite Maison grubunun ilk restoranı olma özelliğini taşıyan Nice lokasyonunda başlayan maceraları bugün dünyanın dört bir yanındaki La Petite Maison restoranlarında devam ediyor.
La Petite Maison, bölgesel en iyi taze ve mevsimsel ürünlerini, yemek pişirme teknikleriyle harmanlayarak, Fransız Akdeniz ve Nice mutfak sanatının yaratıcı fakat bir o kadar da sade ve leziz yorumlamalarını sunuyor.

Kaliteli yemek ve servisin yanı sıra; ilham veren dekorasyonu ve duvarlarında sergilenen sanat eserleri ile misafirlerini evinde gibi hissettiren La Petite Maison İstanbul’un özel ambiyansı ile fark yaratan kış bahçesi, geniş ve ferah barı ile de keyifli bir ortamı bulunuyor.

La Petite Maison İstanbul
Maçka Palas, Maçka Cad. No: 33b
34367 – Şişli / İstanbul
Bilgi ve rezervasyon için:
Instagram: @lpmistanbul



EATALY İSTANBUL, DREAMSTALK İŞBİRLİĞİYLE URFALI ÇOCUKLARIN HAYALLERİNİ GERÇEKLEŞTİRDİ!

Eataly İstanbul’un deneyimli İtalyan Şefleri, hayatında hiç pizza yememiş Urfalı bir çocuğun hayalini anlattığı, Dreamstalk’un sosyal medyada paylaştığı videodan yola çıkarak, 20 Nisan Çarşamba günü Urfa’nın Germiş Dağ Eteği Köyü’nde 400 çocuğa pizza pişirdi.. Urfalı çocukların hayallerini kurdukları pizzalar, Eataly’nin Executive Şefi Claudio Chinali ve ekibi tarafından hazırlanarak servis edildi. 23 Nişan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlamaları adına gerçekleşen etkinlikle tüm köy çocukları unutulmaz bir gün yaşadı.


Lezzet arayanların buluşma merkezi Eataly İstanbul, bulunduğu tüm ülkelerde yöresel kültür ve mutfağı desteklediği gibi, gerçekleştirdiği sosyal sorumluluk projeleriyle de hayalleri gerçekleştirmeye devam ediyor. Eataly İstanbul ve dünyaya daha fazla hayal kurdurmak üzerine tasarlanmış hayal platformu Dreamstalk ortak çalışmasıyla oluşturulan proje kapsamında Urfa’lı Kadriye’nin hayalini gerçekleştirmek üzere Urfa’nın Germiş Dağ Eteği Köyü’ne giderek okulun bahçesinde pizza ocağı kurulup 400 köy çocuğuna unutulmaz bir 23 Nisan çoşkusu yaşatıldı.

10 yaşındaki Kadriye Dreamstalk platformu aracılığıyla hayatında hiç pizza yemediğini ve pizza yeme hayalini paylaştı. Eataly İstanbul, Dreamstalk’un videosunu paylaştığı hikayeye sessiz kalmayarak sadece Kadriye değil, Dağ Eteği Köyü’nün tüm çocuklarına çok farklı bir 23 Nisan çoşkusu yaşatmak için İtalyan şefleriyle köyde okul bahçesine fırın kurdu. Çocukların coşku ve sevinç dolu kutlamaları eşliğinde pizza servis etti.

Etkinlik, Harran Üniversitesi Dreamstalk Hayal Kulübü ve Semih Yalman’ın eğitim verdiği Dreams Akademi öğrencilerinin organizasyon desteğiyle büyük bir çoşkuyla gerçekleşti.
Eataly İstanbul’un 20 Nisan’da gerçekleştirdiği projeyle Urfa’lı çocukların hayallerinin bir gün değil her gün sürmesi hedefleniyor. Proje kapsamında Eataly İstanbul’un deneyimli şefleri, Urfa’daki Harran Üniversitesi’nin Dreamstalk Hayal Kulübü ile birlikte ‘‘fırıncılık, ekmek ve pizza eğitimleri’’ verecek. Eataly şeflerinin vereceği eğitimlerle köydeki üretimin sürdürülebilir temellerle ilerlemesi hedefleniyor.

“KIPLING”  İLE OKULA DÖNÜŞ DAHA DA EĞLENCELİ ve RAHAT!

Dünya çanta modasına yön veren, eğlenceli ve kullanışlı tasarımları ile okul alışverişlerinin vazgeçilmez adresi Kipling, “Back To School” koleksiyonuyla, okula dönüş sezonunu neşe içinde karşılıyor. Renk, desen ve tasarımlarındaki çeşitlilikle dikkat çeken çantalar, çocuklara sağladığı kullanım kolaylığının yanı sıra okul kıyafetlerine de şıklık katıyor.  Geniş iç hacimleri, ergonomik sapları ve sağlam arka panelleriyle tüy kadar hafif çek-çekli sırt çantaları öğrencilerin hayatını 
kolaylaştırıyor. Öğrencilerin aradıklarını kolayca bulabilmeleri için birçok farklı bölmeye sahip olan sırt çantalarında kalem kutusu, defter, kitap, bilgisayar ve beden dersleri için öğrencilerin aksesuarlarını koyabilecekleri bölmeler bulunuyor.


 “Kipling”  okul koleksiyonunda okul öncesinden üniversiteye kadar her yaş grubundan öğrenciye hitap eden renk, desen ve model alternatiflerinden oluşan birçok farklı seçenek sunuyor. Su geçirmeyen, yıkanabilen ve kir tutmayan malzemeden üretilen Kipling’ler, çok uzun yıllar geçse bile ilk günkü şıklığını ve sağlamlığını koruma özelliğine sahip…Cıvıl cıvıl sırt çantalarından, fonksiyonel kalem kutularına ‘Back To School’ heyecanı tüm Kipling mağazalarında ve www.kipling.com.tr ’de. Kipling mağazalaı: Akasya Kipling : 0216 510 57 35  AkmerkezKipling : 0212 282 22 28  CapitolKipling : 0216 474 16 40 Kozyataği CarrefourNell : 0216 448 03 23 AkbatıKipling : 0212 397 00 41  www.kipling.com.tr
***    ***   ***   ***   ***   ***





CAFE SWISS YENİLENEN YÜZÜYLE KONUKLARINI AĞIRLAMAYA HAZIR…



Swissôtel The Bosphorus, İstanbul bünyesindeki Cafe Swiss, yaşam boyu başarı ödülü sahibi dünyaca ünlü içmimar Khuan Chew’ un sade mimarisi ile yepyeni bir görünüme kavuştu. Cafe Swiss, İsviçre’nin ince zevkinin ve sadeliğinin Türk kültürünün sıcaklığıyla harmanlandığı, ahşap sanatının tüm inceliklerinin kullanıldığı yeni yüzüyle misafirlerini ağırlamaya başladı.



Taş, ahşap, mermer, deri ve renkli kumaşlarla yeniden dekore edilen Cafe Swiss, misafirlerine açık hava ve boğaz manzarası eşliğinde zengin menüsü, geleneksel tatları ve çocuk menüsü  ile eşsiz bir deneyim yaşatıyor. Swissôtel’in doğu kanadında 7. katta yer alan, içeride 220, dışarıda 80 kişilik kapasiteye sahip olan Cafe Swiss, Türk kültürünü yansıtan lezzetlerin yanısıra Dünya mutfağını da barındıran zengin açık büfe ve alakart  seçenekleriyle lezzeti bol yemekler sunuyor.

Cafe Swiss’in zengin menüsü içerisinde yer alan her gün yenilenen seçenekler misafirlerin 

tekrar tercih etmesini sağlıyor. All Day Dining konsepti kapsamında öğle ve akşam iki ayrı 

seçenekle misafirlerini ağırlayan Cafe Swiss, hem serinletici bir içki hem de keyifli yemekler 

için mükemmel bir ortam sunuyor. Açık mutfak konseptinin yanısıra ,açık büfe veya alakart 

menüsüyle yenilikçi ve dünya çapında bir mutfağı tadarken, en az onlar kadar leziz soğuk 

içecekler ve aperatiflerin keyfini sürebilirsiniz. 

Bir çok damak tadına hitap eden Cafe Swiss menüsü, İsviçrelilik kimliğini de öne çıkaran 

Vitality konseptine uygun sağlıklı seçeneklerin yanısıra barista corner ile taptaze kahve ve 

çayları da tiryakileriyle buluşturuyor.

Gün boyunca eşsiz seçeneklerle hem göz hem de damak zevkine hitap eden Cafe Swiss, 

06.30-10.30, 12.00-15.00 ve 18.00-23.30 olmak üzere 3 farklı konsept sunuyor. Swissôtel The Bosphorus, İstanbul’da boğaz manzarası eşliğinde sizin için hazırlanan lezzetlerle buluşmak için tek yapmanız gereken Cafe Swiss’e uğramak… Ayrıntılı bilgi ve rezervasyon için swissotel.com sitesini ziyaret edin.

Organik yaşamın lezzetli adresi İda Bahçe




Organik yaşamın lezzetli adresi İda Bahçe, insan ve doğa dostu tarım, doğal ve katkısız gıda için yola çıkmış bir idea, bir çaba. 
Kaz Dağ’ında bulunan bahçelerinde yetiştirdiği doğal ve katkısız ürünleri hiçbir müdahalede
bulunmadan doğal yöntemlerle tüketicisiyle buluşturuyor. Sağlıklı ve organik ürün tercih
edenlere www.idabahce.com adresi üzerinden en taze ve lezzetli alternatif olarak hizmet
Kaz Dağı doğal florası ile zengin bir toprağa sahip, burada yetişen sebzeler, meyveler, doğal
otlar, baharatlar ve elde edilen ürünler; yaşamını lezzetli ve sağlıklı gıdalarla zenginleştirmek
isteyenler için harikulade seçenekler sunuyor.
İda Bahçe bölge iklim ve coğrafyasında yetiştirdiği sebze ve meyveleri gönderim gününün bir
gün öncesinde dalından toplayarak gurme tat düşkünlerine en taze iletileri, en lezzetli haliyle
göndermeye gayret gösteriyor. Ayrıca sayfasında sadece mevsiminde tüketilebilecek ürünlere
yer verirken, “elimizde yok”, “mevsimi değil” demekten de çekinmiyor.


İda Bahçe ürün gamında mevsim sebze ve meyvelerinin yanı sıra gurme kahvaltılıklar,
sızma zeytinyağları ve zeytin yağlı sabunlar, kavanoza kurulmuş lezzetler, güneşte
kurutulmuş meyve ve çiğ yemişler, Kaz Dağı’nın otlarından bitki çayları ve baharatlar,
geleneksel yöntemlerle yapılmış eskilere ait ekmekler, lezzetli bakliyatlar ve gurme unlar yer
Kahvaltılık kategorisinde zengin bir ürün yelpazesi bulunan İda Bahçe; doğal otlarla beslenen
keçi, koyun ve inek sütünden peynirler, % 75 tane oranıyla kurulan sadece şeker ve limon
ilave edilerek pastorize edilmemiş reçeller, bahçelerinden toplanan zeytinler, bir gün önce
toplanmış doğal yumurtalar, yöresel ekmeklerle lezzet düşkünlerine çok keyifli bir hafta sonu
kahvaltısı vaat ediyor.
Zeytin yağının rafine edilmemiş en saf sızma halini elde eden İda Bahçe bu tecrübesini doğal
ürünler kullanarak yaşam kalitesini artırmak isteyenlere lavantadan keçi sütüne, farklı tatlarla
birleştirdiği zeytin yağı sabunları sunarak taçlandırıyor.
Sağlığına ve beslenmesine dikkat edenler, yediklerinin doğal, katkısız ve lezzetli olmasını
talep edenler ve kestane unundan nohut ekmeğine aslında gurme lezzetler peşinde olanların
tercih edebileceği güzellikte ve çeşitte ürünü İda Bahçe çatısında bulmanız mümkün.
İyilikle üreten, bir tıkla Kaz Dağı’ndan mutfağınıza en özendiği lezzetleri ileten İda Bahçe
keşfedilmeye değer.





PAKETLİ EKMEK TÜKETİMİ İSRAFI YÜZDE 50 AZALTIYOR

Derin dondurucuda 6 aya kadar saklanabilen paketli ekmeklerle israfa ‘dur’ deyin

2007’de kişi başı 200 kilo ekmek tüketimi ile Guinness’e giren Türkiye, israfı paketli ekmekle azaltabilir
Ekmeğin Türk toplumunun temel besin maddesi olduğunu ve 2007 yılında yılda 200 kilo kişi başı ekmek tüketimi ile dünyada en çok ekmek tüketen ülke olarak Guinness Rekorlar Kitabı’na girdiğimizi vurgulayan DOYGUN Ticaret ve Pazarlama Müdürü Murat Sertan Sağmanlı, “Ambalaj Sanayicileri Derneği’nin verilerine göre paketli ekmek tüketimi artarsa, çöpe giden ekmeğin yüzde 50'sini kurtarma şansımız var. Çünkü paketli ekmeği derin dondurucuda 6 aya kadar saklamak mümkün. Yemek istediğinizde ekmek kızartma ve tost makinelerinde ısıtarak ya da kendiliğinden çözünmesini bekleyerek ekmeğinizi ilk günkü tazeliğinde tüketebilirsiniz.” diye konuştu.

Bir yılda israf edilen ekmekle yüzlerce okul ve hastane yapılabilir
İsrafın her türlüsünün ülke ekonomisine vurulan bir darbe niteliğinde olduğunu dile getiren Murat Sağmanlı, “Örneğin Türkiye’de bir yılda israf edilen ekmekle kilometrelerce yol, yüzlerce okul ve hastane yapmak mümkün. Bakanlığın Ekmek İsrafını Önleme Kampanyası ile 1 yılda 1,1 milyon ton buğday, 2,1 milyar metreküp su tasarrufu sağlandı. Böylece ülke ekonomimiz her alanda kazandı. Ekmek israfını önleyerek bu tasarrufu artırmak için gerekli tüm önlemleri almalıyız.” dedi.

Dünyada açlık yüzünden her yıl 6 milyon çocuk hayatını kaybediyor
Sağmanlı, “Birleşmiş Milletler verilerine göre; dünyada açlık ve yetersiz beslenme yüzünden her gün 17 bin, her yıl 6 milyon çocuk hayatını kaybediyor. 900 milyon kişi her sabah açlıktan ölme riskiyle güne başlıyor. Sadece bu rakamlar bile ekmeğimizi israf etmememiz gerektiğini net bir şekilde anlatıyor.” diyerek sözlerini noktaladı.  doygun.com.tr   facebook.com/doygunekmek     twitter.com/doygun_ekmek                             tambugday.com

YALI LOUNGE’DA HAFİF VE LEZİZ MENÜNÜZÜ KENDİNİZ YARATIN!

Four Seasons Hotel Bosphorus, YALI Lounge’un sıcak atmosferinde, İstanbul Boğazı’nın tadını çıkarmak isteyenler için yeni bir büfe hazırladı. Sağlıklı sebzelerle hazırlanan kişler, rengârenk salatalar ile birlikte servis ediliyor. Misafirler büfeden tercih ettikleri kişi, diledikleri salata ile birleştirip kendi menülerini yaratabiliyorlar.
Kış günlerinin keyfini Yalı Lounge’un samimi ortamında, dostlarıyla yaşamak isteyen misafirler için özel olarak hazırlanan büfede, farklı damak lezzetlerine uygun kişler ön plana çıkıyor. Aynı zamanda lezzet düşkünleri Şef'in bahçesinden yeşilliklerle hazırlanmış karışımlara diledikleri sos, sebze ve baharatı ekleyerek kendi salatalarını yapma imkânı da elde ediyor. 10 Şubat tarihine kadar misafirlere sunulacak olan büfe, haftanın 6 günü 12.00 ila 17.00 saatleri arasında servis verecek.

Four Seasons Hotel Bosphorus’un deneyimli mutfak ekibi tarafından hazırlanan kiş büfesinde, mevsim sebzeleri ön plana çıkarken, beyaz etten vazgeçemeyenler için de birbirinden leziz kişler yer alıyor. “Yaban mantarlı ve taze baharatlı”, “Lorraine, dana bacon, patates ve soğanlı”,“Füme somon ve rende patatesli”,“Ricotta peynirli, limon kabuğu ve ıspanaklı”,“Közlenmiş biber bavaroise ve naneli” iddialı tatların başında geliyor. “Ege otları, ricotta peyniri, arpacık soğan, haşlanmış bıldırcın yumurtalı”, “Karides, kabak çiçeği ve mascarpone peynirli” “Kaz ciğeri, ördek göğsü prosciutto, antep fıstıklı”,“Balkabağı, kestane ve zencefilil” ile ”Konfi domates, buffalo mozzarella ve pestolu” kişler ise gün içinde keyifli bir molaya davet ediyor.
Herkesin isteğine göre hazırlayabileceği salatalara, “Parmesan dilimleri”,“focaccia ekmeği kruton”,“kuru sarımsak dilimleri”,“kavrulmuş çam fıstığı”,“kavrulmuş file badem”,“marine edilmiş kurutulmuş domates”, “kuru incir” ve “ördek göğsü pastırması” renk katıyor.
Four Seasons Bosphorus Yalı Lounge’da servis edilen kişler, KDV dahil 30 TL’den başlayan fiyatlarla, salatalar ise KDV dahil 20 TL’den misafirlere sunuluyor.


İSTANBUL ANADOLU YAKASI’NIN EN YENİSİ 
ATRIUM LOUNGE and BAR

Hilton İstanbul Kozyatağı içinde yer alan Atrium Lounge& Bar modern 
dekorasyonu ve eşsiz lezzetleriyle, şehrin yeme içme kültüründe yepyeni  
bir mekan.

Tutkulu şeflerin dokunuşlarıyla şekillenen lezzetlerin sunulduğu       Atrium lounge& Bar’ın İtalyan Mutfağı ağırlıklı menüsünde geleneksel tatlar farklı yorumlarla sunuluyor. Lezzet tutkunları için yaratılan menüde, tazeliğini ve doğallığını koruyan tatlar, özel sunumlarla yeni ve ulaşılması
zor bir deneyim yaşatıyor.  Atrium Lounge& Bar’da, “Beğendi Soslu” Köfte Dürüm, bazlama ekmeği ile yapılan ’’Oryantal Burger’’ ve Sac Kavurmalı Pizza’nın yanı sıra kremalı mantı olarak yorumlanan “Paccherie Dolma” dikkat çeken lezzetler. Keyifle yenilenen yemeklere dünyanın dört bir yanından gelen şaraplar eşlik ediyor. Rezervasyon için: 0216 468 00 95



KIŞ AYLARININ GÖZDESİ BALKABAĞI,
ÖZEL MENÜSÜ İLE DİVAN’DA


Gözalıcı rengi ve nefis tadıyla kış aylarını renklendiren balkabağı, farklı lezzet yorumlarıyla Divan Otelleri ve Restoranlarında misafirlerin beğenisine sunuluyor. 26 Ocak – 13 Şubat tarihleri arasında düzenlenecek olan “Balkabağı Günleri”nde, çorbanın yanı sıra başlangıç, ana yemek ve tatlı çeşitlerinde de bu yenilikçi lezzete yer veriliyor.  

Farklı yemek ve tatlılara mükemmel birer malzeme veya eşlikçi olan balkabağı, 26 Ocak – 13 Şubat tarihleri arasında Divan Otelleri ve Restoranlarının özel menüsünde yer alıyor.
 Divan şefleri tarafından özenle hazırlanan menüde; üzerinde kavrulmuş fındık ile servis edilen kremalı balkabağı çorbası, balkabaklı kiş Lorraine, tatlı ekşi balkabağı ratatouille eşliğinde tavada somon steak rosto ve anasonlu star krem sos &nar ile sunulan balkabaklı panna cotta gibi özgün lezzetler sunuluyor. 
 Yenilikçi lezzetleri ve şık sunumlarıyla Divan Otelleri ve Restoranlarının özel balkabağı menüsü,  değişik tatlar deneyimlemek isteyenleri bekliyor. 
Rezervasyon ve bilgi için:
Divan Brasserie Bebek 0212 263 29 73  
Divan Brasserie Beyoğlu 0212 243 24 81
Divan Brasserie Kalamış 0216 414 57 03
Divan Brasserie Beyoğlu 0212 243 24 81Divan Brasserie Kalamış 0216 414 57 03Divan Pub Erenköy 0216 386 52 36     Divan Pub Ataşehir 0216 456 51 10 Divan İstanbul 0212 315 55 00
Divan İstanbul City 0212 337 49 00
Divan İstanbul Asia 0216 625 00 00Divan Ankara 0312 457 40 00Divan Çukurhan 0312 306 64 00Divan Bursa 0224 265 10 00Divan Express Eskişehir 0222 235 11 33Divan Çorlu 0282 684 12 00
Divan Gaziantep 0342 999 1 333Divan Suites Gaziantep 0342 999 4 111






Fırından Kapınıza Gelen Sıcacık Lezzet
Domino’s “Çikolatalı Sufle”
Evlere servis ve pizza kategorisinde lider olan Domino’s Pizza; sıcacık, akışkan çikolatalı
efsanevi lezzeti sufle ile tatlı tutkunlarını buluşturuyor. Yenilikçi menüleri ile benzersiz lezzetler arayanların vazgeçilmez adresi Domino’s Pizza; en az pizza lezzetleri kadar adından söz ettiren efsanevi suflesi ile öne çıkıyor. Sıcak akışkan çikolatasının yoğun lezzeti ile tatlı keyfini doruklarda yaşatan sufle; çikolata tutkunlarının favorisi.
Siz de bu soğuk kış günlerini güzelleştirmek için hemen size en yakın Domino’s Pizza şubesinden veya bir tıkla kapınıza kadar gelen Dominos.com.tr sitesi üzerinden enfes tada sahip suflenizi sipariş edin!

* * *

BU KIŞIN OSCAR ADAYI: HARDAL ÇORBASI


Kışın vazgeçilmezi çorbalar, hardal ile daha da lezzetleniyor. Peki siz hiç hardal çorbasını denediniz mi? Dünya mutfağının ünlü hardal markası Maille, tüm çorba tariflerinizi baştan çıkartıcı birer lezzete dönüştürürken gerçek hardal severler için de ‘hardal çorbası’ sunuyor. Hazırlanışı pratik, tadıyla farklı bir lezzet kapısı aralayan hardal çorbası bu kış mutfağınızın en özel tariflerinden biri olacak... Orijinal Dijon, Taneli, Provensal, Tarhunlu, Ballı ve Ballı balzemikli olan premium siyah hardal çeşitleriyle Maille hardallar, çorbalara çok yakışıyor. Ancak siz de bir hardal severseniz, çorbanızı hardal ile lezzetlendirmek ile yetinmeyeceksiniz. Çorba yapmak için mutfakta usta olmak gerekmese de hardal tadının belirgin bir şekilde kendini hissettirdiği bu özel çorbayla yıldızlı şef olacağınız garanti... Ünlü şef Murat Bozok, Maille ile hardal çorbası bu kışın Oscar adayı diyor.


MAILLE İLE HARDAL ÇORBASI
Malzeme:
100 gr tereyağı
60 gr un
50 gr Maille Taneli Hardal
10 gr Maille Dijon Hardal
1 lt tavuk suyu
100 ml krema
Tuz, Karabiber

Hazırlanışı:
 Bir tencere içerisinde tereyağı eritin, unu ilave edin ve yaklaşık beş dakika orta ateşte kavurun. Un ve yağ karışımı içerisine hardalı ilave edin. Sonrasında bir çırpma teli kullanarak tavuk suyunu ve kremayı ekleyin. Çorbanız kaynayıp kıvam aldıktan sonra tuz ve karabiber ile tatlandırın. Eğer elinizde var ise, çorbanızın üzerine birkaç tane hardal tohumu ilave ederek servis yapın.
Murat Bozok’un önerisi: Bu tarifte sadece iki farklı Maille hardalı kullanmamıza rağmen, eğer elinizde var ise diğer Maille hardal çeşitlerinden de az miktarda eklemek aromayı kuvvetlendirecektir.


***

Saf Limonata ile gelen sağlık ve şifa
  
Son yıllarda birçok insan böbrek taşından kurtulmak için ilaçlarla tedavi olmak yerine doğal ürünlerle iyileşmeyi tercih ediyor. Ev yapımı saf limonata da bu yöntemlerin başında geliyor.
Dünyanın en şiddetli ağrılarından biri olarak kabul edilen böbrek taşından ve verdiği zararlardan doğal yolla kurtulmak artık mümkün. Son günlerde böbrek taşının oluşumunu engellemek veya rahat düşürülmesini sağlamak için ev yapımı “saf limonata” tercih ediliyor. Yapılan araştırmalar da limonatanın içeriğinin idrardaki sitratı arttırıcı ve taş oluşumunu engelleyici özelliğe sahip olduğunu belirtiyor.  
Sıcak aylarda serinleten kışın ise şifa dağıtan mucizevi içecek limonatanın, az şekerli yapılması ve her gün en az 1 bardak tüketilmesi öneriliyor. Besin değerleri bakımından tam bir sağlık dostu olan limonata; vitamin, kalsiyum, fosfor ve demir gibi mineralleri de içeriyor. Ev yapımı limonatayı 57 yıllık tecrübesiyle lezzet severler için hazırlayan Fatih Karadeniz Pidecisi işletmecisi Mustafa Yazıcı Geçtiğimiz yaz özel bir tarif bularak Osmanlı usulü limonata yapmaya başladık. Önceleri serinletici etkisi ve hoş tadı için tercih ediliyordu. Ancak son zamanlarda limonataya daha çok talep gelmeye başladı. İnsanlar hem lezzeti hem de sağlığa faydası olduğu için saf limonata içmeye geliyorlar” dedi.

Ev Yapımı Limonata Tarifi

Limonlar iyice yıkanarak kabukları rendelenir. Üzerlerine şeker dökülüp iyice ovalanır. Daha sonra 2 limon ve 1 portakal ince ince dilimlenir. Limon ve portakal dilimleri şekerli karışıma eklenir ve ovalanır.  Ardından 2 litre su eklenerek karıştırılır. Hazırlanan karışım süzgeçten süzülür ve taze nane yaprakları ile süslenir.

Fatih Karadeniz Pidecisi Hakkında:
1957 yılında Fatih’te Tirebolulu Mehmet Yazıcı tarafından kurulmuştur. Şu an işletmeciliğini 2. kuşaktan Mustafa Yazıcı’nın üstlendiği Fatih Karadeniz Pidecisi yarım asırlık tecrübesiyle, 57 yıldır aynı mekanda hizmet veriyor. Fatih Karadeniz Pidecisi, ilk günkü lezzeti koruyarak, gelişmiş hizmet anlayışıyla bugünlere geldi. Yenilenen dekorasyonuyla yepyeni bir görünüme sahip olan Fatih Karadeniz Pidecisi, yarım asırlık tecrübesiyle konuklarını ağırlamaya devam ediyor.

Adres:            Zeyrek Mah. Büyükkaraman Cad. No: 45/47 Fatih – İstanbul
Tel:                 0 212 523 97 95
Web:               www.fatihkaradenizpide.com
Twitter:           twitter.com/FatihKardnzPide

İtalyan lezzeti Minestrone ile çorba keyfi


Zalatta, soğuk kış aylarında içini ısıtmak isteyenler için çorba menüsüne yeni bir 
lezzet daha ekledi. İtalyanca ‘Büyük Çorba’ anlamına gelen ‘Minestrone’ adını, içinde bulunan zengin malzeme çeşitliliğinden alıyor.
Taze ve organik mevsim sebzelerinden yapılan Minestrone Çorbası; içerdiği besin değerleriyle tam bir sağlık deposu. Sebzelerin muhteşem uyumundan doğan çorba; kereviz, havuç, pazı yaprağı, kabak ve Zalatta özel sebzeli çeşniden oluşan nefis bir lezzet ziyafeti sunuyor. Ahşap servis üzerinde, crouton ve normal ekmek seçenekleriyle minyatür tencere içinde sunulan Minestrone Çorba, lezzet avcıları için vazgeçilmeyecek bir alışkanlık haline gelecek.



Zalatta Cafe Restaurant – Beşiktaş

Adres: Cihannüma Mah. Akmazçeşme Sok. No:3 (BKM Karşısı)

Telefon: 0 212 259 12 58






Messt Balık eşsiz lezzetleriyle mest ediyor!

Nakkaştepe’nin eşsiz  boğaz manzarasına karşı  yepyeni bir lezzet deneyimi

Messt Balık ile başlıyor. Nakkaştepe’nin yeni incisi Messt Balık’ta taptaze günlük balıklar ve birbirinden leziz mezeler midelere bayram ettiriyor. Anadolu Yakası’nın en ünlü balık restoranı olmaya şimdiden aday olan Messt Balık, 80 kişilik muhteşem manzaralı mekanında konuklarını ağırlamaya başladı.

Ünlü şef Murat Kararmış’ın Messt Balık için özel olarak hazırladığı lezzetler arasında, balıktan yapılan Messt Kebap, susamlı uskumru, Yunan sarma ve enginarlı karides öne çıkıyor. Zengin balık ve meze menüsü ile balık meraklılarının favori restoranı olmaya aday olan Messt Balık’ta taptaze balıklar güveç, ızgara, buğulama veya beğendi şeklinde konuklara sunuluyor. Nakkaştepe’ye farklı bir soluk getiren Mestt Balık haftanın her günü saat 12.00 ile 24.00 saatleri arasında hizmet veriyor. Adres: Rasim Ağa sok. No: 19 Nakkaştepe / Üsküdar Bilgi ve rezervasyon için: 0216 530 25 25


Eker süzme yoğurt

Özellikle leziz ve hafif mezelerin olmazsa olmazı süzme yoğurt ile neler mi yapabilirsiniz?
Yaklaşık 40 yıllık geçmişi ve deneyimi ile Eker, süt ve süt ürünleri konusunda tüketicilerini kalite ve tazelikle buluşturmaya devam ediyor. Biten bir yılın hüznü ve yeni gelen yılın heyecanı ile birlikte özenle hazırlanan yılbaşı sofraları da Eker lezzetleri ile daha da tatlanıyor. Özellikle Eker süzme yoğurt, yılbaşı sofralarında çeşit çeşit mezenin sağlık ve lezzet kaynağı, en güzel dostu oluyor...
Eker yoğurt ile yapabileceğiniz pratik tarifler:
Havuçlu yoğurt: Yıkayıp, soyup, rendelediğiniz havuçları, derin bir tavada yağ ile kavurun. İçine, isteğe göre ince ince kıyılmış birkaç diş sarımsak ekleyin. Suyunu çekip, biraz karamelize olmaya başlayınca ateşten alın. Kavrulmuş havuçların üzerine, çatal ile birkaç kez çırptığınız Eker süzme yoğurt ekleyip, servis edin.
Yoğurtlu kereviz: Derince bir kabın içine biraz sarımsak ilave ettiğiniz Eker süzme yoğurdu koyun. Kerevizleri yıkayıp, soyup, teker teker rendeleyip, kararmadan, yoğurdun içine atın. Son olarak kıyılmış ceviz ile tatlandırın. Kayık bir tabakta, üzerine kırmızıbiber dökerek servis edin.
Avadakolu dip sos: Yumuşamış avakadoların kabuklarını soyup, çekirdeğini çıkarın. Bir çatal yardımı ile ezip püre haline getirdiğiniz avakadoların üstüne Eker süzme yoğurt, tuz ve kimyon ekleyin. Cipslerin yanında sos olarak ikram edin.  Afiyet olsun. İyi yıllar… 



* * * * * *




BORCAM’A RENK GELDİ

Mutfakların vazgeçilmezi olan Borcam, rengarenk modelleriyle sofralara neşe katacak. Canlı renkleriyle dikkat çeken “Borcam in Color” serisi, marifetli ellerle buluştuğunda ortaya damaklara ve gözlere şölen yaşatacak lezzetler çıkacak.


Şık ve fonksiyonel özellikleriyle 28 yıldır mutfak ve sofraların olmazsa olmazı Borcam, yepyeni renklere büründü. Paşabahçe Cam’ın “Borcam in Color” serisi, altı farklı renkle raflardaki yerini aldı.
Mutfaklardaki dayanıklı, sağlıklı ve marifetli yardımcı Borcam’ın renkli modelleri; ‘Gülün Zerafeti’, ‘Pamuk Şeker’, ‘Ateşin Tutkusu’, ‘Bahar Esintisi’, ‘Deniz Masalı’ ve ‘Nil’in Büyüsü’ olarak adlandırılıyor. Yeni seri, sevdiklerini favori renkleriyle mutlu etmek isteyenler için de keyifli bir hediye alternatifi oluşturacak. Yemeklerin hazırlanmasından pişirilmesine, sunumundan saklanmasına kadar her türlü ihtiyacı karşılayan Borcam mutfakta hayatı kolaylaştırıyor.



SHISEIDO’DAN ZEN’E YENİ BİR DOKUNUŞ: 

ZEN MOON ESSENCE

2007 yılından bu yana parfüm dünyasında bir efsane haline gelen ZEN’in yeni versiyonu Zen Moon Essence kokusuyla baş döndürüyor.  Shiseido’nun efsane parfümü ZEN’in yeni versiyonu Zen Moon Essence, 2007 yılında ZEN’i yaratan ekip tarafından hazırlandı. Parfüm dünyasının usta ismi Michel Almairac’ın hazırladığı bu parfüm çiçeksi, odunsu ve amber notalarından oluşuyor. Parfümün üst notalarında beyaz çiçekler öne çıkarken, alt notalarda amber, kaşmir ve paçuli gibi odunsu elementler dikkat çekiyor. Parfümün içeriğinde sümbülteber, yasemin ve manolya çiçekleri yer
alıyor. Sıcak ve etkileyici bir kokuya sahip olan Zen Moon Essence altın rengindeki şık şişesiyle de beğeni topluyor. 





Yeni yıla yeni “küçük” kahramanlarla başlayın!



 Akıllı ve enerji tasarruflu küçük ev aletleri üreticisi Homend’in üç “küçük” kahramanı, yeni yılda taze bir başlangıç vaat ediyor. Royaltea 1701 konuşan çay makinesi, Pottoman 1803 elektrikli cezve ve Functionall 2802 mutfak robotu ile mutfaklarınız da yeni yıla hazır olacak.

Yenilikçi ve şık tasarımlarıyla olduğu kadar pratik çözümleri ve tasarruflu ürünleri ile de dikkat çeken Homend, yeni yılda mutfağını seven herkese, bir mutfağın olmazsa olmazı üç ürünü tavsiye ediyor. Homend’in meşhur Royaltea 1701 Konuşan Çay Makinesi, sesli uyarı sistemiyle suyun durumu hakkında konuşarak size haber veriyor. Çay demlemenin yanı sıra kahve ve bitki çayı için 80 °C, bebek maması yapmak için 40 °C sıcaklıkta su hazırlayabilen Royaltea 1701, 1 lt demlik, 1,9 lt su ısıtıcı kapasitesine sahip. Mama suyunu 5 saat, çayı 2 saat, bitki çayını ise 1 saat sıcak tutma özelliği de bulunan Royaltea’nin su ısıtıcısının özel kapağı sayesinde istendiği zaman demliğinden bağımsız, yalnızca su kaynatmak için de kullanılabiliyor. Royaltea 1701 konuşan çay makinesinin tavsiye edilen perakende satış fiyatı: 142 TL (KDV Dahil).
 İhtiyaca göre el blenderı, mikser, doğrayıcı ya da rende olabilecek şekilde tasarlananFunctionall 2802 Çok Amaçlı Mutfak Robotu, sınıfında tek olan çift bıçaklı Doublecut sistemi sayesinde tüm gıdaları pratik bir şekilde doğrayabiliyor. Kesilen sebzelerin standart boyda olmasını sağlayan üstün performans sahibi Functionall 2802, 700 Watt gücüyle her işin altından kalkıyor. Otomatik güvenlik sistemi ile Homend Functionall 2802, bıçakları ya da haznesi yerine oturmadığında çalışmıyor. Ayrıca farklı büyüklükte kullanılabilen besleme ağzıyla her gıdaya ayrı önem göstererek büyük parçaları kolaylıkla bölüyor. Functionall 2802 mutfak robotunun tavsiye edilen perakende satış fiyatı: 149 TL (KDV Dahil).


 Türk kahvesinin kıvamını tutturamama sorunu Pottoman 1803elektrikli cezve ile tarihe karışıyor. Ürün ile birlikte gelen kahve kaşığı ve 700 Wattlık gücü sayesinde, kahveler her seferinde aynı lezzette ve bol köpüklü oluyor. Bir kerede 4 kişilik kahve hazırlanabiliyor. Pottoman 1803 elektrikli cezvenin tavsiye edilen perakende satış fiyatı: 70 TL (KDV Dahil).



Hiç yorum yok: